Kutub Kime Denir ve Kimlerden Olur?

6 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Tevhid
Türkçemize kutup olarak giren Arapça "قطب kutb" kelimesi sözlükde "değirmen mili", "eksen demiri" ve "eksen" gibi ma'nâlara gelir. Sôfiyye lisânında ise, kâinâtın ma'nevî idârecisi olan velîler için kullanılır. Bu velîler arasında irşâd kutubları olduğu gibi bir de her devirde tek olan kutublar da vardır. İsm-i A'zama mazhar olarak kutbiyyetin en yüksek mertebesine erişen bu kutublara, kutb-i vücûd, medâr-ı âlem, gavs-ı a'zam, kutbü'l-aktâb gibi isimler verilmişdir. Hazret-i Âdem'den kıyâmete kadar her devirde bu rütbeye hâiz olan yalnızca bir kişi olur, iki kişi olmaz. Âlemin rûhu mesâbesinde olan bu velîler öyle bir tecellîyâta mazhar olmuşlardır ki bütün kâinât bunlara istinâd eder, bunlarla devreder, bunlarla kâim olur. Seyyid Abdülkâdir el-Geylânî ve Seyyid Ahmed el-Bedevî gibi zevât böyle kutublardandır.

Kutublar da, diğer bütün velîler gibi, Resûlullah'ın âli arasından çıkar. Resûl-i Ekrem Efendimizin âli üç kısımdır. Birinci kısma âl-i sûrî tabir edilir ki bunlar Hazret-i Peygamber'in nesl-i pâkinden gelen şerîfler ve seyyidlerdir. İkinci kısma âl-i ma'nevî tabir edilir ki bunların seyr-i sülûkleri itibarıyla Resûlullah'a nisbet olunanlardır. Üçüncü kısım ise bu ikisinin bir araya geldiği zevâtdır ki bunlar hem nesl-i pâk-i Resûl-i Kibiryâ'dan gelen hem de seyr-i sülûkleri itibarıyla ona bağlı olanlardır. Kutublar işte bu üçüncü kısımdan zuhûr eder. 

Mihver-i mîm-i Muhammed'le bu imkân devreder
Kün fekâne nokta-i nisbetdir Âl-i Mustafâ
Listeye geri dön