Nice insanlar vardır ki "Allah'a ve kıyâmet gününe inandık, îmân ettik" derler ama Allah onların îmânını kabûl etmemişdir. Allah Kitâb-ı Kerîm'inde bunları şu âyet-i kerîme ile beyân eder :
Ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billâhi ve bil yevmil âhıri ve mâ hum bi mü’minîn.
Öyle insanlar da vardır ki "Allah’a ve âhiret gününe inandık" derler oysa îmân etmemişlerdir.
Sûre-i Bakara, Âyet 8
Tefsirlerde bu âyet-i kerîme ekseriyetle îmân etmediği halde bir menfaat veya korku gereği inanmış gözüken münâfıklara haml edilmişdir. El-hak doğrudur ve isâbetlidir ancak âyet-i kerîmedeki i'caz dikkate alınırsa sâdece bu gibi münâfıkları değil, Efendi Hazretlerinin yukarıda naklettiğimiz sözünde kasd edilen kendini mü'min ve muvahhid zanneden ancak i'tikâdındaki bozukluk sebebiyle Allah katında îmânı makbûl olmayan zümreye de işâret etmekdedir.
Yaygın bilenen ma'nâdaki münâfıklara günümüzde pek rastlanmaz bu gibilere müslümanların kuvvetli olduğu devirlerde rastlanır. Sebebi de gâyet basitdir. Müslümanlar zayıf iken onlardan ne gibi bir menfaat temin edecek ya da nesinden korkacak ki kişi müslüman gibi davransın. Yaşadığımız devirdeki münâfıklar başka türlüdür. Bunlar Allah'ı kabûl ediyoruz derler ama onların kabûl ettiği ilâh müslümanların Allah'ı değildir. Bunlar Kur`ân'ı kabûl ediyoruz derler ama kitâbullahı ya hiç anlamamışlardır ya da kendi menfaatlerine göre te'vil ederler. Peygamberi kabûl ediyoruz derler, hadîs-i şerîfleri ve sünnetini reddederler.
Günümüzde bu hakîkatin tecellîlerini neredeyse her gün gözlerimizle görüyoruz. Meselâ elinde Kur`ân, ağzında Tekbîr olan bir takım Allahsızlar kendi verdikleri fetvâlarla masum insanları katlediyorlar ve bunu da Allah için, İslâm için yaptıklarını iddiâ ediyorlar. İşte yukardaki âyet-i kerîmenin işâret ettiği bir gürûh da bunlardır. Bu hususda daha geniş bir bakış açısı kazanmak isteyenlere, Efendi Hazretlerinin mühim bir beyânâtını yayınladığımız "Cafer-i Bermekî Siyâseti ve Allah'sız Müslümanlar" başlıklı yazımıza da bakmalarını tavsiye ederiz.
Îmân, dil ile ikrâr, kalb ile tasdîk, fiil ile izhârdır.