Körün Kamçı Zannettiği Yılan

23 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, yeri geldikçe hep anlatırlardı bu hikâyeyi :
Baş gözü açık bir adamla, baş gözü görmeyen bir a'mâ, inadçıymış aynı zamanda, kalb gözü de görmüyormuş gâlibâ, binmişler bineklerine gidiyorlar. Yolda giderken, a'mânın elindeki kamçı, yere düşmüş. Baş gözü gören gidiyor öne doğru. A'mâ inmiş atdan aşağı, eliyle böyle böyle böyle kamçıyı arıyor yerde. Gözü görmediği için arıyor böyle. Ararken ararken, meğerse orada bir yılan, sabah serinliğinde uyumuş, böyle geceden çöreklenmmiş. Yılan çöreklenmiş sabah soğuğunda, a'mâ onu bulmuş, almış eline böyle, aman ne güzel. Düşürdüğü sopa, eğri büğrü bir sopaydı, şimdi muntazam bir kamçı bulmuş. Atına binmiş. O öteki gözü açık olan da ileride bekliyor, ne oldu buna böyle diye. Aşağıda bu bir şeyler yapıyor. O bakıyor, a'mâ yerde bir şey arayıp duruyor. Durdurmuş atı bekletiyor filan. Neyse a'mâ bulmuş bulacağını, almış eline geliyor. Binmiş ata, tıkır mıkır tıkır mıkır gelmiş. "Neredeydin be?". "Kamçım düşdü yere, sopa. Bir sopa kırmışdım ya hani hayvanı îkâz edeyim diye", "Evet?", "Sopam düşdü, indim sopayı ararken, Allah o sopayı aldı elimden ama bir kamçı verdi tam elime oturdu. Şuraya bak maşşallah!". "Aman!" demiş öteki, "Sakın hâ! Yılan o!". "Hadi ulan" demiş, "hasedlik yapıyorsun bana. Benim kamçımı attıracaksın yere, yılan diye, değil mi?". "Aman evlâdım yapma! Sen görmüyorsun, ben görüyorum. Yapma, gözümün nûru, at şunu yere". "Hayır atmam, imkânı yok vermem". "Aman bırak onu elinden!". "Bırakmam" demiş. "Sen hased ediyorsun bana" demiş, "Allah kamçımı aldı, yerine bir kamçı verdi ki şuraya bak, maşşallah oooh maşşallah". Biraz ileri gitmiş, hava ısınınca, körün elini sokmuş yılan ve kör helâk oldu.  
Bunun manâsını vereceğim, ne demek olduğunu söyleyeceğim. A'mâ kime temsîldir biliyor musun? Bu âlemde hak ve hakîkati görmeyen ve bilmeyen, âhireti bilmeyen, âhiret ilimlerini bilmeyen, mahşerin şiddetini, cehennemin dehşetini, ölümün şiddetini bilmeyen zevât o a'mâ gibidir. Bilmez çünkü. O, işte yılanla kamçıyı ayıramaz, gözü görmediği için. Ancak "قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه۪ۚ kad câeküm basâirun min rabbiküm, fe men ebsara fe li nefsih", ancak taraf-ı ilâhîden gelen basîreti, basarı, gözüne koyarsa, yani Kur`ân gözlüğünü, o vakit hangisi yılandır, hangisi kamçıdır, hangisi sopadır anlar. İşte öyle olanlar, "وَمَنْ كَانَ ف۪ي هٰذِه۪ٓ اَعْمٰى فَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ اَعْمٰى وَاَضَلُّ سَب۪يلًا ve men kâne fî hâzihî a'mâ ve hüve fi'l-âhireti a'mâ ve edallü sebîlâ", bu âlemde a'mâ olanlar, öteki âlemde a'mâ olacaklardır, "وَاَضَلُّ سَب۪يلًا ve edallü sebîlâ", yollarını şaşıracaklar ve cehenneme gideceklerdir, gözleri a'mâ olarak. Âyet-i kerîmeyi siz tamamlayın, ben okuyayım biraz ucundan, bismillâhirrahmânirrahîm, "وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى ve men a'rada an zikrî fe inne lehû ma'işeten dankâ, ve nahşuruhû yevme'l-kıyâmeti a'mâ""قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَن۪ٓي اَعْمٰى وَقَدْ كُنْتُ بَص۪يرًا kâle rabbi lime haşretenî a'mâ ve kad küntü basîrâ" Sadakallahu'l-Azîm.
www.muzafferozak.com


Listeye geri dön