7 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük velîlerden Aynülkudât Hemedânî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Bilesin ki, Allah, Muhammed aleyhisselâmın zâhirine bakıp O'nu zâhirî bir gözle değerlendirenler hakkında "وَتَرٰيهُمْ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ وَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ" buyurmuşdur. Ey Azîz! Yoksa sen Kur`ân'da "قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُب۪ينٌۙ" âyetini hiç okumadın mı yâhud bu âyeti hiç duymadın mı? Muhammed aleyhisselâma nûr denilir. Allah'ın kelâmı olan Kur`ân'a da nûr adı verilmişdir. Nitekim âyet-i kerîmede, "فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟" buyrulmuşdur. Sen Kur`ân'ı beyaz kağıtlar üzerine yazılmış siyah harfler olarak görüyorsun. Bil ki, kağıt, kalem ve satırlar nûr değildir. Öyle olsa "Kur`ân Allah'ın kelâmıdır ve mahlûk değildir" sözü nerede kalır?
Kur`ân-ı Kerîm'in nûr olduğunu beyân eden başka âyetler de vardır. Meselâ Sûre-i Şûrâ'daki şu âyet-i celîle gibi : "وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ رُوحًا مِنْ اَمْرِنَاۜ مَا كُنْتَ تَدْر۪ي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْا۪يمَانُ وَلٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْد۪ي بِه۪ مَنْ نَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِنَاۜ وَاِنَّكَ لَتَهْد۪ٓي اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۙ". Cenâb-ı Hakk bu âyetde, Kur`ân-ı Kerîm'in nûr olduğunu ve o nûr ile dilediği kullarına hidâyet etdiğini söylüyor. Yine Sûre-i Nisâ'daki şu âyetde Kur`ân apaçık bir nûr olarak tarif edilmişdir : " يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُب۪ينًا". Sûre-i Tegâbün'deki "فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالنُّورِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلْنَاۜ" âyet-i kerîmesinde geçen nûr da, Kur`ân ma'nâsınadır.