Kul Taksîmî mi Olsun Allah Taksîmi mi?

10 Haziran 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İrşad
Cenâb-ı Hakk'ın el-Adl ism-i şerîfinden, adâletden ve ihsândan bahsedince aklıma Mürşid-i Azîzimin bir hâtırası geldi. 

Muzaffer Efendi Hazretlerinin Amerika seyahatlerinden birinde, yeni müslüman olmuş Amerikalılarla görüştükleri bir sohbet meclisinde, bir ara ortaya ikrâm olarak meyve getirilince Efendi Hazretleri hemen orada bulunanlara sormuşlar, "Nasıl istersiniz, kul taksîmi mi yapayım, Allah taksîmi mi?" demişler. Orada bulunan ne kadar Amerikalı müslüman varsa hepsi birden hiç düşünmeden aynı cevâbı vermişler, "Allah taksîmi isteriz" demişler. Efendi Hazretleri, meyveleri bir kaç kişiye dağıtmış, geri kalanlara hiç meyve vermemiş. Hiç beklemedikleri bir durumla karşılaşan Amerikalılar, hayretle ve merakla bakarken, Efendi Hazretleri buyurmuşlar ki,"Niye şaşırdınız? Ben önce size sordum, siz Allah taksîmi istediniz diye taksîmâtı böyle yapdım. Allah da böyle taksîm etmiyor mu? Eğer kul taksîmi isteseydiniz hepinize eşit olarak dağıtacakdım" buyurmuşlar ve onları hem güldürmüşler hem de onlara büyük bir ders vermişlerdir. 

Efendi Hazretlerinin en dikkat çekici husûsiyyetlerinden biri de, en girift meseleleri bile, herkesin anlayabileceği bir şekilde îzâh edebilmeleriydi. Üstelik bunu yaparken insanları sıkmadan, hattâ bazen de güldürerek ve eğlendirerek yaparlardı ki anlatılan mesele unutulmasın, yeri ve zamânı geldiğinde hemen hatıra gelsin. Zîrâ meseleleri kuru kuruya anlatmak ve uzun îzâhlar yapmak insanları sıkar, dikkatlerini dağıtır, üstelik anlatılanlar da pek hatırda kalmaz. İrşâdın en tesirli olanı böylesidir. Bu da Efendi Hazretleri gibi kâmil mürşidlere ve büyük velîlere mahsûsdur.

Kâmil mürşidlerin, hocalardan ve âlimlerden en büyük farkı, bilgiyi ilme'l-yakîn seviyesinde bırakmayıp ayne'l-yakîn mertebesine yükseltmek ve hattâ orada da bırakmayıp hakka'l-yakîn derecesine eriştirmekdir. Zîrâ ilme'l-yakîn seviyesindeki bilgi kuru bir bilgidir ve ondan pek bir fayda gelmez, bilgiden istifâde edebilmek için onu en azından ayne'l-yakîne getirmek, daha da iyisi hakka'l-yakîne eriştirmekdir. Bir bilgiyi ayne'l-yakîne getirmenin yolu, onu bir kıssayla ya da bir meselle veyâ bir teşbîh ile anlatmakdır. Hakka'l-yakîne getirmenin yolu ise, onu kişiye bizzat yaşatmakdır. İşte Efendi Hazretlerinin o gün, o meclisde yapmış oldukları şey de budur.


Mürşid gerekdir bildire Hakk'ı sana hakka'l‐yakîn
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş
Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır
Mürşidi kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş

www.muzafferozak.com
Listeye geri dön