Kıyâmet Destânı

3 Nisan 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Resulullah

Mahkeme-i kübrâ rûz-i kıyâmda
İhyâ eder Allah emvât olanı
Rûz-i cezâ Hakk'dır kalma niyâmda
Hâkim-i yevmi'd-dîn kurar dîvânı

Kurb-i kıyâmetde çıkar rûzigâr
Kaldırır dağları kalmaz kûhisâr
Görünür mağribden maşrık âşikâr
Dağ taş eşcârın kalmaz nişânı

Müddet hitâmında İsrâfil sûru
Urunca kaldırır emvâtı geru
İhyâ eder Allah ehl-i kubûru
Mevcûd olur olan türâbda fânî

Âsumândan melekleri indirir
Bin bir ayak bir ayağa bindirir
İslâm olan çerâğını yandırır
Mü'minin destini tutar îmânı

Cibrîl'e emr olur ol Ahmed'imi
Hürmet ile kaldır Muhammed'imi
Tâc hulle burâk götür sermedî
Devlet ü 'izzetin oldur hâkânı

'İzz ü nâzla Muhammed'i kaldırır
Şân u şerâfetin halka bildirir
Nûr-i pâki mahşer yerin doldurur
Gark olur envâra mahşer meydânı

Server-i enbiyâ Ahmed-i Muhtâr
Hizmetin Cebrâil etmiş ihtiyâr
Ümmet olan efrâd olmuş bahtiyâr
Muhammed'dir şefâ'atin 'ummânı

Cebrâil'den evvel ümmetin sorar
Evlâdından evvel ümmetin arar
Haber almayınca eylemez karar
Göster ya Cebrâil ümmetim hani

Kaldırınca kudret ehl-i kubûru
Bir 'azîm meydândır mahşerin yeri
Hayret eder ins ü cinnin her biri
Derler bu şiddetin nedir imkânı

Yevm-i kıyâmetde ins ü cin kalkar
Güneş kârib olur başları yakar
Mü’min kâfir biribirine bakar
İslâm bulur zıll-i 'arş-ı Rahmân'ı

İns ü cin kabirden kalkarlar 'uryân
Dökerler kanlı yaş gözleri giryân
Başlarında güneş ciğerler büryân
Siyah vücûd olur Hakk'ın düşmânı

Nisâ ricâl birbirini görmezler
Yanındaki kimdir anı bilmezler
Birbirinin ahvâlini sormazlar
Ol gün heybet sarar cinn ü insânı

Gözlerinin yaşı olur bir deryâ
Ol deryâda kopar büyük vâveylâ
İnsi cinne katar urunca dalga
Bahr-i 'ummân olur mahşer meydânı

Taraf-ı Rahmân'dan buyrulur fermân
Enbiyâ evliyâ görmesin buhrân
Buyursunlar 'arşın altında sultân
Olsunlar görsünler rahm-i Rahmân'ı

'Arş altında varır saf saf dururlar
Enbiyâlar ümmetlerin görürler
Kâfir İslâm mahlût dalga ururlar
Gözlerler ne olur Hakk'ın fermânı

Hâkim-i kıyâmet Zü'l-Celâl Allah
Emr eder defterler verilir vallah
Herkes kitâbını okurlar billah
Melekler yazmamış fazla noksânı

Cibrîl'i evvelâ ister hesâba
Bir noksân etdin mi yüz dört kitâba
Cebrâil ol zemân gelir şitâba
Enbiyâlardan sor etsin beyânı

Enbiyâyı bir bir hesâba ister
Cibrîl'den aldığın kitâbı göster
Enbiyâ olunca sadâkat-küster
Emr olur getirin 'âlim olanı

'Ulemâyı bir bir arar tararlar
Emrullahı söyledin mi sorarlar
Câhili 'âlime şâhid tutarlar
Size dediler mi emr-i fermânı

'Ulemâ enbiyâ ümenâsıdır
Ümerâ kitâbın hudemâsıdır
Biri yek diğerin şürekâsıdır
Etmeye hiçbiri hakkı ketmânî

Emr olur âmirler gelir huzûra
Kitâb ile hükmettiz mi umûra
İsbâtın şâhidin getir huzûra
Şerî'ate etmedizse noksânı

Olmuşduz kullara dünyâda âmir
Vâr idi elinde Kitâb-ı Münîr
Îmân İslâm ile kalbin müstenir
Kur'ân ile yürütdün mü fermânı

'Adl-i merhametle oldun mu 'âmil
İcrâ-yı şerî'at sa'yinde kâmil
Kitâbullah her bir umûra şâmil
Muktedâ etdin mi 'ilm ü 'irfânı

Ağniyâyı ister Cenâb-ı Allah
Dedin mi dünyada el-mülkü lillah
Emrullaha eyledin mi eyvallah
Zekât verdin ise buldun emânı

