Kerâmete Tâlib Olma İstikâmete Tâlib Ol!

12 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki:
Ey âşık-ı sâdık! Kerâmete tâlib olma, istikâmete tâlib ol ki, Allahu Teâlâ da sana kerâmeti ihsân ve inâyet buyursun. İstikâmetsiz kerâmet olmaz. İstikâmet olmadan zuhûra gelen hârikulâde şeyler, kerâmet değildir. Onlara istidrac denilir ki, deccal ve deccala önder olan bazı kişilerde öylesine olağanüstü hâdiseler zuhûra gelmişdir. Sihir veya istidrac nev'inden olan hârikulâde şeyler, Allahu Teâlâ ve Resûl-i Müctebâ katında aslâ makbûl değildir hattâ merdûddur. Kerâmet, ancak kitâba ve sünnete tamâmen uyan kutlu ve mutlu kişilerde zuhûra gelen hârikulâde hallerdir.
Şu var ki, Allahu Teâlâ'ya gerçekden dost olanları, Mevlâ-yı Müteâl Hazretleri, kötü ve çirkin işler yapmakdan korur ve önler. Allahu Teâlâ, sevdiği kullarının enîsi ve hafîzidir. Onun içindir ki, Hakk dostu olanlar, kendilerine saldıran düşmanlarından kaçmazlar ve kaçanları kovalamazlar da. Vâris-i Hayder-i Kerrar ve sâhib-i hikmet-i ve'l-esrâr olurlar. Başkalarının kendilerini medh etmesinden memnûn ve zemmetmesinden mahzûn olmazlar. Bu gibi zevât-ı zevil-ihtiram sâhib-i edeb olurlar, sâhib-i edeb olanlar da elbette cennete girerler. 
İnsanoğlu için kerâmetlerin en büyüğü kötü huyları terketmek, iyi ve güzel bir ahlâk ile ahlâklanmakdır. Kötü huyların, iyi ve güzel ahlâka dönmesi ancak istikâmet ile mümkündür. İstikâmet ise, Kur'ân-ı Azîmülbürhân'ın emirlerine aynen ve harfiyyen uymak, nehiylerinden şiddetle ve dehşetle sakınıp kaçınmak ile elde olunur. Bu sebebledir ki, kemâl sâhibi velîler, kerâmet izhâr etmeği hayz-i ricâl yani erkeklerin aybaşı hâli görmesi gibi telakkî etmişler ve buna aslâ talib olmamışlardır. Onlar, nefislerini ıslah yolunu iltizam ederek Allahu Teâlâ'dan istikâmete tâlib olmuşlardır. Esâsen, istikâmet olmaksızın kerâmetin kıymet ve ehemmiyeti yokdur. İstikâmetsiz gösterilen hârikulâdeliklere kerâmet demek de câiz değildir. Bu hâle istidrac denilir.
Şeytan'a, bir anda doğudan batıya gitme kudreti verilmişdir. İstikâmetsiz kimse, su üstünde yürüse bir balığın yapdığını taklîd etmiş olur veya suya bırakılan bir odunun hâlini tasvir etmiş olur. İstikâmetsiz kimse, havalarda uçsa bir kuş veya sineğin yapdığını taklid etmiş olur. Allahu Sübhânehû ve Teâlâ, kullarından kerâmet istemez ve beklemez ama kuluna her hâl ü kârda müstakîm olmayı emreder. 
En büyük kerâmet ve saâdet, hudûdullahı aşan bir kimseyi, hudûdullaha davet etmek, dalâlet bataklığına saplanmış bir kimseyi hidâyete iletmek, aklının erdiği ve gücünün yetdiği kadar ma'rûfu emredip, münkeri nehyetmekdir.
 Gelin ey yârân rüfekâcasına
Olalım ihvân sulehâcasına
Giyelim tâcı olalım râci
Dün ü gün nâcî fukarâcasına
Girelim râha varalım şâha
Erelim câha nukebâcasına
Verelim cânı alalım anı
Görelim anı 'uzemâcasına
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön