Kevser Sûresinin Sebeb-i Nüzûlü

17 Kasım 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Şürefa

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Kevser Sûresi'ni şerh ve îzâh etdikleri bir hutbelerinde buyurdular ki :

Okumuş olduğum sûre-i celîle-i Kur`âniyye, Sûre-i Kevser'dir. Yüz on dört sûre-i Kur`âniyyeden üç âyetle ikmâl olunmuş bir sûre-i celîledir. Manâ bakımından, Cenâb-ı Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme Allah'ın vermiş olduğu inâm u ihsân u ikrâmın beyânıdır. 

Bunun sebeb-i nüzûlü nedir? Neden nâzil olmuşdur Peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme? Ondan bir mikdar arz edelim, sonra sohbetimize geçelim.

Fahr-i Risâlet'in yedi evlâdı oldu. Dördü kız, üçü erkek. Fakat bunların hepsi küçük yaşda vefât etdiler, âlem-i bâkîye göçdüler. Yalnız Cenâb-ı Fâtıme binti Resûl, Fatma annemiz ki Resûlullah'ın parçasıdır, Fahr-i Risâlet sallallahu aleyhi vesellem, Hazret-i Fâtımetü'z-Zehrâ'ya hitâb ederek, "Yâ Fâtıme, enti bid'atin minnî, sen benim parçamsın" demişdir, yalnız Fâtımetü'z-Zehrâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin âlem-i cemâle intikâlinden altı ay sonra âlem-i bâkîye göçmüşdür. Ondan evvel Peygamberimizin bütün çocukları, küçük yaşda vefât etdiler. Bunun da sebeb-i hikmeti vardı.

Bunun sebebi de şu idi. Resûl aleyhi's-salâtü ve's-selâm hâteme'l-enbiyâ idi. Yani Peygamberimiz son peygamber, nebîlerin, resûllerin sonu. Efendimizin çocukları olsaydı, peygamber olması lâzım gelirdi. Resûl, son peygamber olduğuna göre, çocuklarının daha evvel gitmesi lâzım geliyordu. Esrârının bir tânesi bu. İki. Yaşasalardı, Resûlullah'a lâyık olmayacak bir efâle mâlik olsalar, halkın gözünde Mahbûb-i İlâhî'nin evlâdının çirkin harekâtı Resûlullah'ın şânına, şerefine halel getirirdi. Onun için Cenâb-ı Hakk Peygamberimizin çocuklarının hepsini küçükken aldı. İbrâhim aleyhisselâm, Resûlullah'ın mahdûm-ı mükerremi, yedi yaşında o da vefât edince, küffâr-ı Kureyş yani kâfirler, Cenâb-ı Resûlullah'a eziyet olsun diye, başladılar hakkında şöyle konuşmaya, ebter demeye başladılar. Ebterin manâsı kökü kurudu, sülâlesi kalmadı manâsına. Böyle aleyhinde konuşuyorlardı Peygamberimizin sallallahu aleyhi vesellem.

Bir gün Cenâb-ı Peygamber, Harem-i Şerîf'den yani Mekke'nin hareminden çıkarken, Âs ibn Vâil'le kapıda karşılaşdılar. Âs ibn Vâil Kabe'ye girdi, Peygamberimiz Kabe'den dışarı çıkdılar. Kabe'de oturan küffâr-ı Kureyş yani Kureyş kâfirleri, Âs ibn Vâil'e sordular, "Kiminle konuşdun kapıda?" diye, "Ebterle konuşdum" dedi yani kökü kurumuşla. Hakâretle söylüyor yani. Resûl bunu duydu, o kadar müteessir oldu ki, mahzûn oldu ki, mübârek kalb-i seniyyeleri, mir`ât-ı Hakk olan kalb-i seniyyeleri titredi. Gözünden yaş dökdü. O hüzünle Hazret-i Ali'nin pederi olan Ebî Tâlib Hazretlerinin evine teşrîf etdiler, üzüntüyle. Ve yatdılar, üzüntü içerisinde. Ondan sonra bu âyet-i celîle nâzil oldu. Cebrâil aleyhisselâm geldi Peygamberimize bu âyeti teblîğ etdi.
Şîmdi vereceğimiz manâ, deryâdan bir katre, şemsden bir zerredir. Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki Peygamberimize, "İnnâ, biz". Allah birdir, niçin biz diyor acaba? Burada "innâ" kelimesi tazîm içindir. Cenâb-ı Hakk, yerin göğün sâhibi, bilinen ve bilinmeyen âlemlerin mâliki, Habîb-i Hudâ, Şefî'-i Rûz-i Cezâ, Hazret-i Mahbûb-i Kibriyâ Muhammed aleyhi's-salâtü ve's-selâma tazîm eder. Allah Celle Hazretleri, Peygamber'e tazîm eder. "İnnâ a'taynâke'l-kevser, Habîbim Muhammed", sallallahu aleyhi vesellem, "sana Fâtıme'yi verdim, senin zürriyetin Fâtıme'den zuhûr edecekdir". 
Onun için Cenâb-ı Fahr-i Risâlet sallallahu aleyhi vesellem, "Ene ve Aliyyü min nûrin vâhid, Ali'yle ben bir nûrdanız" diyor. Resûlullah'ın kerîme-i muhteremesi olan Fâtımetü'-z-Zehrâ tarla, Hazret-i Ali kerremallahu veche ile, o tarladan gelen zürriyet-i Muhammedî, hafîd-i Muhammedî, Fâtıme'nin zürriyetinden geldi. 
"Senin zürriyetin kurumayacak. Senin zürriyetin, yani şürefâ ve sâdât, yani seyyidler ve şerîfler, kıyâmet gününe kadar, herkesin zürriyetinden daha fazla olacak dünyada. Kıyâmet gününe kadar senin ism-i şerîfini andıracağım, sâdâtâ hürmet etdireceğim. Öyleyse, fe salli. Mahzûn olmak değil, bana teşekkür et, şükrân-ı nimet için fe salli, bana namaz kıl, salât et. Venhar, nahreyle, kurban kes. 
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön