11 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Siz bakmayın adının risâle olduğunda, koca bir kitâbdır bu. Yazarı 11. asır ricâlinden Abdülkerîm bin Hevâzin el-Kuşeyrî'dir. Bu zât zü'l-cenâheyn tabir edilen zevâtdandır yani hem zâhir ilimleri hem bâtın ilimleri bilenlerdendir. Nişâburludur. Silsilesi, mürşidi Ebû Ali Dekkâk vâsıtasıyla Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerine ulaşır.
Bu eser, tasavvuf vâdîsinde yazılan ilk kitâblardandır. Malum ya, tasavvuf bir hâl ilmi olduğundan ilk devirlerde tasavvuf hakkında eser yazılmamışdır. Sonra hâl ehli olanlar gittikçe azalıp da, adını sôfîye çıkaran bir takım sahtekârlar ortaya çıkınca, bu gibi eserler yazılmaya başlanmış ve gerçek sôfîlerin ahvâli ortaya konulmuşdur ki tasavvufu bilmeyenler, sahtekârlara kanıp da yanlış yollara gitmesinler. Nitekim müellif de kitâbının giriş bölümünde eserini bu maksadla yazdığını ifâde etmişdir. Yani bu eserin yazılış maksadı, tasavvufun gerçekde ne olduğunu ortaya koymak ve gerçek sôfîlerin ne gibi sıfatlara mâlik olduğunu açıklamakdır.
Eser pek çok âlime ve sôfîye ilhâm kaynağı olmuş, meselâ İmâm-ı Gazâlî gibi bir allâme bile İhyâ'sını yazarken bu eserden yararlanmışdır. Yine meşhûr Keşfü'l-Mahcûb sâhibi Hucvirî de bu eserden çok istifâde etdiğini ifâde etmekdedir.
Gelelim eserin muhtevâsına. Bir kaç bölümden müteşekkil olan bu eserin girişinde eserin yazılış maksadı açıklanmış, hemen akabinde de akâid meseleleri üzerinde durulmuşdur. Zîrâ yukarıda da söylediğimiz gibi müellif bu eseri, ehl-i sünnet çizgisinden çıkmış, bir takım sahte sôfîlere reddiyye olarak kaleme aldığı için gerçek sôfîlerin hangi akâid üzere olduklarını göstermek istemiş ve onların ehl-i sünnete bağlılıklarını vurgulamak istemişdir.
Sonraki bölüm belli başlı sôfîlere ayrılmışdır. Bu bölümde İbrâhim bin Edhem, Zünnûn Mısrî, Fudayl bin Iyaz, Marûf Kerhî gibi ilk sôfilerden başlayarak, kitabın yazıldığı döneme kadar yüze yakın sôfînin hayâtı ve menâkıbı anlatılmış, tasavvufa dâir sözleri nakledilmişdir. Malum ya, tasavvufu öğrenmenin yolu sôfîleri tanımakdan geçer. Onun için bu bölüme geniş yer verilmişdir. Sonraki iki bölüm, tasavvufî ıstılâhlara ayrılmışdır. Kabz-Bast, Heybet-Üns, Cem'-Fark, Fenâ-Bekâ, Temkîn-Telvîn, Nefs, Rûh, Sırr gibi temel tasavvufî tabirlerin îzâh edildiği bir bölümden sonra, Mücâhede, Halvet, Zühd, Samt, Havf, Tevekkül, Kanâat, Yakîn, Murâkebe, Ubûdiyyet gibi hâllere dâir ıstılahlara yer verilmişdir. Eserin en geniş kısmı da budur. Son bölüm sâliklerin âdâbına dâirdir. Bu bölümde tasavvuf yoluna girenlere tavsiyeler verilmişdir.
Tasavvufu öğrenmek, gerçek sôfîleri tanımak ve tasavvufî metinleri anlamak için bilinmesi gereken ıstılâhlara vâkıf olmak isteyenlere bu eseri harâretle tavsiye ederim.