Kim Deli Kim Akıllı?

17 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

İrşad
Halkın örf ve âdetlerine uymayan, halkın inançlarına ve yaşayışına muhâlefet eden kimseler, halk nazarında delidir. Bu yüzden başda Peygamber Efendimiz olmak üzere bütün peygamberler hep delilikle ithâm edilmişlerdir. Çünkü peygamberler, cehâlet ve dalâlet içinde yaşayan halka, âdetlerinin kötülüğünü, ahlâklarının bozukluğunu, inanışlarının sapıklığını göstermişler ve onları doğru yola davet etmişlerdir. Kur`ân-ı Kerîm'de peygamberlerin delilikle ithâm edilmesine dâir bir çok âyetler vardır. Bunların en şumullüsü Sûre-i Zâriyât'daki "كَذٰلِكَ مَٓا اَتَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ اَوْ مَجْنُونٌ" âyet-i kerîmesidir.  Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hakk, göndermiş olduğu bütün peygamberlerin büyücülükle ve delilikle ithâm edildiğini beyân etmekdedir.

Her devirde ve her beldede halk, koyu bir cehâlet içinde keyfine bakarak yaşamaya alıştığı için, inanç ve yaşayışını değiştirmek şöyle dursun, bunların sorgulanmasına bile tahammül edemez ve kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi yaşamayan kimseleri hep delilikle ithâm eder.

Peygamberimiz Mekke halkını İslâm'a davet ettiğinde müşrikler "Biz hiç deli bir şâirin sözüne inanıp da kendi ilâhlarımızı terkeder miyiz" demişlerdir. Sûre-i Saffat'daki "وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ" âyet-i kerîmesi bunu beyân etmekdedir. Sûre-i Kalem'in sonundaki "وَاِنْ يَكَادُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ اِنَّهُ لَمَجْنُونٌۢ" âyetinde de inançsızların hased ve kıskançlıkları sebebiyle Resûl-i Ekrem Efendimizi hep delilikle ithâm ettikleri beyân edilmekdedir. 

Cenâb-ı Hakk, Resûlünün deli ya da de büyülenmiş olmadığını, müteaddid âyetlerle beyân etmişdir. Sûre-i Kalem'in baş tarafındaki "مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ" âyet-i kerîmesi ile Sûre-i Tekvîr'deki "وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍۚ" ayet-i kerîmesi ve Sûre-i A'raf'daki "اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِهِمْ مِنْ جِنَّةٍۜ اِنْ هُوَ اِلَّا نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ " bu âyetlerden bazılarıdır. 
Gerçek delilere gelince...

Bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz ashâbı ile otururken, önlerinden akıl hastası bir adam geçmiş. Bazıları "Bu adam delidir" deyince, Efendimiz "Hayır, o deli değil, hastadır. Gerçek deli, Allah'a ısyân eden kişidir" buyurmuşlardır.

Koca kâinât içinde bir zerre bile olmayan zavallı bir insanın, aczine bakmayıp, yerin göğün sâhibi, kâinâtın hâliki, âlemlerin rabbi, mutlak kuvvet ve kudret sâhibi, yüce Allah'a ısyân etmesinden daha büyük bir delilik olabilir mi? Kendisinden iki kat güçlü birisine kafa tutan kişiye bile deli denirken, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerine kafa tutan kişiye ne demek gerekir?

Hakk'ın emrini geri atarak, dünyâya dalan hakîkaten delidir. Zîrâ bu kısacık dünyâ hayâtını zevk u safâ içinde geçirmek için ebedî saadetini fedâ etmişdir. Aklı olan, sonsuz hayâtı, üç günlük dünyâ için fedâ eder mi? Malını mülkünü değerinden üç kuruş aşağıya satana bile deli diye bakılırken, üç günlük dünyâ için ebedî mülkü elinden kaçıran kişi deli değildir ya nedir?

Ömrünü ve vaktini boş işlerle hebâ eden de gerçekden delidir. Zîrâ insan için vakitden ve ömürden daha kıymetli bir şey olamaz. Her şeyin telâfîsi vakitle mümkündür fakat geçen vaktin telâfîsi hiç bir şekilde mümkün değildir. Meselâ bir milyon lirayı deste deste sokağa saçan ya da denize atan bir adam görsek, hemen ona deli deriz değil mi? Peki milyonlarca lira sarfetse bile bir ânını bile geri alamayacağı ömrünü hebâ edene ne demeli?

Âkil olan anlar bunu dünyâ misâfirhânedir
Bâkî safâ tahsîline sa'y etmeyen dîvânedir
Listeye geri dön