Kethüdâzâde Ârif Efendi ve Menâkıbı

6 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

İlim

Bu eser, 19.asır ricâlinden Kethüdâzâde Ârif Efendi'nin sözlerini ve sohbetlerini ihtivâ eder. Eseri kaleme alan zât, O'nun talebelerinden Emin Efendi'dir.

Önce biraz Kethüdâzâde Ârif Efendi'den bahsedelim, sonra eserin muhtevâsına geçeriz.

Bu zât, 1771-1849 yılları arasında yaşamışdır ve milletimizin yüz akı, parlak sîmâlarındandır. Gerek ilmiyle, gerek irfânıyla, gerek hizmetleriyle hakîkaten pek müstesnâ ve mümtâz bir şahsiyyetdir. Çok kıymetli hocalardan ders alarak yetişmiş ve pek çok ilmi bir arada tahsîl etmişdir. Kâmus mütercimi Mehmed Âsım Efendi, Ayvansaraylı Münzevî Sâlih Efendi, Kadızâde Mehmed Efendi, Birâderzâde Hafîdi Sâkıb Efendi, Hoca Neş'et Efendi, Sünbülzâde Vehbî Efendi, Reîsü'l-Müneccimîn Râkım Efendi ve Laz Mehmed Efendi gibi her bir kendi sahasında yektâ olan âlimlerden ders okumuşdur. Yine o devrin en büyük âlimlerinden sayılan Palabıyık Hoca'dan İlm-i Hey'et, Gelenbevî İsmâil Efendi'den riyaziyat, Bulgârî İsmâil Efendi'den tasavvuf okumuşdur.

Ârif Efendi, müderrislik, kadılık ve kazaskerlik mevkilerinde bulunmuş, fakat en çok ders vererek, talebe yetişdirerek hizmetde bulunmuşdur. Dünyâya ve ehl-i dünyâya pek kıymet vermemiş, aza kanaat ederek, kûşe-i uzleti tercîh etmişdir. Kendisi derviş-meşreb, rind-meşreb bir zât-ı muhteremdir. Beşiktaş Cemiyyet-i İlmiyyesi adıyla anılan âlimler topluluğu arasında yer almış, Sultan Mahmud'un da itibarını ve hürmetini kazanmışdır.

Ârif Efendi, yalnız dînî ilimleri tahsîl etmekle yetinmemiş, tabii ilimleri de tahsîl etmişdir. O devirde bunu yapabilen bir kaç âlimden birisidir. Üstelik Hocaefendi yalnız ilim sâhibi olmakla da kalmamışdır. O aynı zamanda irfân sâhibidir de. Bu eser, bunun en kuvvetli şâhididir. Malum ya, bizde âlim çokdur ama irfân sâhibi olan çok azdır.

Hocaefendi batıyı da iyi bilenlerdendir. Batılıların nasıl ilerlediğine, bizim niçin geri kaldığımıza dâir şu îzâhı ne kadar da yerindedir. Diyor ki : 

Frenkler hem ilmini okurlar hem ameliyyâtını icrâ ve tecrübe ederler. Devletleri eshâb-ı tecrübeye yardım ederler. Ameliyyât tecrübe-i âlet ile olur, âlet para ile olur. Bizde ilmi okunsa da ameliyyâtının icrâsı kalır, oralarını kimse vazîfe edinmez. Bizde eshab-ı menâsıb parayı almağa alışıkdır, vermeğe alışık değildir. Böyle iyi şeyleri ibtida büyüklerimiz tutmalı, alt tarafı dahi ona bakarlar. Frengistan öyle  ilerledi.

Hocaefendi bir eser kaleme almamış ancak pek çok talebe yetişdirmiş ve böylelikle milletimize büyük hizmetlerde bulunmuşdur. Yetişdirdiği talebeler arasında yüksek mevkilere gelenler hatta sadrazam olanlar bile vardır. Hocaefendi'nin şöhreti dört bir tarafı tutmuş, her tarafdan kendisine talebe olmak için müracaat edenler olmuş, o da kimseyi geri çevirmemişdir.

