3 Ekim 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri anlatmışlardı :
Mahmûd-i Gaznevî, Firdevsî'yi çağırmış, "Gel bakayım buraya, şöyle bir kitâb yazacaksın" demiş. "Yazmam" demiş. Şâir bu, sanatkâr bu, dinler mi pâdişahı? Dinlemez, sanatkâr adam. Pâdişah "Yazdırırım ben sana o kitâbı" dedi. "Yazmam" dedi. "Yazdırırım, inad etme" dedi. Yine "Yazmam" deyince, "Götürün, atın bunu hapishâneye, doğru zindana" dedi. Götürdüler, atdılar zindana.
İnsan ne yapar zindanda?...
Dinleyenlerden biri, "İbâdet eder" deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Tabii, başka ne bok yiyecek. İçki yok ki içsin, yemek yok ki yesin, çalgı yok ki dinlesin. Tabii ibâdet yapacak öyle yerde. Halbuki ibâdeti her yerde yapmalı insan, hür iken de yapmalı.
Firdevsî çıkarmış cebinden Kur`ân-ı Kerîm'i okuyor, karşıda bir adam ağlıyor, "ühü ühü ühü". Firdevsî'ye dokunmuş onun ağlaması. Okumayı bitirip sadakallahu'l-azîm demiş, adam da ağlamayı kesmiş. Demiş ki, "Evlâdım, gâlibâ ma'nâ-ı Kur`âniyyeye âşinâsınız, okuduğum Kur`ân size tesîr etdi, onun için ağlıyorsunuz". "Ben ona ağlamıyorum" demiş adam. "Peki neye ağlıyorsun?" demiş. "Benim bir keçim vardı, sen Kur`ân okuduğun vakit, sakalın oynuyor ya, bana keçimi hatırlatdı, ona ağlıyorum" demesin mi! Firdevsî, "Söyleyin pâdişaha, istediği kitâbı yazacağım. Yeter ki beni bu ahmak herifle bir arada oturtmayın" demiş ve hapisden çıkıp Şehnâme'yi yazmış.