Mahlûkâtın Şâhidliği

20 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İman
Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyyesinde buyuruyorlar ki :
Cümle mahklûkâtın, canlı, nâtık veya hayvân-ı nâtık olduğunu bilmek gerekir. Bunlar cemâd, nebât veya ölü olabilirler. Çünkü ister kendi başına var olsun, ister başkası sebebiyle bilfiil var olsun, her şey rabbini hamd ile tesbîh eder. Tesbîh etmek, ancak canlının özelliği olabilir. Varlıklarda bu hâli müşâhede eden bir insan, yalnız başına bile, tam hayâ sâhibi olur. Nitekim topluluk içinde de hayâ sâhibi olur. İnsan her zaman bir toplulukla berâberdir. Çünkü insan içinde bulunduğu mekândan ve kendisini gölgeleyen bir gökden mahrûm degildir. Herhangi bir mekânda bulunmasaydı bile, kendileriyle iş yapabildiği kendi uzuvlarından ve bedeninin parçalarından hayâ ederdi. İnsanın bedeninin parçaları onun iş yapma araçlarıdır ve o uzuvlar kendisini görürler. Bu sebeble uzuvlardan şâhidik istenmesi onların da şâhidlik yapması, kaçınılmazdır. Allah, şâhidliği âdil olandan ister. Böyle bir hâl sâhibinin hiçbir zaman halvetde ve yalnız başına kalması mümkün değildir.
Bu konudaki delil, Hazret-i Peygamber'in sahîh bir hadîsindeki şu sözüdür : "Şüphesiz, ölünün bir yakarışı vardır. Saâdete eren ölü, 'Hemen beni kabrime götürün' diye yakarır. Bedbaht ise, 'Beni nereye götürüyorsunuz, götürmeyin!' diye yalvarır. Hazret-i Peygamber, ölülerin bu yakarışlarını, insanlar ve cinniler hâriç, herşeyin duyduğunu söylemişdir. Buradaki herşeye, ölünün yanlarından geçdiği cemâdât, nebâtât ve hayvânât dâhildir. Hazret-i Peygamber'in katır üzerinde iken bir kabrin üzerinden geçdiği ve katırın hızla kaçdığı rivâyet edilmişdir. Hazret-i Peygamber, katırın kabirdeki kişinin azâb çekdiğini gördüğünü ve bu yüzden kaçdığını söylemişdir. Hazret-i Peygamber, hicret edip Medîne'ye geldiğinde, devesinin yularını serbest bırkamış, sahabesinden birisi de onu tutmak isteyince şöyle demişdir, "Onu bırakın. O, emre göre hareket eder". Emir emri anlayana verilir. Deve Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinin yakınına çökmüş, Peygamber de oraya yerleşmişdir. Yine sahîh bir hadîsde şöyle denilir : "Müezzinin sesinin ulaşdığı yerlerdeki kuru veya yaş her şey onun lehine şâhidlik eder.
 يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Yevme teşhedü 'aleyhim elsinetühüm ve eydîhim ve ercülühüm bimâ kânû ya'melûn.
O gün, dilleri, elleri ve ayakları yapdıklarından dolayı aleyhlerinde şâhidlik edecekdir.
Sûre-i Nûr, Âyet 24
Listeye geri dön