Kur`ân'ı Anlamak İçin Tercümesine Bakmak Göğe Bakıp Güneşi Baklava Tepsisi Kadar Görmek Gibidir

22 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Muzaffer Efendi Hazretleri, bazen tek bir âyeti bile haftalarca îzâh ederlerdi. Yine bir cuma hutbesinde bir kaç haftadır şerh ve îzâh ettikleri bir âyet-i kerîmeden bahsedecekleri zaman buyurdular ki :
Kıyâmet gününe kadar konuşulsa bile, bir âyetin dahî ma'nâsı bitmez. Allah öyle söylüyor. Yedi denizin suları mürekkeb, ağaçlar kalem, semâvât ve ard defter olsa, rûh sâhibi olan melekler ve insanlar ve cinniler de oturup Allah'ın kelimâtını yazsalar, mürekkebler tükenir, kalemler kırılır, yazanlar yorulur fakat kelimetullaha nihâyet yokdur. Onun için Kur`ân'ın tercümesini okursun ama, senin tercümede gördüğün, buradan bakıp güneşi gökyüzünde baklava tepsisi kadar görmene benzer. Güneş dünyâdan kaç milyon kat büyük? Ama sen bu kadar görüyorsun. İşte Kur`ân'ın tercümesi de bunun gibidir.
Bu nasîbe bağlı bir mes'eledir. Kur`ân-ı Kerîm'in bir zâhir ma'nâsı var, yedi bâtın ma'nâsı var. Bu insanlar için, insanların ekmeli olan velîler için ise yetmiş ma'nâsı, yedi yüz ma'nâsı, yedi bin ma'nâsı, yedi milyon ma'nâsı vardır. Bunu kafaya böyle koy. "Okuduk, bitti, tamam" filan değil. Ama her müfessir, yani Kur`ân'ı tefsîr eden, Allah ona ne nasîb verdiyse, o nasîb kadar öğrenmiş ve halka onu sunmuşdur. Herkes de nasîbi kadar almışdır. Meselâ ne gibi? Su içiyoruz, pınarda su bitmiyor ama bizim karnımız doyuyor. Yani nasîbimiz kadar içiyoruz, işte bunun gibi.
Âb-ı sâfî ol seni bâlâ eder ebr-i füyûz
Nehr-i cârî ol yem-i yektâ eder bahr-i füyûz
Mâye-i pâk-i musaffâ ol cilâ-yı 'aşk ile
Nûr-i feyyâz-i ezelden feyz ola sadr-ı füyûz

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön