12 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Allah bir kula murâd etmeyince, Kur`ân'dan zevk vermez, duyurmaz, anlatmaz. Yüz kamyon kitâb okusun, anlayamaz bir şey Kur`ân'dan. İllâ müttakî kalb, yaşlı göz, aşk ile çarpan bir kalbe mâlik olmak ve ittikâ sâhibi olmak. Bu müttakînin de ma'nâsı, bir iş yapacağı vakit, "bu iş Allah tarafından makbûl müdür, Allah beni bundan cezâlandırır mı, mükâfâtlandırır mı, Allah'ın rızâsı var mıdır, yok mudur?" diye düşünerek, eğer Allah'ın rızâsı varsa, o işi icrâ etmek, Allah'ın rızâsı yoksa, Peygamber'in rızâsı yoksa, o işi terk etmek. Müttakîlerin de alâmeti budur. Bir daha söylüyorum. Müttakî demek, Allahdan korkan demekdir. Alâmeti bu. Bir iş yapacağı vakit, üzerinde âmiri-memûru olsun olmasın, onu gören Allah olduğunu bilmesi. Nerde olursa olsun. "Yapacağım işde Hakk'ın rızâsı var mıdır yok mudur?". Rızâsı varsa icrâ etmesi, seve seve. Rızâsı yoksa, O'ndan korkarak onu terk etmesi. Bu müttakîlerin alâmetlerindendir.
Asıl ittikâ, "Rabbim bana kulum demezse, Allah bana kulum demezse". İnsan bundan korkmalı, bundan çekinmeli. Ne cennet, ne cehennem, ne azâb, ne mükâfât, asıl davâ bu. "Rabbim bana kulum demezse, beni cennetine de koysa, benim için orası dar gelecek, cennet geniş olmasın rağmen". İlle Allahu Sübhânehû ve Teâlâ "kulum" demelidir. Resûl-i Ekrem, "ümmetim" demelidir. Bundan daha büyük bir mükâfât tasavvur edilemez, âşıklar için, mü'minler için.
www.muzafferozak.com