12 Eylül 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Görünüşde zengin olan birçok kimse aslında fakîr, görünüşde fakîr olan birçok kimse de aslında zengindir. Malı mülkü, parası pulu ne kadar çok olursa olsun, servetinin artmasını isteyen kişi hakîkatde fakîrdir. Diğer tarafdan, ne kadar fakîr olursa olsun, dünyâya harîs olmayan ve sâhib olduğu nimetlere kanâ'at eden kişi de aslında zengindir.
"Kanâ'at tükenmez bir hazînedir" sözü de bu hakîkate işâret eder. İmâm-ı Şâfiî Hazretlerine atfedilen şu söz de aynı ma'nâyı ifâde eder :
El-'abdu hurrun in kana'a
Ve'l-hurru abdun in tama'a
Kanâ'at eden köle bile olsa hürdür
Tama' eden hür bile olsa köledir
Varlıklı da olsa, hep dünyâlık peşinde koşup gözü hiç doymayan kişi hem nefsinin, hem de dünyânın ve ehl-i dünyânın kölesidir. Elindeki ile yetinen ve hâline râzı olan kişi ise, fakîr de olsa nefsine ve dünyâya kul olmakdan kurtulmuş ve gerçek hürriyeti elde etmişdir.
Görünüşde fakîr bir zâta zenginin biri para vermiş, hem de yüklü bir para, "Al ihtiyâcını gör bununla" demiş. O zât, "Ben senin paranı alamam" deyince, "Niye almıyorsun, bende para çok, beş yüz bin altınım var benim" demiş. O zât demiş ki, "Peki o beş yüz bin altının altı yüz bin olmasını istiyor musun?". "Elbette isterim" deyince, "Senin daha gözün doymamış, onun için sen fakîrsin. Benim ise paraya ihtiyâcım yok" demiş.
Şunu da söylemeden geçmeyelim. Türkçemize "zengin" diye tercüme edilen Arapçadaki "ganî" kelimesi aslında "bir şeye ihtiyaç duymayan" demekdir. Zenginlik manâsına gelen "gınâ" da "ihtiyaç duymamak" demekdir. Nitekim Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden biri de Ganî'dir. Elbette mutlak ma'nâda zenginlik ancak Allah'a mahsûsdur ama kulun da bu isimden hissesi vardır. Öyleyse, "insan, ihtiyaç duymadığı ölçüde zengindir" diyebiliriz.