Müjde-i mezkûrun ancak şartı var
Evvelâ îmânın ola üstüvâr
Sâniyen tut şer'-i pâki muktedâ
Sünnet-i tâb-nâke kıl hem iktidâ
Ger hilâfında isen bunun hemân
Tevbe et tâ olmaya hâlin yamân
NA'T-I ŞERÎF
Gel olunmakda tilâvet 'âşıka
Mevlid-i pâk-i Muhammed Mustafâ
İstimâ' et mevlid-i pâkin anın
Cân ü dil bulsun semâ'ıyla safâ
Nûr-i vechi kıldı pür-nûr 'âlemi
Verdi hem âyîne-i kalbe cilâ
Sen de her bâr eyle takdîm-i salât
Tâ şefâ'at eylesin rûz-i cezâ
Fevzî-veş eyle tevessül rûz u şeb
Hürmetiyçün müstecâb olsun duâ
Çün cihânın intizâmına bütün
Şer'-i pâkidir onun üss ü sütûn
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Can ü dilden es-salâtü ve's-selâm
Ba'dezâ hâzır cemâ'atden recâ
Bu fakîre edeler hayır duâ
Diyeler kim yâ ilâhi işbu kul
Bula savb-ı kâmına hüsn-i vusûl
Sahn-ı sıhhatde mukîm olsun hemîn
Hem de olsun cümle havfından emîn
Şevk u şâd ile 'ibadetde ola
Rûz u şeb Mevlâ'ya tâ'atde ola
Nefs ü şeytân ü hasûdândan masûn
Ola hem de görmeye raybe'l-menûn
Son nefesde ola îmânı karîn
Cennet ola kendine zîr-i zemîn
Olmağa bûy-ı icâbet fâyiha
Edelim bir kez tilâvet Fâtiha
Lillahi'l-Fâtiha
İbtidâ ol zât-ı Hallâk-ı cihân
Bâsıt-ı arz râfi'-i heft-âsümân
Aldı dest-i kudrete bir kabza nûr
Ol Muhammed dedi oldu bâ-sürûr
Çünkü Hakk ol nûra böyle söyledi
Ol dahi secde edüp hamd eyledi
Der-'akab Hakk kıldı ol nûra hitâb
Senden alır nûru şems ü mâhitâb
Ben seni bunun için halk eyledim
Medhini yüz dört kitâbda söyledim
Mebde' oldu cümle envâra bu nûr
Tâ ki etdi Hazret-i Âdem zuhûr
NA'T-I ŞERÎF
Bârekallah dü cihânın serveri
Hakk Te'âlâ'nın azîz peygamberi
Hû-yı hoş-bûyundan aldı bûyunu
Şu cihânın sünbül ü verd-i teri
Mihr-i pâk-i mevlidinden aldılar
Şems ü mâh rûyundaki nûr u feri
Gerçi kadrin bilmedi gâfil olan
Etdi kurbân 'âkılân cân u seri
Kıl şefâ'at yâ Habîballah amân
Eyle tahlîs Fevzî-i 'isyân-geri
Sonra nakl etdi bu nûru Hakk hemân
Tâ ki oldu zahr-ı Âdem'de 'ayân
Sonra bâ-emr-i şerîf-i Girdgâr
Cebhesinde Âdem'in etdi karâr
Hayli dem tesbîhe oldu müştagil
Sonra oldu parmağında müşte'il
Tâ ki Havvâ ile kıldı izdivâc
Cebhe-i Havvâ'da nûr oldu sirâc
Hâsılı hep tâhirînden tâhire
Nakl ile oldu alâmât zâhire
Etdi Abdullah'a encâm intikâl
Artdı kendisindeki hüsn ü cemâl
Hikmet-i Hakk bir gün Abdullah hemân
Yalınızca oldu bir dağa revân
Hazret-i Âmine'nin de vâlidi
Zirvesinde ol dağın nâzır idi
Bir de bir cemm-i gafîr kavm-i Yahûd
Hışm ile ol dağa etdiler su'ûd
Ya'ni Abdullah'ı katl etmek içün
Kasd edüp de gitdiler dağa bütün
Der-'akab geldi cuyûş-ı ît-şümâr
Etdiler ol kâfirîni târ ü mâr
Ya'ni sell-i seyf edüp katl etdiler
Kalmayup hiç bir Yahudi bitdiler
Olduğundan kâffesi ol ceyşin melek
Yine tekrar gitdiler tâ-be-felek
