18 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük velîlerden Aynülkudât Hemedânî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Ey Azîz! Kur`ân'ın cemâlini ancak âdetperestlikden kurtulup ehl-i Kur`ân olursan görebilirsin. Zîrâ ehl-i Kur`ân, Allah ehlidir ve Allah'ın has kullarıdır. Kelâmullahın hakîkatine erişmiş olanlar bunlardır. "اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ efelâ yetedebberûne'l-kur`ân" bunlardan hâsıl olur çünkü Kur`ân onları ehil kabûl etmişdir. "وَكَانُٓوا اَحَقَّ بِهَا وَاَهْلَهَاۜ ve kânû ehakka bihâ ve ehlehâ" bu ma'nâya gelir. Kur`ân'ın nâmahremleri kabûl etmeyeceğinden hiç şübhen olmasın. Zîrâ Kur`ân cemâlini ancak kendisine ehil olan kimsenin kalbine aksettirir. "اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ inne fî zâlike le zikrâ li men kâne lehû kalbün ev elka's-sem'a ve hüve şehîd" âyeti buna şâhidlik eder.
Kur`ân'a âgâh olmanın en düşük makâmı âhirete ulaşmakladır. Zîrâ âhirete erişmeyen kimse Kur`ân'ı anlayamaz. "Kim ölmüşse onun kıyâmeti kopmuş demekdir" sırrıyla kişinin kendi kıyâmeti kopar. Ey Azîz! Kur`ân'ın bunlara hidâyet etmesi, hurûf-i mukatta'anın kendileriyle konuşması, cemâlini onlara göstermesidir. Halbuki daha önce bunların Kur`ân'dan anladığı şey, muttasıl harflerden ibâret idi.