3 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Evliyâullah hazerâtının sevenleri çok olduğu gibi sevmeyenleri de çokdur. Hattâ onlardan nefret eden, onlara düşman olanlar da çokdur. Bunda da nice hikmetler vardır. Herşeyden önce, bâtıl olmasa hak bilinmez, kötü olmasa iyinin farkına varılmaz, hastalık olmasa sıhhatin kıymeti anlaşılmaz. Hâsılı, her şey zıddıyla kâimdir. İkincisi, herkes kendi cinsine meyleder, zıddını reddeder. Sofu sofudan, deli deliden, velî velîden hoşlanır. Su ile ateş, buz ile güneş, kuru ile yaş imtizâc etmez. Üçüncüsü, herkes hattâ herşey kendi isti'dâd ve tabîatına göre hareket eder. Kış üşütür, yaz ısıtır, su ıslatır, güneş kurutur.
Büyük velîlerden Ebû Saîd Ebu'l-Hayr Hazretleri'nin de bir çok sevenleri olduğu gibi sevmeyenleri ve nefret edenleri de varmış. Meselâ O'nun devrinde O'nun yaşadığı bölgede çokça bulunan râfızîler, Hazret'den hiç hazzetmezler, hattâ bazıları O'na hakâret ederler, lanet okurlarmış. Hazret-i Şeyh bir gün bir yere giderken yolda karşılaşdıkları bir râfızî, O'na lanet okuyup hakâretler yağdırmaya başlayınca, yanında bulunan bendegânı adamın üzerine yürümüşler ama Hazret-i Şeyh onları durdurmuş, "Durun! Sâkin olun, umulur ki o, okuduğu bu lanet sebebiyle rahmete nâil olur" buyurmuş. Dervîşler, Hazret-i Şeyh'in bu sözüne hiç akıl erdirememişler ve sormuşlar, "Sizin gibi bir veliyyullaha lanet okuyan bir kimse nasıl olur da rahmete nâil olur?" demişler. Hazret-i Şeyh buyurmuşlar ki, "Maâzallah, o bana lanet okumuyor. Aslında o, kendince bâtılı lanetliyor. Bunu da Allah için yapıyor. Zîrâ o, benim bâtıl, kendisinin hak olduğunu zannediyor".
Orada dikilmekde olan râfızî, bu sözleri duyar duymaz koşup gelerek, Hazret'in ellerine sarılmış ve şöyle demiş, "Senin hak, benim bâtıl dediğim şey hürmetine bana İslâm'ı arz et". Hazret-i Şeyh, dervîşlerine dönüp, "Bakın gördünüz mü? Allah için yapılan lanet, nasıl da rahmet oldu" buyurmuşlar.
İşte gerçek mürşidler böyledir. Onlar düşmanlarına bile rıfk ile muâmele ederler, gadablanmazlar, huşûnet göstermezler. Allah dostları, kendilerine hakâret edenlere bile kızmazlar, tam aksine onlara hilmiyyetle, merhametle, şefkatle, iyilikle, güzellikle, gönül alıcı sözlerle yaklaşırlar. Zâten böyle yaptıkları için laneti rahmete, zulmeti nûra, küfrü îmâna, inkârı ikrâra çevirirler. Zîrâ onlar rahmeten-lil-âlemîn olan Resûl-i Kibriyâ'nın vârisleridir.
Şikâyet etmeyiz Hakk'a cefâ eyler ise münkir
Hikâyet eyleriz ihvâna ki anda safâmız var
Eğer zemm etseler bizi deriz ki ol Hudâ'dandır
Dahi medh etseler böyle ki teslîm ü rızâmız var