Gördü anı Âmine'nin vâlidi
Bu değil illâ kerâmetdir dedi
Tâ ki geldi zevcesinin yanına
Dedi Abdullah'ın olsun Âmine
Hem ifâde eyledi hep gördüğün
Ya'ni Abdullah'a imdâd erdiğin
Zevcesiyle bi'l-ma'iyye gidtiler
Ol Resûl'ün ceddine arz etdiler
NA'T-I ŞERÎF
Gerç-i bâlâ-yi serinde bir sehâb
Oldu hurşîd ile beyninde hicâb
Liyk hikmet sâyebân olmak değil
Anca şerm eylerdi ondan âfitâb
Ol sebebden hâil oldu ol bulut
Kim yüzünde tutmasın gün bir nikâb
Öyle bir sultân-ı kevneyndir o kim
Hâk-i na'lin kühl edindi nüh-kubâb
Yâ Resulallah dahîlek ol şefî'
Fevzî'ye tâ kim olunsun feth-i bâb
NA'T-I ŞERÎF
Sen Efendim tende cânımsın benim
Dü cihânda mihribânımsın benim
Çünkü zâtın bî-mira ey dost-ı Hakk
Rehber-i sû-yi cinânımsın benim
'Afv-ı cürm için şefâ'at eyleyen
Bâ'is-i emn ü emânımsın benim
Yâ Habîballah dahîlek tut elim
Lutf ile imdâd-resânımsın benim
İftihârdır Fevzî'ye çün hizmetin
Ya şefî' 'izz ü şânımsın benim
Bu niyâzı ol dahi kıldı kabûl
'Akd olundu hâsıl-ı Ümmü'r-Resûl
İbtidâki Cum'a-i Mâh-ı Receb
Gicesinde ol eb-i hayrü'n-neseb
Etdiği anda zifâf-ı pür-sürûr
Âmine'ye intikâl etdi o nûr
Ya'ni hâmil oldu ol 'iffet-meâb
Buldu rahmi ol şerefle âb ü tâb
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Cân ü dilden es-salatü ve's-selâm
Çok acâib şey zuhûr etdi o ân
Şöyle kim envâr ile doldu cihân
Hem Kureyş'in söyledi hayvanları
Haml-i pâki kıldı tebşîr dilleri
Huşk u deryâda vuhûş u mahiler
Hak Muhammed oldu mahmûl dediler
Ol zamân şâhânının hep tahtları
Oldu menkus döndü nahse bahtları
Hem de ahres oldu şâhân ol gice
Bilmediler hâlleri oldu nice
Hem dedi ol kân-ı 'ismet Âmine
Şol zaman k'oldum Resûlü zâmine
Mekke'den Şam-ı şerîfin evleri
Dahi etrâfındaki hep köyleri
Bil göründü bana oldu âşikâr
Cümlesi ha-kudret-i Perverdigar
Bir dahi işbu hikâyet kim gelir
Ağreb-i ahvâlden ma'dûd olur
Çıkdı şeytan Bû-Kubeys'in dağına
Sayha etdi soluna hem sağına
Duydular cümle şeyâtîn geldiler
Bâ'is-i sayha ne imiş bildiler
NA'T-I ŞERÎF
Bize dâreynde kâfîdir şu ni'met
Ki olduk Seyyidü'l-Kevneyn'e ümmet
Bize ferden şefî'dir dost-ı Hudâ
Ba'îd mi olsa me'vâ bize cennet
Eyâ sultân-ı mâ evhâ sahîhan
Sana hizmet ne devletdir ne devlet
Bizim mâdâm cenâbındır ****
Erişmez bizlere dâreynde zillet
'Aceb mi ümmetin Fevzî efendim
Bulursa feyz ile fahr u meserret
Çün dedi kim onlara dîv-i la'în
İşbu şeb ol sâdıku'l-va'dü'l-emîn
Geldi rahm-i mâderine bî-dürûğ
'An-karîb doğar olur halk pür-fürûğ
Şer'-i pâki 'âlemi pür-nûr eder
Zulmet-i küfrü Harem'den dûr eder
İşbu hâlât bir belâdır bizlere
Emr ü tenbîhim budur kim sizlere
Gidiniz hep ümmetinden herkese
Dâim edin türlü türlü vesvese
Tâ ki tâbi' olmasınlar şer'ine
Uymasınlar aslına hem fer'ine