Fukarâlar yüzünüze bakardı
Gözlerinden kanlı yaşlar akardı
Zekât ver diyemez senden korkardı
Gördüler mi sende havf-ı Rabbânî

Yevm-i kıyâmetde Kâdir u Kayyûm
Hisâb görür etmez bir hakkı mektûm
Hakkın alır o gün zâlimden mazlûm
Yürütür 'adâlet Zât-ı Sübhânî
Ehl-i mahşer o gün gelir hisâba
Îmân eylediz mi yüz dört kitâba
Tâlib oldunuz mu fehm-i hitâba
Gösterin gönlüzde kâmil îmânı

Savm u salât hacc u zekât sorarlar
Tevhîd u tasdîkde sebât ararlar
Hisâb görür kılı kıldan yararlar
Mü'min ister kurtarmağa bu cânı

Namâzın kıldın mı yüzün yerlerde
Eyledin mi niyâz ya seherlerde
Etdin mi 'ibâdet bahr ü berrlerde
Göster gönlündeki nûr-i 'irfânı

Kitâbı sünneti tasdîk etdin mi
Helâli harâmı tefrîk etdin mi
Her umûrun şer'a tatbîk etdin mi
Tutdun mu dünyâda râh-i Rahmân'ı

Herkesin esrârı zahir olunca
Kişi etdiğini bir bir bulunca
Havf ü haşyet mahşer yeri dolunca
Ararlar sorarlar dârü'l-emânı

Derler kimden olur bu derde dermân
Kim olur bizlere ola bir Lokmân
İstirhâm eyleye Rahîm'den Rahmân
Feth eyleye Fettâh bâb-ı gufrânı

Giderler Âdem'e Nûh'a ilticâ
Ederler Mûsâ'ya Halîl'e recâ
Bugün derler Muhammed'dir mültecâ
Enbiyâullahın pîr ü civânı

Derler gelin Muhammed'e varalım
Rahmeten-lil-'âlemîn'i görelim
Nedir derdimize dermân soralım
Ne emreder şefâ'atin 'ummânı

Zâr-ı zebûn öyle giryân giderler
Amân Yâ Muhammed feryâd ederler
Sana kurbân olsun ümm ü pederler
Seni dedik geldik ey kerem kânı

Habîb-i Kibriyâ sensin yâ Ahmed
Sultân-ı enbiyâ zât-ı Muhammed
Bizi kabul eyle bi hakkı Ehad
Her ne kadar etdik ise 'ısyânı

Reddeyleme bizi küffâra karşu
Terkimizi verme ağyâra karşu
Biz mefrûr olmuşuz Settâr'a karşu
Bırakmayız bugün biz bu dâmânı
Ümmetin görünce bu halde Ahmed
Olur bî-ihtiyâr zât-ı Muhammed
Merhamet deryâsı meded yâ Samed
Merhamet gözlerem merhamet kânı

Yerlere yüzün kor Mahbûb-i Mevlâ
'İndallahda kadri şânı mu'allâ
Matla'-ı merkez-i nûr-i tecellâ
Ezelden ebede dağılmış şânı

Makâm-ı Mahmûd'da edince kıyâm
Enbiyâ evliyâ eyler istirhâm
Rikâbında yürür ricâl-i kirâm
Neşreder mahşere rîh-i Rahmânî

Sağ yanında ağlar Sıddîk-ı Ekber
Ömer berâberce 'adalet-küster
Osmân-ı zinnûreyn zât-ı mu'teber
Aliyyü'l-Mürtezâ Hakk'ın arslânı

Fâtimetü'z-Zehrâ ciğer-hûn olur
Hasen'le Huseyn ceddini bulur
Bizleri fedâ kıl yâ Rabbi n'olur
Ümmet-i ceddimiz bulsun emânı

Emr eder varalım 'arş-ı Rahmân'e
Sağında duralım niyâz-mendâne
Secdeler edelim Zât-ı Sübhân'e
Dileyelim Hakk'dan ehl-i 'ısyânı

Yüz tutar dergâha eyler niyâzı
Huzûr-i 'İzzet'de sarf eder nâzı
Mü'min olanların ol çâre-sâzı
Sarf-ı merhametin geldi zemânı

Ağlar Habibullah ciğerler yanar
Cebrâil başında pervâne döner
Gözleri yaşından cehennem söner
Yâ Rabbi ver ümmetime cinânı

Emreder Zü'l-Celal nedir murâdın
Kabul etdim şefâ'atin irâdın
İstediğin kadar verdim efrâdın
Sûre-i Duhâ'da etdim beyânı

Cebrâil kaldırır secdeden başın
Lutf u merhametle siler gözyaşın
Der ki Yâ Muhammed nedir telâşın
Allah afv eyledi mü'min olanı

Emr eder Cibril'e kaldır Livâ'yı
Livâdarlık içün bul Mürtezâ'yı
Haberdâr eyle gel hep enbiyâyı
Görünsün risâlet gül-gülistânı

Evliyâullahdır üstâd-ı ümmet
Dünyâda etdiler ümmete himmet
Bugün de etmekdir etmek merhamet
Rahîm'e rahmetler merhamet-kânı

Enbiyâya evliyâya hitâbı
Eder Habîbullah eyler şitâbı
Emr eder ki bugün verin cevâbı
Gözler dermândeler bizden dermânı

Dünyâda bizleri senâ etdiler
Salât ü selâmlar ile gitdiler
Takdîs ü tardiye terhim etdiler
Bugün lâzım mükâfâtın imkânı

Evliyâ enbiyâ berâberince
İlticâ eylerler inceden ince
Dergâh-ı İzzet'e niyâz edince
Doldurur ilticâ 'arş-ı Rahmân'ı

Ebvâb-ı merhamet açılır ol ân
Rahmet-i Rahmân'a bulurlar meydân
Şâd u handân olur hep ehl-i imân
Kerem eder Kerîm keremdir şânı

Emr eder Livâü'l-hamd'i Zü'l-Celâl
Âb-ı Kevser akar zîrinde zülâl
Enbiyâ evliyâ eyler istikbâl
Ali'dir sâkî-i Kevser-feşânı
Emr olur ayrılsın kâfir mü'minden
Tefrîk olsun bugün hâin emînden
Firkateyn çekilsün mahşer yerinden
Herkesi gözlüyor kendi mekânı

Bu emri duyunca kâfirler bakar
İslâmlar yüzüne ciğerler yakar
Münâfıkın gözlerinden kan akar
Görünce devlet-i ehl-i imânı

Küfr ile birlikde îmân olur mu
İslâm kâfir bir hânede kalır mı
İki ezdâd bir arada olur mu
Herkese lâyıkdır kendi akrânı

Feryâd eder küffâr nâra gidince
Merhametden kat'-ı ümmîd edince
Zebanîler cehenneme yedince
Ahz ederler giribân-ı şeytânı

Niçün bizi hevâlarda gezdirdin
Bâtıl iğvâ ile bizi azdırdın
Küffâr defterine âhir yazdırdın
Gözümüzden aldın nûr-i 'irfânı

Kâfirlere Şeytân verir cevâbı
Size geldi Hakk'ın yüz dört kitâbı
Enbiyâ 'ulemâ etdi hitâbı
Gözler gördü günden 'ayân bürhânı

Güneş gibi zâhir idi Hakk size
Göstermişdi Hakk kendini her göze
Resûller gösterdi mu'cizât size
Bilerek terk etdiz râh-ı Rahmân'ı

Bu kadar enbiyâ kitâb-ı Rahmân
Bâhusûs getirdi Muhammed Kur`ân
Hak zahir göründü etmediz îmân
Hiç ta'yîb etmeyin mel'ûn şeytânı

Kâfirleri bölük bölük bölerler
Zebânîler cehenneme sürerler
Size resûl gelmedi mi sorarlar
Derler tekzib etdik resûl olanı

Kâfirler islâmdan tefrîk olunca
Küffâr gidüp cehenneme dolunca
Mü'min olan birbirini bulunca
Gelir bulur iki cihân sultânı
Ümmetini görür Habîb-i Rahmân
Mağfiret eylemiş Cenâb-ı Sübhân
Şâd u handân olur ol zemân Sultân
Cem' eder başına ümmet olanı

Fakr-ı hâle sâbır olan ümmetler
Kerem-i Kerîm'den bulur devletler
Kazâya rızâya eden himmetler
Verilir Firdevs'in bâğ u bostânı

Getirüp Livâü'l-hamd'i kurarlar
Ehl-i İslâm etrâfını sararlar
Kâfirler de ağlayarak sorarlar
Bize ne emr eder merhamet-kânı

Makâm makâm enbiyâlar gelirler
Evliyâlar zümre zümre olurlar
Cümlesi Livaü'l-hamd'i bulurlar
Seyr eder görürler Sırât Mîzân'ı

Sırâtın başına varınca Ahmed
Ümmetini görür ağlar Muhammed
Enbiyâ evliyâ derler Yâ Samed
Sen selâmet eyle ehl-i imânı

Sellim sellim duâ eder Muhammed
Ümmeti önünde gider Muhammed
Ümmetimi sakla amân Yâ Samed
Kerîm'sin kerem et ey kerem-kânı

Muhammed ümmetin almış destine
Nâr ne eder Muhammed'in dostuna
Sırât sefînedir nârın üstüne
Muhammed'dir sefînenin kaptânı

Enbiyâ evliyâ duâya başlar
Gözlerinden akar dürdâne yaşlar
Amân Allah söyler cümle yoldaşlar
Sükût-i Sırât'dan diler amânı

Açılır sancaklar yürür enbiyâ
Sırâtın üstünde cümle evliya
Ağlar gözle o Habîb-i Kibriyâ
Ümmetini hıfz eyleye Sübhân'ı

Fettâh-ı Kadîm'den feth-i bâb olur
Duâ-yı Muhammed müstecâb olur
Enbiyâ evliyâ kâmyâb olur
Selâmet görürler ehl-i imânı

Mukaddem Livâü'l-hamd ile Hayder
Ehl-i se'âdete pîşrev gider
Emr eder Muhammed Sıddîk-i Ekber
Bu ümmetin oldur bâb-ı imânı

Kerîm ü Kadîm'in lütf u rahmeti
Tutarlar tarîk-i bâb-ı cenneti
Bir nehr-i hayâtda Hakk'ın rahmeti
Çimerler olurlar gâyet nûranî
Pîrler civân olur otuz ikişer
Yaşında bir bâki hayâta düşer
Kevserler içerler ebnâ-yı beşer
Hulleler giyerler dürr ü mercânı

Livâ-yı Muhammed sekiz cenneti
Hayrete bırakır Livâ heybeti
Görünce şeref ü şân u şevketi
Bûs eder kademin 'arşın bevvâbı

Görülür livâlar cennet sökülür
Cennet ehli istikbâle dökülür
Kâfirler de görür kaddi bükülür
Cemâl-i Muhammed nûr gülistânı

Ebvâb-ı cennetler açılmış gözler
Muhammed'e kurbân yerlerde yüzler
Enbiyâ evliyâ hep anı gözler
Muktedâdır iki cihan sultânı

Bezenmiş cennetler bâ-emr-i Mevlâ
Muhammed'e fermân eder Te'âlâ
Miftâhı cennetin sendedir hâlâ
Feth eyle habîbim bâb-ı cinânı

Melekler de saf saf selâm dururlar
Ta'zîm ile bir bir selâm verirler
Mihr-i ma'rifeti doğmuş görürler
Rikâbında yürür cennet rıdvânı

Livâlar dayanır bâb-ı cennete
Erişirler kurb-i dâr-ı rahmete
Müyesser olurlar bâkî devlete
Habîbullah açar bâb-ı cinânı

Cennete Muhammed dâhil olunca
Enbiyâ evliyâ vâsıl olunca
Ümmet-i enbiyâ bir bir dolunca
Safâ geldin ider merhamet-kânı

Hûri gılmân vildân hüddâm-ı cennet
'Iyd-i ekber olur cânlara minnet
Doğar dilden dile mihr-i mehabbet
İçerler kevser-i feyz-i Rabbânî

Livaü'l-hamd ile Hayder-i Kerrâr
Zîr-i livâsında Ahmed-i Muhtâr
Cennet-i Adn'de edince karâr
Olur tahtgâhı nûr-i Rabbânî
Selâm verir Muhammed'e bir Allah
Müşterek selâm da enbiyâullah
Bu selâma dâhil mü'min-i billah
Sen seyreyle bu kıymet-i imânı

Evvel gelir Cibrîl eyler ziyâret
Ta'zîm-i 'azîmle verir beş3aret
Her ne emr eylersen eyle işâret
Hâdimin Cibrîl'dir buyur fermânı

Cenâb-ı Zü'l-Celâl ehl-i cenneti
Cennete doldurdu etdi minneti
Bu merhamet Muhammed'in hürmeti
Erişir mü'mine ile imânı

Cennet-i Adn'de Makâm-ı Mahmûd
Ziyârete gelir enbiyâ mevcûd
Güneş-veş meydânda Muhammed meşhûd
Neşr-i züvvâr eder rîh-ı Rahmânî

Îmân islâm ile müşerref olan
Esrâr-ı tevhîdin zevkini duyan
Nûr-i basîretle bu dersi alan
Bu dînin yolunda verir bu cânı

Îmân eyleyenler bugün Kur`an'a
Rabbimdir diyenler zât-ı Rahman'a
İnkıyâd eylemek gerek fermâna
Başda gezdirmeli emr-i Kur`ân'ı

Ma'bûdum var diyen ibâdet eyler
Hâlıkım var bilen itâ'at eyler
Allah da ol zemân hidayet eyler
Bulursun tarîk-ı ehl-i imânı

Okunsun fâtiha ehl-i îmâna
Hediyye olunsun ehl-i islâma
İkrâm eden elbet erer ikrâma
Bahîllerdir vallah Allah düşmânı

Muhammed Lutfî'ye rahm ede Allah
Destigîri ola hem Resûlullah
Rûhuna fâtiha hasbetenlillah
Hediyye eyleyen bulsun ihsânı

Alvarlı Efe Hâce Muhammed Lutfî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
Listeye geri dön