Kurban Âdâbı

16 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Hayvanını aldığı vakitde şerîatın tayîn etdiği hayvanı almalıdır. Meselâ bir sığır hayvanı yedi müslüman iştirâk eder, bir sığır hayvanını kesebilir. Yedi müslüman biraraya gelir. Bir müslüman bir sığır hayvanını kesebilir. Dün akşam sordular, gene onu da söyleyeceğim. Üç müslüman bir sığır hayvanını kesebilir. Sekiz müslüman bir sığır hayvanını kesemez. Yediye kadar müsaadesi var. İster bir kişi, ister üç kişi keser, ister iki kişi keser, ister yedi kişi keser ama sekiz kişi kesemez.

Kurban neden olur? Kebiş yani koyun hayvanından, koç, koyun yani dişisi erkeği. Boynuzu kırık olmayacak, gözü kör olmayacak, sakat olmayacak yani hayvan. Bir takım şartları var. Sonra efendim keçiden olur. Tekesi ve dişisi. Koyunun erkeği ve dişisi, koçu ve koyunu, ondan olur. Deveden, sığırdan olur. Balıkdan olmaz. Koca bir hamsi tutmuş Karadenizli, olmaz, kurban edilmez. Hamsiden kurban olmaz. Yâhud bir tâne torik yakalamış, "Efendi bir tânesi iki bin lira, üç bin lira, on bin lira yapıyor" diyor, olmaz. Torikden olmaz. Hindi, olmaz. Tavuk, olmaz. E peki kesiyorlar, tavuk adıyorlar. O nezirdir, hindi kesmek, tavuk kesmek. "Şu işim olursa Cenâb-ı Hakk'a bir tavuk keseceğim, fukarâya vereceğim". Filancaya vereceğim diye değil, Allah'a tavuğu keseceksin. Kurbanını Allah'a keseceksin, sevâbını ona bağışlayacaksın. "Yâ Rabbi, şu işim olursa, bir tavuk keserim". O nezirdir o. Beş kuruş, yirmi kuruş verir gibi yani. On lira sadaka verir gibi. Kurban olmaz. Acaba anlatabildik mi? Yahudilerde kurban olur tavukdan. Ama bizde olmaz. Müslümanlarda öyle şey yok. Ama tavuk, hindi, kaz, ördek gibi bunlar, nezir olur. Kesilir, fukarâya verilir, yesin diye. Sadakadır. Acaba anlatabildim mi?

İkincisi. Kurban etinden herkese verilebilir. Komşun dinsizmiş. Verirsin. Sen bakma verilmez dediklerine. Sadakadır çünkü. "Aman sakın hâ, kedilere köpeklere yedirmeyin parçasını". Hayır! Yedireceksin. Kedi de yiyecek, ciğerinden, barsağından, köpek de yiyecek kemiğinden. Hani bazı ahmaklar var böyle, hayvanları kovuyorlar, toprağa gömüp çürütüyor, vermiyor kimseye. 

Kurban üç parçaya taksîm edilir. Keserken "Bismillah" demesi şartdır. "Bismillahi Allahuekber". Keserken, "Bismillahi Allahuekber" demesi şartdır. Kesdikden sonra üçe taksîm edilir. Artık senin mürüvvetine kalmış, servetine göre, iki kesersin, üç kesersin, birden aşağı olmaz. "İki kişi bir olalım, bir kurban keselim". Olmaz. Bir kimse, bir kurban keser. Sığır, deve müstesnâ. Onlar yedi kişi. Ondan gayrisi olmaz. "İkimiz bir araya gelelim, bir koç alalım, kurban keselim". Olmaz. Bir kişiye bir kurban olur.

Hayvanı aç bırakmamalı. Bıçağı göstermemeli. Eziyet cefâ etmemeli, kör bıçakla kesmemeli. Gözü bir şeyle bağlanır hayvanın, iltifâten getirirsin yatırırsın kıbleye karşı, "Bismillahi Allahuekber" diyerek kesersin. Keskin bıçak olacak. Ve kesmesini bilmeyen mundar eder hayvanı. "Bismillahi Allahuekber". Sonra soydukdan sonra üçe ayırırsın. Kemikleriyle derisini fukarâya, et kısmını kendin alır, kavurur koyarsın küpe! 

Cenâb-ı Hakk demiş ki Hazret-i Mûsâ'ya, "Yâ Mûsâ, sana hazîne-i ilâhiyyemi göstereyim mi?" demiş. "Göster Yâ Rabbi" demiş. Bir de hazîne-i ilâhî açılmış ki ne görsün! İçerisinde kıçı delik bir pantolon, altı patlak bir kundura, kuru bir ekmek, ekşimiş bir yoğurt, kokmuş bir et. "Yâ Rabbi, bu ne bu?". "Kullarıma ben tâzesini iyisini veririm, onlar bana bunu verirler" demiş. Çünkü fukarâya verilen sadaka, Allah'ın eline veriliyor demekdir. Acaba anlatabildim mi? En iyisini vereceksin. Seve seve vereceksin, sevdiğini vereceksin. Seve seve. "Ben bunu yiyemiyorum, fukarâya vereyim". Olmaz öyle şey! Yani böyle canının çekdiği şeyi fukarâya vereceksin. "لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn". Sevdiğini vermedikçe sevdiğine nâil olamazsın. 

Üçe bölünecek kurban. Bir kısmını çoluğuna çocuğuna. Bir kısmını konu komşuna. Bir kısmını fukarâya. Üçe ayrılacak, üç parçaya. Her parçası yedi parça olmalıdır. Üçe ayrılıp, yedi parça edilir. Verdiğin bir şeye yarasın yani. Verdiğin şey doyursun. Vurdu mu öldürmeli adam. Verdi mi doyurmalı. 

Ben küçük mollaydım. Bir hocaefendi hazretleri çağırdı beni kurban kesmeye, "Gel et vereyim sana molla" dedi. Gitdim. Bekledik böyle kedi bekler gibi etin karşısında. Hocaefendi kurban kesildikden sonra bize şöyle şu kadar bir et verdi. (Efendi Hazretleri mübârek eliyle etin ne kadar küçük olduğunu göstermişlerdi). "فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۜ fe men ya'mel miskâle zerretin hayran yerah" ama nasıl doyar insan onunla. Şu kadar bir şey verdi bana. Neyse, bir şey demedik. Allah indinde makbûl olsun inşâallah. Allah ona daha çoğunu versin âhiret âleminde. Yani insan verdiği vakitde, doyurmalı. 
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön