10 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Îsâ Peygamber havârîleriyle berâber bir yere giderken bir bağın yanından geçiyorlarmış. O sırada Cenâb-ı Hakk Hazret-i Îsâ'ya vahy etmiş ve bağa girip havârîleri ile berâber üzüm yemelerini emretmiş. Hazret-i Îsâ ve havârîleri Allah'ın emrine uyarak bağa girmişler ve birer salkım üzüm koparıp yemeğe başlamışlar. Az sonra bağın sâhibi gelmiş ve Hazret-i Îsâ'ya "Sen bir peygamber olduğun halde nasıl olur da izinsiz başkasının bağına girip üzümünden yersin" diyerek fenâ halde çıkışmış. Bağcı daha bir çok ağır sözler söyledikden sonra Hazret-i Îsâ, "Ben buraya kendi istek ve arzumla gelmedim, Cenâb-ı Hakk emrettiği için geldim. Allah'ın emirlerinde nice hikmetler, nice esrâr-ı ilâhî vardır, sabredersen sen de görürsün" dediyse de bağ sâhibi daha da hiddetlenmiş ve daha ağır sözler söylemeye başlamış. Cenâb-ı Hakk, Hazret-i Îsâ'ya "Söyle o bağcıya, yediğiniz üzümleri helâl etsin, yoksa başına belâ gelecek" diye tekrar vahy etmiş. Hazret-i Îsâ bağcıya emr-i ilâhîyi teblîğ edince bağcı iyiden iyiye sinirlenip "Bağ benim, üzüm benim, helâl etmiyorum, bana kim ne yapabilir" deyince Cenâb-ı Hakk o güne kadar o bağa kaç kişi mâlik olduysa hepsini birden ihyâ etmiş. Bir anda ortalık karışmış, bir alay adam birbirlerine girmişler. Hepsi de bağın kendisinin olduğunu iddiâ eden adamlar birbirleriyle kavgaya tutuşmuşlar. Bağın son sâhibi ağzını bile açamamış, kimse onu kâle almamış, en geride kalmış.