25 Eylül 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Kur`ân-ı Kerîm okunurken konuşulmaz!...İnsanın çok mühim bir işi olup da mutlakâ konuşması lâzım gelirse, söyleyeceğini arkadaşının kulağına fısıldayarak bir-iki kelime ile söylemeli, har-har-har, dır-dır-dır konuşmamalı!...Efendi Hazretleri Kur`ân'ı dinlemek husûsundaki edebi şöyle bir teşbîh ile beyân ederlerdi :
Düşün ki, devletin reisi gelmiş, konuşma yapıyor, sen de oradasın ve mühim de bir işin var...O konuşurken sen konuşabilir misin?...Konuşamazsın değil mi?...O konuşurken susup dinlemen edeb iktizâsızdır...Halbuki devlet reisi de olsa o da nihâyet bir insandır, bizim cinsimizdendir...Böyle olduğu halde onun huzurunda konuşmak edebsizlik ve hürmetsizlik olunca, Allah'ın kelâmı okunurken konuşulur mu hiç?!...Sûre-i A'râf'daki "Kur'ân okunduğu zaman, hemen susup onu dinleyin, umulur ki, rahmete nâil olursunuz" âyetinin tefsîri hakkında yazdığımız yazıya aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz...
Allah'ın kelâmına ne kadar hürmet edersen o kadar yücelir ve yükselirsin!...
Kur'an-ı Kerîm'e tutunduğumuz zamanlarda, bütün dünyâ bizim olup, azîz olan kitâbullah bizleri de azîz etmişdi. Kitâbullahı terk edince, girdâb-ı belâya düşüp, helâk ve zelîl olduk. "Efendim, hürmet ediyoruz ya hemen her evde bir Kur'ân var, duvarda asılı duruyor, öpüp başımıza koyuyoruz" dersen, senin hürmet ettiğin Kur'ân değil, Kur'ân-ı Kerîm'in kalıbıdır. Yani kağıdı, mürekkebi ve ma'nâsının kalıbı olan harfleridir. Hürmet edenimiz, Kur'ân'ın kalıbına hürmet edip, rûh-i Kur'ân olan ahkâm-ı ilâhiyyeyi ayak altı ediyor. Meselâ, yalancı olan birisi, zâhirde Kur'ân'ın kalıbına hürmet etse bile, hakîkatte Kur'ân'ı ayakları altında çiğnemektedir!...Çünkü Allah doğruluğu emretmiş, yalanı men' etmişdir...Diğer fiiller de buna kıyâs oluna...