Kur`ân-ı Kerîm'i mutlakâ güzel sesle okumak lâzımdır. Zîrâ Cenâb-ı Hakk'ın kelâmını bed bir sesle ya da nâhoş bir savtla okumak hem kelâmullaha hürmetsizlik olur hem de dinleyenleri Kur`ân'dan soğutur. Kur`ân-ı Kerîm'in hep güzel sesle okunmasını emreden Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Kur`ân'ı seslerinizle süsleyiniz" buyurmuşlardır. Efendimiz diğer bir hadîs-i şerîflerinde, "Allah, hiç bir şeyi güzel sesle okunan Kur`ân gibi dinlemez" buyurmuşlardır. Resûl-i Ekrem Efendimiz Kur`ân'ın güzel sesle okunmasını tavsiye ettiği gibi, güzel sesle Kur`ân okuyanları dinlemeyi de pek severmiş. Bunlardan biri İbn Mes'ûd radıyallahu anh imiş. Resûl-i Ekrem Efendimiz, İbn Mes'ûd'un Kur`ân okuyuşunu dinlemeyi pek sever ve dinlerken de ağlarmış. Efendimizin kıraatini beğendiği diğer bir sahabî de Ebû Musa'l-Eşârî radıyallahu anh imiş. Resûl-i Ekrem Efendimiz, onun güzel sesini ve okuyuşunu medhederek "Ona Dâvûd'un mizmârlarından verilmişdir" buyurmuşlar.
İşte bu hikmete binâen, müslümânlar bin dört yüz senedir, sesi güzel olan çocukları seçerek onlara Kur`ân'ı ve kıraat ilmini ta'lîm etmişler ve sayısız hâfızlar ve kurrâlar yetiştirmişler ve böylece her tarafda Kur`ân'ın en parlak seslerle okunmasını te'mîne çalışmışlardır. Güzel bir sesle ve düzgün bir tavırla okunan Kur`ân-ı Kerîm, muhakkak ki bütün vaazlardan daha tesirlidir. Bu yüzden müslümanlar Kur`ân-ı Kerîm'i sâdece okumakla yetinmemeli ve güzel sesli kurrâlardan ve hâfızlardan dinlemeyi de hiç ihmâl etmemelidir. Ramazân-ı Şerîfde çokca okunan mukâbelelerin bir hikmeti de budur. Bugün artık câmilerimizde eskisi kadar mukâbele okunmuyor, okunan mukâbeleleri dinlemeye gidenlerin sayısı da çok azaldı çünkü herkes çok meşgûl ama Cenâb-ı Hakk öyle bir imkân lutfetti ki artık dileyen herkes, dilediği vakit üstelik dilediği hâfız efendiden Kur`ân dinleyebiliyor. Bu, Cenâb-ı Hakk'ın bizlere çok büyük bir lutfudur. Bu nimetin kıymetini bilelim.