Nâr-ı düzahda beraber yanalım
Cümleten mâ-i hamîme kanalım
İşte böyle etdiler kavl ü karâr
Sen de Bismillah ki etsinler firâr
Dedi tekrâr mâder-i Hayrü'l-Beşer
Ümm-i pâki sâhib-i şakku'l-kamer
İbtidâki ayda bâ-emr-i Celîl
Geldi bir zât kâmeti gâyet tavîl
Dedi müjde ey Muhammed ânesi
Çünkü hamlin 'âlemin bir dânesi
Ben dedim sen kimsin ey âlî-cenâb
Dedi Âdem ismim ey 'iffet-meâb
Mâh-ı sânîde yine geldi biri
Kıldı tebşîr bana ol mehpeykeri
Ben dedim siz kimsiniz ey müjde-gâr
Dedi nâmım Şît'dir ey ferruh-nigâr
Mâh-ı sâlisde biri geldi yine
Dedi müjde sana kim yâ Âmine
Haml-i pâkindir Muhammed Mustafâ
Doğduğunda bulur 'âlemler safâ
Ben dedim sen kimsin ey sâhib-fütûh
Dedi namımdır Neciyyullah Nûh
İLÂHİ
Dîde rûşen dense bu dehre sezâ
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
Mâh-ı Mevlid oldu zî-kadr ü bahâ
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
N'ola fahr etse şuhûra işbu mâh
Esse bâd-ı bâğ-ı firdevs subh-gâh
Yıkanup pâk olsa her kalb-i siyâh
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
Her münâfık eylesin terk-i nifâk
Eyleyüp şer'-i şerîfde ittifâk
Bundadır zîrâ selâmet bâ-vifâk
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
Subh u şâm şâdân ü handân olalım
'Âmil-i fermân-ı Kur'ân olalım
Tâlib-i cennât-ı rıdvân olalım
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
Fevzî lâbüd terk-i âlâm eylesin
İntizâr-ı lutf u in'âm eylesin
Hamd ü şükr-i menn-i mün'âm eylesin
Doğdu çünkü nûr Muhammed Mustafâ
Mâh-ı râbi'de biri geldi bana
Dedi olsun iki gözün rûşenâ
Çünkü hamlindir Nebiy-yi Zü'l-Kerem
Rûz-i mahşerde şefî'-i muhterem
Ben dedim sen kimsin ey hayre'l-celîs
Dedi İdris ismim ey hayre'l-enîs
Mâh-ı hâmisde biri etdi zuhûr
Verdi tebşîr u selâm ile sürûr
Ben dedim sen kimsin ey 'abde'l-Vedûd
Dedi nâmım enbiyâ beyninde Hûd
Mâh-ı sâdisde biri verdi selâm
Müjde vâdisinde etdi hoş kelâm
Ben dedim sen kimsin ey mislü'l-kamer
Dedi ben İbrâhim'em ey nûr u fer
Mâh-ı sabi'de biri çok müjdeler
Etdi dedi rûşen olsun dîdeler
Ben dedim sen kimsin ey sâhib-edeb
Dedi ben İsmâil'em ki bü'l-'Arab
Mâh-ı sâminde biri verdi selâm
Eyledi tebrîk ile tebşîr-i kâm
Ben dedim sen kimsin ey zât-ı kerîm
Dedi ismim oldu Mûsâ-yı Kelîm
Mâh-ı tâsi'de biri geldi hemân
Sad hezârân müjde etdi bâ-lisân
Ben de isminden suâl etdim hemîn
Dedi 'Îsâ ismim ey Ümmü'l-Emîn
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Cân ü dilden es-salatü ve's-selâm
Ba'de-zâ ol hâver-i şems-i kerem
Mâder-i pâk-i Nebiy-yi muhterem
Matla'-ı mâh-ı münîr-i pür-şeref
Dürr-i yektâ-yı ledünnîye sadef
NA'T-I ŞERÎF
'Ayn-ı rahmetsin eyâ kân-ı 'atâ
Ya şefîa'l-müznibîn yâ Mustafâ
Mevlid-i pür-nûrun işbu 'âlemi
Eylemişdir fi'l-hakîka pür-ziyâ
