12 Kasım 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Saray dışına hiç çıkmadığı için, memleketin ahvâlinden pek haberi olmayan bir pâdişâh, nasıl olduysa bir gün vezîrlerinden birini çağırmış ve "Halkın hâlini merâk ediyorum, bir gün tebdîl-i kıyâfet edip seninle berâber biraz dolaşalım da bakalım millet ne durumdadır" demiş. Vezîr ne desin, "Bâşüstüne pâdişâhım" demiş ve kararlaştırdıkları gün, kıyâfetlerini değiştirerek sıradan insanlar gibi saraydan dışarı çıkmışlar. Vezîr pâdişâhı şehrin merkezinde bir yere götürmüş. Biraz yürüyüp sağa sola bakındıkdan sonra bir sokak satıcısına denk gelmişler. Adamın tezgâhında bir sürü küçük şişe, tezgâhın etrâfında da bir çok müşteri varmış. Biraz dikkatli bakınca satıcının da müşterilerin de hep kör olduğunu farketmişler. Adamın gâyet iyi satış yaptığını görünce, merakları daha da artmış ve satıcıya ne sattığını sormuşlar. Adam "Körlerin gözünü açan bir ilaç satıyorum" demiş. Bunun üzerine vezîr, pâdişâhın kulağına eğilip, "Pâdişâhım, zannederim ki bu kadarı size kâfî gelmişdir, daha fazla dolaşıp yorulmanıza hiç gerek yok. İşte kendi gözlerinizle gördünüz, milletin ahvâli budur" demiş.