1 Aralık 2015 tarihinde yayınlanmıştır.
Efendi Hazretlerinin münâsebet düşdükçe lutfettikleri bir nüktedir :
Bir meclisde birçok âlimler arasında ehl-i kemâl bir ârif zât da bulunuyormuş...O meclisde bulunan ilmine mağrûr bir zât, sırf bu ârifi mahcûb etmek için, sanki tahsîlini merâk ediyormuş gibi :
"Efendim, siz nereye kadar okudunuz?" diye sormuş...
Hazret, hiç tereddüd etmeden verdiği şu ârifâne cevâb ile soruyu soran zâtı mahcûb etmiş :
"Maksûda kadar okudum efendim..."
Bilenler bilir, "Maksûd" klasik Arapça dilbilgisi tahsîlinde okutulan temel kitaplardan birinin adıdır...Eskiden medreselerde önce "Emsile" sonra "Binâ" sonrda da "Maksûd" okutulurdu...Arapçaya lâyıkı ile vâkıf olmak için "Maksûd" kitabından sonra da birçok kitaplar okutulurdu..Yani "Maksûd"a kadar okumak zâhiren ancak bir tevazu ifâdesi sayılabilir...Fakat Arapçada bu kelime "ulaşılmak istenen hedef, gâye, maksad" anlamına geldiği için Hazret'in cevâbı pek zarîf ve ârifâne olmuşdur...
Not :
Yukarıdaki levhada Fuzûlî merhûma âit şu mısralar yazılıdır :
İlm kesbiyle pâye-i rıf'at
Arzû-yi muhâl imiş ancak
Aşk imiş her ne vâr âlemde
İlm bir kîl ü kâl imiş ancak...
İlim öğrenerek yüce bir rütbe elde etmek olmayacak bir hayâldir...
İlim aslında dedikodudan ibâretdir, insan "maksûd"una ancak aşk sâyesinde erişir...