Sünnet-i zehrâ vü şer'-i enverin
Mihr ü mâhı pür-fürûğdur bî-mirâ
Çün temessük eyleyenler onları
Dîn ü dünyâda bulurlar ihtidâ
Kıl şefâ'at Fevzî-i bî-çâreye
Olmasın dâreynde dûçâr-ı cefâ
Dedi geldi eşref-i sâ'at ü hîn
Oldu o vakt-i vilâdet pek yakîn
Leyletü'l-isneyn Rebîulevvel'in
On ikinci gicesiydi hem bilin
Çok 'alâmât oldu peyda ol zamân
Eyleyem ez cümle dokuzun beyân
Evvelâ bir çok cemâ'at geldiler
Âsümândan rûy-i arza indiler
Cümlesinin nûr idi hep yüzleri
Es-saâatü ve's-selâmdı sözleri
Hem getirdi bu cemâ'at üç 'alem
Etdi yerden nurları def'-i zulem
Ka'be'nin üstünde dikdiler birin
Biri hânemde dikildi onların
Beyt-i Makdis'de dikildi hem biri
İhtirâm'çün Mevlid-i Peygamber'i
Sâniyen indi yakın benden yana
Cümleye dür görünen necm-i semâ
Sâlisen açıldı bâb-ı âsümân
İnsin olsun çün melekler hâdimân
Râbi'an indi evime çok tuyûr
Artdı gâyetle derûnumda sürûr
Zümrüd-i ahdar idi minkarları
Yakût-i ahmerdi bâl ü perleri
Hâmisen ferş etdiler beyne's-semâ
Sündüs ü dibacla kaplandı semâ
Sâdisen gördüm havada çok ricâl
Ellerinde kâseler dolu zülâl
Ben de yanmışdım susuzlukdan o ân
Aldım içdim birisinden su hemân
Der-'akab gitdi harâretden cefâ
Oldu kalbim lezzet ile pür-safâ
Sâbi'an kalmış idim tenhâca ben
Kimse yok kim ana söyleyem sühân
İLÂHİ
Yâ şefî' hâzır olsun himmetin
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
Dilleri şâdân buyursun tal'atin
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
Ümmet olduk sen gibi peygambere
Kıl şefâ'at biz gibi 'isyân-gere
Etme muhtâc ümmetin diğerlere
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
Mah-cemâlinle müşerref olsak âh
'Afv olup sâyende her cürm ü günâh
Ümmete lutf eyle ey ihsân-penâh
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
'Ayn-ı rahmetdir zuhûrun 'âleme
Bâ'is oldun çün vücûd-ı âdeme
Rûşenâ gelse 'aceb mi dîdeme
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
Sen efendim dest-gîrimsin benim
Bâd-ı lutfunla açılsın gülşenim
Fevzî-veş âzâd ola cân ü tenim
Çün niyâz-menddir kapunda ümmetin
Bir de etdi bir takım nisvân zuhûr
Meryem ile Asiye bâkîsi hûr
Görmedim onlar gibi hiç meh-cemâl
Her birisi sanki mihr-i bî-zevâl
Oldu şâdân onlar ile bu gönül
Çün açıldı gülşen-i kalbimde gül
Sâminen hâtifden oldu bir nidâ
Kim geliyor işte ol dost-ı Hudâ
Tutunuz ta'zîm ü tekrîmle anı
Çün odur çeşm-i cihânın rûşeni
Sâyesinde kılınır hâcât revâ
Âb-ı ruyiyçün olur makbûl duâ
Tâsi'an bir kuş ki gördüm pek güzel
Sûretin ra'nâ yaratmış lem-yezel
Tâ ki indi nezdime geldi o kuş
Cânımı kıldı mu'attar bûy-i hoş
Mesh edince arkamı ol mürg-i nûr
Pâk Muhammed Mustafâ etdi zuhûr
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Cân ü dilden es-salâtü ve's-selâm
