Kendi Nefsini Islâh Etmeden Başkasının Islâhına Girişenler

31 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Tezkiye-i Nefs
Büyük mürşidlerimizden Azîz Mahmûd Hüdâyî Kuddise Sırrahu'l-Âlî Hazretleri buyurmuşlardır ki :
Islâh-ı nefs ehemm-i mühimmâtdandır. Kişi kendi nefsini ıslâh etmeden gayrın ıslâhına mübâşeret 'ayn-ı gafletdir ve tarîkata 'âlim olmayan rehnümâ olmak 'ayn-ı cehâletdir. İmdi riâyet-i şerî'at-ı şerîf ile zâhirin ta'mîr ve tarîkat-ı meşâyih-i 'izâm ile bâtının tenvîr ede.
Hazretin bu vecîz beyânını günümüz lisânına çevirecek olursak, şöyle diyebiliriz :
Nefsin ıslâhı, en mühim işlerdendir. Kişinin kendi nefsini ıslâh etmeden başkasının nefsini ıslâha girişmesi, gafletin ta kendisidir. Tarîkatı hakkıyla bilmeyen bir kişinin mürşidlik yapması, cehâletin ta kendisidir. Henüz nefsini ıslâh etmemiş olan kişilerin vazîfesi, öncelikle kendilerini şerî'ata uydurarak dışlarını düzeltmeleri yani yaşayışlarını şerî'ata uydurmaları, sonra da büyük mürşidlerin izinden giderek, içlerini nûrlandırmaları yani kalblerini kötü sıfatlardan arındırarak onu muhabbetullah ile doldurmaları gerekir.
Hazret-i Hüdâyî Efendimiz, Sûre-i Şems'deki "قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا * وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَ Kad eflaha men zekkâhâ * Ve kad hâbe men dessâhâ" âyet-i kerîmelerinin irşâda ehil olan zevât ile irşâda ehliyeti olmadığı halde mürşidliğe kalkanlara da işâret ettiğini beyân etmişdir. Bu âyet-i kerîmelerden ilki, kendi nefsini ıslâh eden yani tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalb edenler hakkında olup, "Onu arındırıp tertemiz yapan gerçekden kurtulmuşdur" meâlindedir. İkincisi ise nefsini ıslâh etmediği halde kendini öyleymiş gibi gösterenler hakkındadır ve "Onu kirletip örten ise muhakkak ki hebâ olmuşdur" meâlindedir.


Kendi muhtâc-ı himmet bir dede
Nerde kaldı gayrıya himmet ede
Listeye geri dön