6 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyesinde, namaz kılarken Sûre-i Fâtiha'nın nasıl okunması gerekdiğini anlatırlarken, "iyyâke na'büdü" âyetine sıra gelince, şu ibretli hikâyeyi anlatıyorlar :
Şeyhimiz el-Mukri Ebû Bekir Muhammed b. Half b. Saf el-Lahmî, sâlih üstâdlarından birinin şöyle söylediğini bize rivâyet etdi. Kendisine Kur`ân okuyan küçük bir çocuk varmış. Bir gün çocuğun yüzünün sarardığını görmüş. Sebebini sorduğunda, kendisine çocuğun bütün geceyi Kur`ân okuyarak geçirdiğini söylemişler. Çocuğa, "Evlâdım, bütün geceyi Kur`ân okuyarak geçirdiğini söylediler, doğru mu?" demiş. Çocuk "Doğru söylemişler" deyince, "Evlâdım, bu gece Kur`ân okurken, karşında ben olduğumu düşün. Namaz kılarken de Kur`ân'ı bana okuduğunu düşün, beni unutma" demiş. Çocuk "Peki" demiş.
Sabah olduğunda, Şeyh çocuğa, "Dediğimi yapdın mı?" diye sormuş. Çocuk, "Evet üstâdım" demiş. Şeyh, "Peki Kur`ân'ı bitirebildin mi?" demiş. Çocuk, "Yarısından fazla okuyamadım" diye cevap vermiş. Şeyh şöyle demiş, "Peki öyleyse, bu gece de, Kur`ân'ı Peygamber'den dinlemiş olan sahabeden birisine karşı okuduğunu farz et, Kur`ân'ı öyle oku. Ama çok dikkatli olmalısın çünkü onlar, Kur`ân'ı bizzât Peygamber'den dinlemişlerdir. Okurken bir hatâ yapma sakın. Çocuk, "İnşâallah dediğiniz gibi yapacağım" demiş.
Ertesi sabah, Şeyh çocuğa geceyi nasıl geçirdiğini sorunca, çocuk, "Üstâdım, dün gece Kur`ân'ın ancak çeyreğini okuyabildim" demiş. Şeyh bunun üzerine, "Peki evlâdım, bu gece de Kur`ân'ı okurken, Kur`ân'ın kendisine nâzil olduğu zâtı yani Peygamber'i karşında farz et, öyle oku Kur`ân'ı". Çocuk yine "Peki" demiş. Sabah olduğunda, "Üstâdım, bütün gece boyunca bir cüzden fazla okuyamadım" demiş. Şeyh, "Evlâdım, bu gece de, Kur`ân'ı Peygamber'e getiren Cebrâil'in önünde okuduğunu düşün" demiş. Ertesi sabah çocuk yine gelmiş, "Üstâdım, bir kaç âyetden fazla okuyamadım demiş".
Bunun üzerine Şeyh demiş ki, "Evlâdım, bu gece Allah'a tövbe et, O'nu tesbîh et ve namaz kılan kişinin Rabbiyle konuşduğunu bilerek namazını kıl. Kur`ân okurken de Rabbinin önünde durduğunu düşün. Bak bakalım Kur`ân'dan senin payına düşen nedir?" demiş ve şu tenbîhâtı eklemiş, "Okuduğunun ma'nâsını iyi düşün. Kur`ân okumakdan maksad, harfleri bir araya getirmek ya da kelâmı aktarmak değildir. Maksad, okuduğunun ma'nâsını tefekkür etmekdir" demiş.
Ertesi sabah, Şeyh çocuğu beklemiş ama çocuk gelmemiş. Onun durumunu soruşturmak üzere birisi gitmiş ve çocuğun hasta olduğu haberini getirmiş. Şeyh kalkmış çocuğu ziyârete gitmiş. Çocuk Şeyh'i görünce ağlamaya başlamış, "Üstâdım, Allah sizden râzı olsun, dün geceye kadar yalancı olduğumu bilmiyordum. Namaza kalkıp da Cenâb-ı Hakk'ı kıblemde düşünüp O'nun önünde O'nun kitâbını okurken yalancı olduğumu anladım. Fâtiha'ya başlayıp, "iyyâke na'büdü" âyetine geldiğimde, kendime bakdım, gördüm ki nefsim beni doğrulamıyor. Bunun üzerine benim yalancı olduğumu en iyi bilen Allah'ın huzûrunda "Ancak sana ibâdet ederiz" âyetini okumakdan utandım. Çünkü kendimi Allah'a ibâdetden habersiz kandi düşüncelerimle oyalanır buldum. Fâtiha Sûresine yeniden başladım ama yine aynı âyete gelince durdum, devâm edemedim. Allah'ın huzûrunda yalan söyleyip de bu sebebden beni cezâlandırmasından korkarak öylece kalakaldım. Şafak sökene kadar rükûya gidemedim. Perîşân oldum. Şimdi de kendimden hiç hoşnûd olmadığım bir hâlde Allah'a gitmekdeyim" demiş.
Üçüncü gün geçmeden çocuk vefât etmiş. Çocuk defnedilirken, Şeyh kabrine gelmiş ve ona hâlini sormuş. Kabirden şu nidâ gelmiş :
Bu hâdiseyi rivâyet eden zât, şunu da ilâve etmiş. Şeyh cenâzeden sonra evine dönmüş ve yatağına girmiş. Çocuğun hâlinden müteessir olarak hastalanmış ve çok geçmeden vefât etmiş.