23 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Dört adam bir mescidde namaza durmuşlar, rükû' ve sücûda koyulmuşlardı. Her biri niyet edip tekbîr alarak huzûr ve huşû' ile namaz kılmakdaydı. Bu sırada mescidin müezzini içeriye girdi. Müezzinin geldiğini gören adamlardan biri kendini tutamayarak müezzine hitâben şöyle dedi :
Ezanı okudun mu, yoksa daha vakit var mı?
Daha müezzin cevâbını veremeden adamlardan bir diğeri arkadaşına seslenerek şöyle dedi :
Sus yâhu, bak konuşduğun için namazın bozuldu!
Üçüncü adam, ikincisine şöyle azarladı :
Sen onu ne kınıyorsun! Sen kendine baksana! Sanki senin namazın bozulmadı mı?
Dördüncü adam da hepsinin duyabileceği şekilde şöyle dedi :
Hamd olsun ki ben, üçünüz gibi tuzağa düşmedim.
Hulasâ dördünün de namazı bozuldu.Hazret-i Mevlânâ bu hikâyeyi anlattıkdan sonra Sûre-i Bakara'daki "أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ / E te’murûnen nâse bil birri ve tensevne enfüseküm" âyet-i kerîmesine işâret ederek, "Başkasının ayıbını söyleyenler yolunu gerçekden kaybedenlerdir" buyuruyor. Nitekim bu âyet-i kerîme, aynı kusur kendisinde olduğu halde bunu görmeyip başkasının ayıbıyla uğraşanlar ve kendi hatâsını düzeltmek için en ufak bir gayret göstermeyip hep başkalarına nasîhat edenler hakkında rabbânî bir îkâz ve ilâhî bir tehdiddir.
Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür. Kim birisinin ayıbını dile getirirse, o ayıbı satın almış olur.Hazret-i Mevlânâ bu sözleriyle, şu iki hadîs-i şerîfe işâret ediyor. Birincisi "Ne mutlu o kimseye ki, kendi ayıpları ile meşgûl olması onun halkın ayıplarıyla uğraşmasına engel oldu" meâlindeki hadîs-i şerîf, diğeri de "Kim bir mü'min kardeşini bir kusur ile ayıplarsa, o kusûru işlemeden ölmez" meâlindeki hadîs-i şerîfidir.
Mâdem ki başında bir çok yara var, merhemini kendi başına sürmelisin!Bu hikâye, daha nice nüktelerle doludur ve daha nice hakîkatlere işâret eder. "Yanlış yanlışla düzeltilmez", "Sû-i misâl misâl olmaz", "Kendi muhtâc-ı himmet bir dede/Nerde kaldı gayrıya himmet ede", "Kişinin başkasında farkettiği kusurlar kendisinde vâr olan kusurlardır" sözleriyle beyân edilen hakîkatler bunlardan bazılarıdır.