Hocaefendi'nin şâirliği de vardır. Nitekim dîvânı basılmışdır. Ne var ki dîvânındaki şiirler pek azdır ve bunlar âhir ömründe yazdıklarıdır. Önceden yazdığı pek çok şiir, bir hizmetçisinin ihmâli netîcesinde kaybolmuşdur. Onun şiirlerinden ikisini daha önce burada yayınlamışdık. Biri, "Kurretü'l Ayn-i Habîb-i Kibriyâ'sın yâ Huseyn" diye başlayan meşhûr mersiyesi, diğeri de, Ehl-i Beyt-i Mustafâ hakkındaki, "Kadrim ola berter şeref-i nâd-ı Ali'den" diye başlayan nutkudur.

Menâkıbın muhtevâsına gelince. Eser başdan sona Hocaefendi'nin sözleriyle ve sohbetleriyle doludur. Bu sohbetlerde geçen mevzular o kadar çeşitlidir ki şaşıp kalmamak mümkün değil. Meselâ bir yerde târihî bir meseleden bahsedilirken, başka bir yerde dille, lisanla alâkalı bir konu ele alınmış, meselâ Arapça'nın veya Farsça'nın inceliklerinden bir husûs beyân edilmiş, bir başka yerde, şiirden edebiyatdan söz açılmış, yeri gelmiş dîni meseleler ele alınmışdır. Hocaefendi, pek çok hikâye, nükte ve ibretlik hâdise de anlatılmış, heyet, hendese, astronomi, havas, cifr gibi ilimlerden de bahsetmişdir. Bütün bunlar, Hocaefendi'nin ne kadar zengin bir müktesâbâta mâlik olduğunu göstermekdedir.

Sizlere daha iyi bir fikir vermek için, eserden bazı konu başlıkları vereyim :

  • Tiryâkinin kahvesi
  • Elif ve Hemze
  • Acem Mezhebi Şiâ
  • Mehdî ve Deccal
  • Hazret-i Mûsâ
  • Haleb Zelzelesi
  • Rusların Rumları tahriki
  • Bostan ve Gülistan
  • Meczûb
  • İmam-ı Azam ve Talebeleri
  • Aksırmak
  • Dünya Yuvarlak mıdır?
  • Adak
  • Ali Kuşçu
  • Hendesenin Lüzûmu
  • Kürre-i Arzın Hareketi
  • Acelecilik
  • Arılar nasıl bal yaparlar?
  • Müverrih İsmet Bey
  • Mehmed Vahyî Efendi
  • Ebced Hesâbı

Hocaefendi, çok büyük bir âlim ve aynı zamanda ârif bir zât olması hasebiyle, Osmanlı'nın çöküşünü yakînen görmüş, yapılan hatâlara işâret etmiş ve kötü gidişin önüne geçilmesi için bir takım tavsiyelerde de bulunmuşdur. Ne var ki, o devirde sözü geçenler ekseriyâ dar görüşlü âlimlerle, menfaatperest devlet adamları olduğundan ınkırâzın önü alınamamışdır.

Eserin ilk baskısı 1877 senesinde yapılmışdır. On sene kadar sonra genişletilmiş hâliyle tekrar tab edilmişdir. Eserin latin harfleriyle yapılan ilk baskısı, 2007 senesinde İnsan Yayınları tarafından yapılmışdır. "Osmanlı Hayatından Kesitler" diye tuhaf bir başlıkla yayınlanan kitâb, maalesef okuma hatâlarıyla doludur. Üstelik eserin orijinal dili de bozulmuş, o güzelim Türkçe yerine, sakil ve tuhaf bir dil ortaya çıkmış. Sonradan eserin yeni bir baskısı daha yapılmış ancak bendeniz onu görmediğim için bu hatâların düzeltilip düzeltilmediğini de bilmiyorum. İnşallah düzeltilmişdir. Yok eğer düzletilmediyse, okurken çok temkinli olmanızı, yâhud da, eğer Arap harflerine âşinâ iseniz, eseri aslından okumanızı tavsiye ederim.

Listeye geri dön