NA'T-I ŞERÎF
Hamdülillah doğdu bedr-i ıstıfâ
Diyelim ehlen ve sehlen merhabâ
Ol güzel Ahmed Muhammed Mustafâ
Diyelim ehlen ve sehlen merhabâ
Yâ Muhammed 'âlemi nûr eyledin
Küfr ü şirki Mekke'den dûr eyledin
Teşrîfinle bizi mesrûr eyledin
Diyelim ehlen ve sehlen merhabâ
Zât-ı pâkin rahmeten-lil-'âlemîn
Kurre-i pâk-i 'uyûne'l-mü'minîn
NA'T-I ŞERÎF
Ey gönül bu ni'mete şükr-i hezâr
Kim şefî''in oldu dost-ı Girdigâr
Yümn-i pâk-i mevlidiyle ol şehin
Kâmını rûzî kılar perverdigâr
Çün zülâl-i 'aşkı sen nûş eyledin
Şübhesiz yakmaz seni düzahda nâr
Ba'de-zâ kıl terk-i ahzân ey gönül
Hakka hamd et eyle ızhâr-ı mesâr
Mevlidi oku okut hem Fevziyâ
Bulasın dâreynde feyz-i bî-şumâr
Rûz-i mahşerde şefîu'l-müznibîn
Diyelim ehlen ve sehlen merhabâ
Kıl şefâ'at çün sanadır istinâd
Ede dil-şâd Fevzî'yi Rabbü'l-'ibâd
Ravzana olsun salât-ı bî-'idâd
Diyelim ehlen ve sehlen merhabâ
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Cân ü dilden es-salatü ve's-selâm
Eyledim vakt-i viladetde beyân
Tam dokuz şey k'oldu vâki' bi'l-'ayân
Zikr edem diğer dokuz şey ki zuhûr
Eyledi ba'de'l-vilâde bî-nukûr
Evvelâ doğdu Habîb-i Kibriyâ
Gözlerin dikmişdi tâ sû-yi semâ
Bu işâret kim nüzûl-i vahy olur
Âsümândan Cebrâil ona gelir
Sâniyen ayağı üzre doğdu bil
Bu kıyâm-ı şer'ine oldu delil
Sâlisen mahtûn u maktû' surresi
Doğdu kim mes'ûd u mebrûk gurresi
Râbi'an sâl kaht iken buldu rehâ
Kim mübârekdir kudûm-i Mustafâ
Hâmisen bu'd u karîbde müşrikîn
Korkdular hep ol Resûl doğduğu hîn
Sâdisen doğduğu anda ol Resûl
Âsümândan bir bulut etdi nüzûl
Sâbi'an yatdıkda mehd-i pâkine
Hep görürdü kim gelenler yanına
Her ne semte parmağ-ı pâki gider
Ay dahi ol cânibe hep meyl ider
Dediler ba'de'n-nübüvve neyd'o hâl
Dedi mâh söylerdi bana bi-kelâl
NA'T-I ŞERÎF
Eyâ şâhenşeh-i taht-ı risâlet
V'eyâ sultân-ı iklîm-i şefâ'at
Za'îf u 'âciz ü bî-çâreyem ben
Ümîdim rûz ü şeb senden 'inâyet
Dü düşman var biri nefs ü diğer dîv
Yamandır hâl sen etmezsen sahâbet
Bidâyet oldu îmân ile îkân
Onunla isterem olsun nihâyet
Muhibdir kalb-i Fevzî sana vallah
Şefî'im ol amân rûz-i kıyâmet
Sâminen dedi kim Abdülmuttalib
Cânib-i Ka'be'ye oldum münkalib
Ben tavâf hâlinde gördüm bî-mirâ
Etdi Ka'be secde-i Zü'l-Kibriyâ
Hep sanemler ü vesenler cümlesi
Düşdüler yere olunca hamlesi
Ol zaman hem Ka'be tekbîr eyledi
Dedi Yezdân beni tathîr eyledi
Çünkü doğdu mâh-ı mihr ü ıstıfâ
Tal'atıyla bulur 'âlemler safâ
Tâ işitdim bu kelâmı Ka'be'den
Bî-tavakkuf eyledim 'atf-ı beden
Tâ gelip Âmine'den etdim suâl
Dedi doğdu ol Habîb-i Zü'l-Celâl
İstedim kim hâne-i pâkin girem
Ol cemâl-i Ahmed'i bir kez görem
Bir de bir zât seyf ile kıldı hurûc
Çün melekler etmedi hâlâ 'urûc
Sâbir ol tâ kim ziy3aret edeler
