9 Aralık 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Herkesin ma'lûmudur ki kurtuluşun şartı, Allah'a îmândır. Îmândan daha büyük bir ni'met olamaz. Ancak her ni'met ve her kıymetli şey gibi ona sâhib olmakla iş bitmez, mühim olan onu muhâfaza edebilmekdir. Peki îmânın muhâfazası nasıl mümkün olur? Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin bu hususda pek güzel bir teşbîhi vardır. Şöyle ki :
Îmânı yanmakda olan bir mum gibi düşünelim. Eğer mumun etrafını kapatacak bir fener veya benzeri bir şey kullanmazsak, ne olur? Açıkda yanan mum, etrafdan gelen esintilerle her an sönebilir. Tıpkı fenerin camlarının yanan mumun ışığını muhâfaza etmesi gibi, îmânın nûrunu da muhâfaza etmek için, ibâdet gerekir. Namaz, oruç gibi Allah'ın farz kıldığı ibâdetlerin bir hikmeti de budur.
Heleke'l âlimûn ille'l âmilûn.
Bilenler helâk oldu ancak amel edenler kurtuldu
Efendi Hazretleri, îmânın muhâfazası için ibâdetlerin şart olduğunu beyân ettikden sonra ibâdetler için de bir şart koşar, buyurur ki :
İbâdetler sâyesinde îmânın nûrunu muhâfaza edebiliriz ancak ibâdetlerin de makbûl olması şartdır. Bu da ancak ihlâs ile mümkündür. Yani ibâdetleri sadece ve sadece Allah rızâsı için işlemek, en küçük bir gösterişden bile kaçınmak, ibâdetlerin karşılığında hiçbir şey beklememek, ibâdetleri cennet arzusu veya cehennem korkusu ile işlememek gerekir.
Heleke'l âmilûn ille'l-muhlisûn...
Âmiller helâk oldu ancak muhlisler kurtuldu...
Efendi Hazretleri, her işde ihlâslı olmak ve her zaman ihlâs üzere olmak için de bir şart koşar ki bu da îmânın en üst mertebesi olan ihsândır. Yani kişinin, her an Allah'ın huzûrunda olduğunu idrâk etmesi ve Cenâb-ı Hakk'ın onun bütün işlerini görüyor ve biliyor olduğunu hissetmesidir. Bu sağlanmadığı takdirde, kişi bazı işlerinde ihlâslı olsa da bazılarında olamaz, bugün olur yarın olamaz. Kısacası kişinin ihlâsı, ihsânı kadar olur.
İhsân, îmânın en üst mertebesidir amma bu hâlin de muhâfazası gerekir. Efendi Hazretleri bunun için de ahlâkı şart koşar. Burada kasdedilen ahlâk, Allah ahlâkı ve ahlâk-ı Resûlullah'dır. Yani demek olur ki, kişi Allah'ın ve Resûlullah'ın ahlâkıyla ahlâklanmadıkça kâmil bir îmâna sâhib olamaz. Kâmil bir îmâna sâhib olmayan kişi ise, her zaman tehlike altındadır.
Efendi Hazretleri bu beş şartı şu şekilde hulâsa buyururlardı :
İnsânın necâtı için, Allah'a îmân gerekir
Îmânın muhâfazası için, ibâdet gerekir
İbâdetin makbûl olması için, ihlâs gerekir
İhlâsın muhâfazası için, ihsân gerekir
İhsânın muhâfazası için, ahlâk gerekir