6 Ağustos 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Aman Allahım Yâ Rabbi! Aman Allahım Yâ Rabbi! Yakın zamanda! Güneş tepemize indirilecek, kafatasının içerisinde beyin kaynayacak, gözler yerinden uğrayacak. Bir ayak bir yerden bir yere gidemez, sorulara cevap vermeyince. Dört soru. Kim? Sana, bana. Yalnız bir zümre vardır, onlar Cenâb-ı Hakk'ın mahbûblarıdır, Cenâb-ı Hakk'a gizli ibâdet yapmışlar. İbâdetlerini kimseye bildirmemişler. Hattâ duâlarını lisâna getirmemişler, melekler duyar diye. Sırrımız fâş olur, melekler haberdar olurlar diye. Bir kısım öyle kullar vardır. Senin için değil bu. Bazı kullar vardır öyle, onlar, bilâ hisâb velâ azâb velâ kıyâmet velâ mîzân cennete gidecekler.
Biz cennet için ibâdet yapmıyoruz, kul olduğumuz için ibâdet yapıyoruz Allah'a. Kulluk cennetini bekliyoruz biz. Ne cehennemden korkarak, ne cennetine tamah ederek. Ümîdimiz var, rahmetinden ümîdimizi kesmeyiz. Allah'ın kuluyuz. Allah'a biz kulluk yaparız, o ister nâra koyar, ister nûra, karışmayız başka bir şeye. Böyle ol. Bu söz biraz ağırdır yani dînde fakülte mezunlarının sözüdür bu ama sen de bunu hazmetmeye çalış. Hemen hemen saçına, sakalına kır düşdü, ak düşdü yani.
O kıyâmet gününde, dediğimiz gibi, güneş dürülür ve insanların beynine indirilir ve kafatasında beyinler kaynar. "تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ teşhasu fîh'il-ebsâr" yani gözler yerinden uğrar. Ve herkes bekler. Uzun bir müddet bekler. Uzun bir müddet bekler. Bu, mü'minlere göre ayrıdır. Mâşâallah beklerler. Beklerler ama mü'minlere ayrı. Mü'minlere gâyetle sehil. Ne kadar biliyor musun? Haber vereyim mi ne kadar? Bir hayvan sağacak kadar. Kâfire elli bin sene mikdarı. "Efendi bu nasıl olur?". Yâhu bu vakitler, zamanlar izâfîdir. Sana şununla ben ufak bir misâl vereyim ki îmânın kemâle ere. Ev sâhibi misin, kirâcı mısın? Kirâcıysan hemen ay gelir. Ev sâhibiysen uzar. Yâhud memursan uzar maaş almak. Halbuki ev sâhibi "ne kadar uzadı bu ay" diyor, "bir türlü bitmedi". Çünkü kirâ alacak. Öteki diyor ki, "Yâhu daha dün verdik". Görüyorsun ya bak izâfî demek ki.
Mü'minler rahmetdedir. Resûl-i Ekrem'in sancağı altındadır. Onun ismine Livâ-yı Hamd derler. Resûl-i Ekrem'in, o muhterem nebiy-yi zîşân'ın, rahmeten-lil-âlemîn'in, sebeb-i hilkat-i âlem'in, sebeb-i hikmet-i Âdem'in sancağının ismi Livâ-yı Hamd'dır. Cümle enbiyâ da onun altına sığınır. O şefâat etmeyince kimseye şefâat izni verilmez. Kim o şefâat edecek olan zât? Makâm-ı Mahmûd'un sâhibi Muhammed Mustafâ. Yaa! Senin peygamberin O. Daha kabre girer girmez, O'ndan sorarlar sana, "Bunun hakkındaki malûmatın nedir?" derler. Sevgili peygamberin, sallallahu aleyhi vesellem.