23 Ekim 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Pâdişâh : Dervîş! Söyle bakalım dünyânın tadı nedir?
Lâleli Baba : Yiyip, içip, osurup, sıçmak, uyku ve cimadır pâdişâhım.Pâdişâh bu kaba kelimeleri duyunca fenâ halde hiddetlenmiş ve "Bu ne küstahlık, bu ne terbiyesizlik, utanmıyor musun pâdişâhın huzûrunda böyle konuşmaya" diyerek Lâleli Baba'yı huzûrundan kovmuş. Pâdişâhın adamları onu yaka paça götürürlerken Lâleli Baba, "Pâdişâhım! Ye-iç ama osurup sıçma" demiş. Pâdişâh, o günden itibaren mühürlenmiş. Herşeyi yiyiyor içiyor ama hiç dışarı çıkamıyormuş. Ne yel çıkarabiliyor, ne idrar, ne de büyük abdest yapabiliyormuş. Karnı şiştikçe şişiyormuş. Hekimleri çağırmışlar, ilaçlar tertîb etmişler, ne yaptılarsa nâfile, hiç bir şey kâr etmiyormuş. Pâdişâh hekimlere sinirlenmiş, "Siz ne biçim hekimsiniz, bana bir çâre bulamadınız, bir müshil bile yapmayı beceremediniz" diye çıkışmış. Hekimler, "Yaptığımız ilacı gösterelim" demişler ve müshil olarak pâdişâha verdikleri ilacı mermerin üzerine dökmüşler, mermer erimiş. "Pâdişâhım görüyorsunuz size verdiğimiz ilaç bu kadar kuvvetli olduğu halde sizde bir işe yaramıyor, bizim suçumuz yok" demişler. Pâdişâhın adamları arasında ârif bir zât varmış. "Pâdişâhım bu hekimlerin çâre bulabileceği bir derd değil. Belli ki siz bir ehlullahın gönlünü incitmişsiniz. Onu bulup gönlünü almadıkça bu derdden kurtulmanız mümkün olmaz" demiş. Pâdişâh bir an tefekkür etmiş ve bu derdin sebebini anlamış. Hemen Lâleli Baba'yı çağırtmış. Pâdişâh karın ağrısından kıvranarak "Aman Dervîş, ben ettim sen etme, bu derdime bir çâre bul" diye Lâleli Baba'ya yalvarmış. Lâleli Baba, "Olur ama bir şartım var. Pâdişâhlığını bana vereceksin" demiş. Pâdişâh çâresiz "Verdim, sen yeter ki beni kurtar" demiş. Lâleli Baba, emirler vermeye başlamış : "Yaptırdığın cami benim ismimle anılacak, kabûl ediyor musun?". Pâdişah "Tamam" demiş. Lâleli Baba, bir besmele çekip pâdişâhın karnını sıvazlayınca pâdişâh büyük bir gürültüyle gaz çıkarmış. Pâdişâh biraz rahatlamış ama sıkıntısı hâlâ devam ediyormuş. Lâleli Baba ikinci emrini vermiş : "Yaptırdığın imâretlerde çıkan yemekler benim adıma dağıtılacak, kabûl ediyor musun?". Pâdişâh "Olur" demiş. Lâleli Baba bir daha sıvazlamış, pâdişâh biraz daha rahatlamış. Lâleli Baba üçüncü arzusunu söylemiş : "Benim türbem caminin yanında olacak" demiş. Pâdişah "Tamam, öyle olsun" deyince üçüncü sıvazlamayla pâdişâh tamâmen rahatlayıp sıhhatine kavuşmuş. Lâleli Baba pâdişâha şu unutulmaz dersi vermiş :
Bak pâdişâhım! Görüyorsun ya senin saltanatını bir osuruğa satın aldım. Dünyâ saltanatının kıymeti işte bu kadardır.
Şimdi anlatacağım hikâyedeki bazı sözler size belki çok kaba ve çirkin gelecek ama bu hikâye ancak böyle anlatılırsa yerini bulur.Bu hâdiseden sonra Lâleli Baba, sağda solda "Koskoca câmiyi bir yele satın aldım" diye latîfe edermiş.