Kur`ân-ı Kerîm'de Tevhîde Dâir Teşbîhler

22 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

İman

Derin ma'nâlar, ince mevzular, mücerred mefhûmlar kolay kolay anlaşılmaz, bunların anlaşılmasını kolaylaştırmak için teşbîhler yapılır, meseller îrâd edilir. Bunun için Cenâb-ı Hakk da Kur`ân'da pek çok teşbîhler yapmış, bir çok meseller îrâd etmişdir. Hattâ şöyle buyurumuşdur, esteîzübillah, "إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَن يَضْرِبَ مَثَلاً مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا". Ma'nâsı şu, "Muhakkak ki Allah bir sivrisineği, hattâ ondan da öte bir şeyi misâl getirmekden çekinmez". İşte bu yüzden Kur`ân-ı Kerîm mesellerle, teşbîhlerle doludur.

Tevhîd, îmân, marifetullah gibi hakîkatler anlaşılması en zor mefhûmlar olduğu için, Kur`ân'da bunlar hakkında pek çok teşbîhler ve meseller vardır. Bunlardan bazılarını deryâdan bir katre kürreden bir zerre misâli zikredelim :

Cenâb-ı Hakk tevhîdi ateşe teşbîh etmişdir. Sûre-i Bakara'daki, "مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَارًاۚ فَلَمَّٓا اَضَٓاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللّٰهُ بِنُورِهِمْ وَتَرَكَهُمْ ف۪ي ظُلُمَاتٍ لَا يُبْصِرُونَ" âyet-i kerîmesinde buna işâret vardır. Bu teşbîhde iki cihet vardır :

Cenâb-ı Hakk tevhîdi, nûra da teşbîh etmişdir. Sûre-i Nûr'daki, "اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ مَثَلُ نُورِه۪ كَمِشْكٰوةٍ ف۪يهَا مِصْبَاحٌۜ اَلْمِصْبَاحُ ف۪ي زُجَاجَةٍۜ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍۙ يَكَادُ زَيْتُهَا يُض۪ٓيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌۜ نُورٌ عَلٰى نُورٍۜ يَهْدِي اللّٰهُ لِنُورِه۪ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَيَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَ لِلنَّاسِۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌۙ" âyet-i celîlesinde zikredilen nûr, îmân nûrudur, marifetullah nûrudur. Burada da bir kaç vecih vardır :

Cenâb-ı Hakk tevhîdi, suya da teşbîh etmişdir. Sûre-i Ra'd'daki, "اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَسَالَتْ اَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا فَاحْتَمَلَ السَّيْلُ زَبَدًا رَابِيًاۜ وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَٓاءَ حِلْيَةٍ اَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَۜ فَاَمَّا الزَّبَدُ فَيَذْهَبُ جُفَٓاءًۚ وَاَمَّا مَا يَنْفَعُ النَّاسَ فَيَمْكُثُ فِي الْاَرْضِۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَۜ" âyet-i celîlesinde buna işâret vardır. Burada da yine bazı hikmetler vardır :
  • Su temizleyicidir, tevhîd de öyledir. Manevî pisliklerin en büyüğü şirkdir, küfürdür,. Tevhîd en başda bunları temizler. Kötülükler, günahlar, isyânlar, gafletler de manevi pisliklerdir. Bunları da yıkayıp yuyan yine tevhîd suyudur.
  • Su, rahmetdir, hiç şübhe yok ki tevhîd de öyledir. Tevhîd eden hem dünyâda hem âhiretde rahmete nâil olur, cennete kavuşur, rızâya, rıdvâna, cemâle erer.
  • Su hayâtdır, şübhesiz tevhîd de öyledir. Tevhîd nûruyla diri olan bir kalb için ölüm yokdur.
  • Su bereketdir, tevhîd de öyledir. Nasıl ki sulak bir arazi çok ürün veriyor, sâhibinin yüzünü güldürüyorsa, îmân dolu bir kalb de kişinin hayâtını bereketlendirir, hem dünyâda hem ukbâda.
Tevhîde dâir daha başka teşbîhler de vardır, biz şimdilik bunlarla iktifâ edelim.

Tevhîd eden nûr olur
Ma'siyyetden dûr olur
Günâhlardan kurtulur
Tevhîde gel tevhîde
Listeye geri dön