'Avdet edüp âsümâna gideler
Tâsi'an Âmine-i zâtü'l-emân
Dedi doğdukda hemân şems-i cihân
Geldi bir zât kapdı benden ol şehi
Zîr-i ebre sakladı sanki mehi
Gitdi gâib oldu dîdemden nihân
Yine tekrar oldu çeşmimde 'ayân
Dedi oğlun nûr Muhammed Mustafâ
Şark u garba eyledi neşr-i safâ
Hem ziyâret etdi gördü Âdem'i
'İzz ü ikbâl ile oldu hem-demi
Ba'de zâlik dedi yâ Fahre'l-Enâm
Ümmetinin yerleri dârü's-selâm
Şer'-i pâke ger olursalar mutî'
Sen de ol dâreynde onlara şefî'
İLÂHİ
Ya ilâhî lutf u ihsân eyledin
Çün bize inzâl-i Kur'ân eyledin
Hamdülillah hem Cenâb-ı Ahmed'in
Nûrunu dâreynde rahşân eyledin
Çün şefâ'at kişverinde ol şehi
'İzz ile şevketli sultân eyledin
Kıl cemâliyle müşerref ümmetin
Dillerin çün dürc-i îmân eyledin
Sad hezârân şükr kim bu Fevzî'yi
Âb-ı âmâliyle reyyân eyledin
İLÂHİ
Lutf-ı Hakk'da ey gönül şübhen mi var
Bâğ-ı dilde açdı gül şübhen mi var
Çün Muhammed'dir serinde bâl-küşâ
Hiç erişmez sana züll şübhen mi var
Sen şefâ'at ondan iste mutlakâ
Çün odur şâh-ı rusül şübhen mi var
Hakk'ı istersen yolunca git onun
Çün odur hayrü's-sübül şübhen mi var
Sâyesinde şâd olursun Fevziyâ
Terk-i ihvân eyle gel şübhen mi var
Böyle dedi oldu çeşmimden nihân
Görmedim tekrar onu hiç bir zamân
Ola bed' ü hatmi her hayrü'l-kelâm
Cân ü dilden es-salâtü ve's-selâm
Yâ ilâhî ism-i a'zam hakkıyçün
Eşref-i ebnâ-yı âdem hakkıyçün
Matla'-ı nûr-ı Muhammed hakkıyçün
Hâmid ü Mahmûd u Ahmed hakkıyçün
Nûr-ı Kur'ân sırr-ı Furkân hakkıyçün
Kadr-i pâk-i 'ilm ü 'irfan hakkıyçün
Vahy olunan enbiyânın hakkıyçün
Hakk'a vâsıl evliyânın hakkıyçün
Bâ-husûs ezvâc u ashâb hakkıyçün
Âl ü hem evlâd-ı encâb hakkıyçün
Hem Şehîd-i Kerbelâ'nın hakkıyçün
Vâkıf-ı fevka'l-ulânın hakkıyçün
Müstecâb kıl kâffe-i da'vâtımız
Hem revâ kıl 'âmme-i hâcâtımız
Bâb-ı cûdunda cem'îmiz sâiliz
Ni'met ü ihsânına hep mâiliz
Biz kuluz bâbından aslâ gitmeyiz
Hâlimiz diğerlere arz itmeyiz
El-amân u el-amân Rabbü'l-'ibâd
Ber-murâd et kıl bizi mesrûr u şâd
Bî-hisâbdır bizdeki cürm ü günâh
Sad-hezârân tevbe olsun yâ ilâh
Âb-ı gufrânınla tathîr kıl anı
Bahr-ı rahmet bî-kenârdır yâ Ganî
Oldu mevlid Beyt-i Makdis'de tamâm
Kıl kabûl çün oldur aksâ-yı merâm
Çünkü ihsân eyledin yâ Rab bana
Evvel ü âhirde hamd olsun sana
İLÂHİ
Ey dost-ı Hakk verdi safâ
Şu mevlid-i pâkin bana
Kalbimde mihr-i pür-ziyâ
Şu mevlid-i pâkin bana
Dilhâhıma hâdî olur
Fahr-ı dile bâdî olur
Çün mûris-i şâdî olur
Şu mevlid-i pâkin bana
Yâ Seyyid işfa' lenâ
Ta gide bu dilden 'ana
Feth eyleyüp bâb-ı gınâ
Şu mevlid-i pâkin bana
Şâhid ola tasdîkime
Kâid ola tahkîkime
Râci' olup tevfîkime
Şu mevlid-i pâkin bana
Hem Fevzî'ye şâfi' ola
Hep gamlar dafi' ola
Dâreynde hem nâfi' ola
Şu mevlid-i pâkin bana