Kehf Sûresinin Son Âyetleri

5 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İman
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir vesîle ile Sûre-i Kehf'in son dört âyetini şöyle îzâh buyurmuşlardı :
Vereceğimiz ma'nâ çok kısadır, çok kısa olarak vereceğiz. Çünkü okuduğumuz âyetin ma'nâsında da "Söyle, denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem, Allah'ın kelimâtına nihâyet olmaz. Kalemler tükenir, deniz mürekkepleri tükenir ve onlara ilâveten de denizler ilâve edilse, onlar da tükenirler, Allah'ın kelâmı tükenmez, kelimâtullaha nihâyet yokdur" diyor âyet-i kerîmede. Onun için vereceğimiz ma'nâyı bir katre olarak vereceğiz. 
"اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًاۙ innellezîne âmenû ve 'amilu's-sâlihâti kânet lehüm cennâtü'l-firdevsi nüzülâ". Şu kimseler ki, Allahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerini tevhîd etdiler, O'na inandılar, O'nu lisânlarıyla ikrâr, kalbleriyle tasdîk etdiler ve Allah'ın yap dediklerini seve seve yapdılar, yapma dediklerinden de Allah'dan korkarak kaçındılar, onlara cennetin firdevs derecesi verilir. Firdevs, Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın sâkin olacağı cennetdir, işte bunu civârına iskân olurlar.
"خَالِد۪ينَ ف۪يهَا hâlidîne fîhâ", orada ebedî kalırlar. " لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا lâ yebgûne anhâ hivelâ", ordan bir daha çıkarılmazlar. Dünyâ nimeti insana verilir, elinden alınır. Dünyâda bir gençlik verilir, ihtiyarlığı vardır, sıhhat verilir, hastalığı vardır, kuvvet verilir, zayıflığı vardır, hayat verilir, ölümü vardır, mülk verilir, fânîdir, elinden alınabilir. Firdevs verilir, bir daha elinden alınmaz, dünyâ gibi değil, ebedî. Yani bir hayat verilir, ölümü yok, bir gençlik verilir, ihtiyarlığı yok, bir sıhhat verilir, hastalığı yok, bir güzellik verilir, çirkinliği yok. 
Söyle, yedi denizin suları mürekkep olsa, o yedi denize de denizler ilâve edilse, mürekkep olsa, ağaçlar da kalem olsa, semâ ve ard kağıt olsa, zî-rûh olan mahlukât kâtib olsalar, mürekkepler biter, kalemler kırılır, yazanlar yorulur, kağıtlar tükenir, fakat Allah'ın kelimâtına nihâyet yokdur. 
Söyle Habîbim Muhammed, sallallahu aleyhi vesellem, "قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ  kul innemâ ene beşerün mislüküm", ben insanım, sizin gibi, insan cinsindenim. Bunun iki ma'nâsı vardır. Bir,  "قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ  kul innemâ ene beşerün mislüküm", cemî insanların misli gibi bir misilim, yani peygamberler de içine dâhil olmak şartıyla, bütün insanların kâffesinin abdiyyetini terâzinin bir gözüne koysak, Resûlullah'ın abdiyyetini terâzinin diğer gözüne koysak, Resûlullah'ın, Hazret-i Muhammed'in abdiyyeti, ondan ağır gelir. Yani burada "sizin misliniz gibiyim" demekdir. Bir de "insan cinsindenim". Bir ma'nâ o, bir ma'nâ da böyle. Böyle söyle. 
"يُوحٰٓى اِلَيَّ اَنَّمَٓا اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ yûhâ ileyye ennemâ ilâhüküm ilâhün vâhid". O zâtında vâhid, sıfatında ehad olan Allah bana vahyediyor, ben size O'nun vahyini ve kelimetullahı bildiriyorum.
"فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ رَبِّه۪ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا  fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya'mel amelen sâliha". Her kim Allah ile mülâkât istiyor, Allah ile hem-bezm olmak istiyor, onlar a'mâl-i sâliha icrâ etsinler ve Allah'a ibâdet etsinler ve bu ibâdeti severek yapsınlar ve bu ibâdetlerinde Allah'a şirk koşmasınlar.

Ârif ol ilm-i ledünnden ders alup Allah'ı bil
Kalma kıyl u kâl içinde vâiz-i hülyâ gibi  

www.muzafferozak.com
Listeye geri dön