Kûs‐i Rıhlet Çaldı Mevt Ammâ Henüz Cân Bî‐haber

8 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Ruh

NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Kûs‐i rıhlet çaldı mevt ammâ henüz cân bî‐haber
'Asker‐i a'zâya lerze düşdü sultân bî‐haber

Mâdem ki her doğan ölür, öyleyse insan dünyâya geldiğinde ölüm fermânı da okunmuşdur ama çoğu insan bunun farkında olmaz ve hayâtını gafletle geçirir. Zaman geçtikçe insanın vücûdu zayıflar, a'zâları birer birer zayıflar fakat  bir çok insan bunların ölümün habercileri olduğunun farkında bile değildir.

Günde bir taşı binâ‐yı 'ömrümün düşdü yere
Cân yatar gâfil binâsı oldu virân bî‐haber

Her geçen gün ömrümüzden bir gün eksilir ama kaçımız bunun farkında oluruz?  Çoğumuz günlerimizi gafletle geçiririz, ölümü hiç aklımıza getirmeyiz.

Dil bekâsın dost fenâsın istedi mülk‐i tenin
Bir devâsız derde düşdüm âh ki Lokmân bî‐haber

İnsan ölmek istemez, bâkî kalmak ister fakat Allah'dan başka hiç bir şey bâkî değildir. Ölüme çâre bulabilen var mı? Kimse de bu hakîkati inkâr edemez. Allah'ı inkâr eden çokdur ama ölümü inkâr edebilen yokdur.

Bir ticâret kılmadan ben nakd‐i 'ömr oldu hebâ
Yola geldim lîk göçmüş cümle kârbân bî‐haber

Hakk'a ibâdet etmeden, halka hizmet etmeden, hayırlı işler yapmadan geçirilen bir ömür hebâ olmuş demekdir. Ömrünü gaflet içinde geçirenler ölüm geldiğinde çok pişmân olacaklardır ama bu pişmanlık bir fayda vermeyecekdir.

Çün gel oldu yalnız girdim yola tenhâ garîb
Dîde giryân sîne büryân 'akl hayrân bî‐haber

Ölüm bir bir gelir, ölüm yolculuğuna herkes tek başına çıkar. Bu dünyâ hayâtını kalabalıklar içinde gafletle geçiren kişiler o korkulu yolculuğa tek başlarına çıkınca çok perîşân olacaklardır.

Azığım yok yazığım çok yolda türlü korku var
Yolum alırsa benim ger dîv u şeytân bî‐haber

Dünyâ âhiretin tarlasıdır, bu dünyâ tarlasından hiç bir mahsûl almadan âhirete elleri boş gidenler çok hayıflanacaklardır.

Yol eri yolda gerekdir çâğ u çıplak âç u tok
Mısrıyâ gel dedi sana çünkü cânân bî‐haber

İnsan, yolcudur çünkü Hakk'dan gelmişdir ve yine Hakk'a dönecekdir. Mâdem ki Allah böyle murâd etmişdir yani kullarını dünyâya gönderdikden sonra tekrar kendisine döndürecekdir öyleyse insana düşen bu kısa dünyâ hayâtında Hakk'ın rızâsına uygun işler yapmakdır ki yarın Hakk'ın huzûruna O'nun râzı olduğu bir hâlde çıkabilsin.

Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh

DİKKAT

Niyâzî Mısrî Hazretleri, bu nutk-i şerîfinde sanki kendisini levm ediyor ve kendi kendisine nasîhat ediyormuş  gibi yaparak aslında bizlere tenbîhâtda bulunuyorlar. Bu tarzda nasîhat etmek, büyük mürşidlerin hepsinde gördüğümüz zarîf ve ârifâne bir irşâd usûlüdür. Bu gibi nutukların diğer bir hikmeti de şudur ki, insan ma'nen ne kadar yükselirse, kendisini o kadar aşağıda görür. Bir insanın ilmi ne kadar artarsa kendisini o derece câhil görür. Diğer bir hikmeti de "hasenâtü'l-ebrâr seyyiâtü'l-mukarrabîn" hakîkatinde gizlidir.
Listeye geri dön