25 Ocak 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Kur`ân'ı okumak bir zikirdir. Halbuki tezkire olması lâzım. Yani Kur`ân'ı okumakla kalmayıp, ondan ders almak lâzımdır. Meselâ geçen kavimlerin başına gelen felâketlerden ibret almak lâzımdır. Kur`ân'ı yalnız okumakla kalmayıp, Allah'ın emirlerini tutar, nehiylerinden kaçarsak, Kur`ân'dan istifâde ederiz. Onun için mücerred Kur`ân okuyup da emrine ve nehyine riâyet etmeyenler hakkında, "rubbe tâlin yel'anuhü'l-kur`ân" tehdîdi vardır. "Kur`ân, kıyâmet gününde bir çok adama lanet eder" diyor Peygamber. Neden? Çünkü Kur`ân'ı okudu, zikir yapdı ama fayda temin etmedi.
Kur`ân'ın ma'nâsına nihâyet yokdur. Nitekim vaktiyle Kurtuba'da beş yüz cildlik, bin cildlik Kur`ân tefsîrleri yapılmışdı. Onunla da bitmiş değil ya, 'alâ kaderi'l-imkân, o kadar yapmışlar. Sonra İspanya hıristiyanların eline geçince yüz binlerce kitabın arasında onları da yakdılar.
Eğer müslümanlar Kur`ân'ı anlamış olsalardı, elektriği de keşfederlerdi, göğe de çıkarlardı. Bak hâlâ müslümanlar arasında bazı ahmak adamlar var, "Efendim, göğe çıkılmaz, çıkılan bilmem neresidir" diyorlar. Halbuki Kur`ân'da var. "Kudret-i ilmiyye ile çıkabilirsiniz" diyor Allah ama "Her şey benim iznim iledir" diyor, o ayrı. Ahmak adam anlamıyor, hâlâ inad ediyor. Düşünemiyor ki, semâvât ve ard, görünen ve görünmeyen âlemler, dünyâ ve âhiret, ne varsa hepsi insan için halk olunmuşdur, Allah için değil. Allah'ın onların hiçbirine ihtiyâcı yokdur. Yani her şey insan için yapılmışdır.
Kur`ân, şikâyet de eder, lanet de eder, şefâat de eder. Bir kimse Kur`ân'ı okumadıysa, okuyup da emrine hakkıyla riâyet etmediyse Kur`ân ondan şikâyet eder. Okuduğu halde emrini tutmayıp aksini yapdıysa, Kur`ân ona lanet eder. Okudu, emrini tutmadı ama tutamadığına da üzülüp pişmân olduysa, Kur`ân ona şefâat eder. Çünkü bu nefs-i levvâme mertebesidir.
Bazı ahmaklar da, bizim geri kalışımızı Kur`ân'a bağlıyorlar. Geçenlerde bir Alman porfesör geldi, "Biz İncil sâyesinde ilerledik, siz Kur`ân yüzünden geri kaldınız" dedi. "Biz Kur`ân yüzünden geri kalmadık, siz de İncil sâyesinde ilerlemediniz. Tam aksine, biz Kur`ân'ı geri atdığımız için geri kaldık, siz İncil'i geri atdığınıziçin ileri gitdiniz" dedim, ağzı açık kaldı, cevâb veremedi. Bizim geri kalmamızın sebebi, Kur`ân'ı geri atmamızdandır. "وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا ve men a'rada an zikrî fe inne lehû maişeten danka", bitdi o kadar. İğrâz-ı Kur`ân edenin maîşeti dar olur. Maîşeti dar olur demek, yemeğe ekmek bulamaz, aç kalır demek değildir. Görmüyor musun öküz de yiyecek bir şeyler buluyor. Kur`ân'dan iğrâz edenin maîşeti dar olur demek, câhil kalır demekdir. Ne sadrı açılır, ne kalbi, ne ilimden nasîbi olur, ne irfandan, hayvan gibi gelir, hayvan gibi yaşar, hayvan gibi gider.