26 Kasım 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Hadîsde gelir ki, "Kur`ân'ın zahrı ve batnı ve haddi ve muttala'ı vardır". Zahrı, nazmından zihne sebk eden me'ânîdir. Ve batnı mefhûm-i evvele lâzım olan letâifdir. Ve haddi, 'ukûl ve fuhûmun gâyet-i idrâkidir. Ve muttala'ı, bunların mâverâsında 'alâ sebîli'l-keşf hâsıl olan esrâr-ı ilâhiyye ve işârât-ı rabbâniyyedir ki ekâbir-i evliyâya mahsûsdur, ona gâyet yokdur.
Bu lisâna âşinâ olmayanlar için Hazret'in sözlerini şöyle îzâh edelim :
Hadîs-i Şerîf ile beyân olunduğu üzere Kur'ân'daki âyetlerin dört boyutu vardır. Yani her âyete dört türlü ma'nâ vermek mümkündür. Bunlardan birincisi, lafızdan elde edilen zâhirî ma'nâdır. İkincisi lafzın içinde gizli olan ince ma'nâlar, nükteler ve mecazlardır yani bâtındaki ma'nâdır. Üçüncüsü, aklın ve idrâkin ulaşabileceği en ileri seviyedeki ma'nâdır. Dördüncüsü ise, bütün bunların hepsinin ötesinde, ancak keşif yoluyla elde edilebilen ilâhî sırlar ve rabbânî işâretlerdir ki bunlar ancak büyük velîlere mahsûsdur ve bu ma'nâların nihâyeti yokdur.
Kur`ân'ın zâhirî ma'nâsını anlamak için müfessir olmak şart değildir, Arapçayı iyi bilmek ya da iyi bilen birisinden sormak kâfîdir. Kur`ân'ın batnını anlamak için ise, Arapça bilmek kâfî gelmez, tefsîr, hadîs, siyer, bedî, beyân, meânî gibi ilimlere de vâkıf olmak gerekir. Kur`ân'ın haddi için bunlar da kâfî gelmez, fizik, kimyâ, astronomi, jeoloji, tıp, biyoloji, tarih, coğrafya gibi pek çok ilme vâkıf olmak gerekir. Tek bir kişinin, bu ilimlerin hepsini birden öğrenmesi mümkün olamayacağı için Kur`ân-ı Kerîm'in doyurucu bir tefsîrini yapmak büyük bir ilmî heyetin işbirliği yaparak yıllarca çalışmasıyla mümkün olabilir. Kur'ân'ın muttala'ı ise çalışarak öğrenilemez zîrâ vehbîdir. Allah, bunu seçilmiş kullarına ihsân eder. Müfessirlerin eserlerinde hiç görmediğimiz bir takım ma'nâları ve îzâhları evliyâullahın eserlerinde görmemizin sebeb-i hikmeti budur.