5 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Mecnûn'a sordular Leylâ nic'oldu
Leylâ gitdi adı dillerde kaldı
Benim gönlüm şimdi bir Leylâ buldu
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Şu ben yalvarırken sen nâz ederdin
Semâyı gözetip pervâz ederdin
Cefâyı çok vefâyı az ederdin
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Bugün Mevlâ gören Leylâ'ya bakmaz
Ulu a'lâ gören ednâya bakmaz
Aya nazar eden yıldıza bakmaz
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Mecnûn arzulayıp Kâbe'ye vardı
Halkaya yapışıp zârılık kıldı
Mecnûn Leylâ derken Mevlâ'yı buldu
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Mecnûn'u beslerdi kullar dayalar
Mecnûn'un başında kuşlar yuvalar
Mekânımız oldu dağlar ovalar
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Mecnûn oldum dağ başında gezerim
Mevlâ ile oldu benim pazarım
Var Leylâ ki bu sevdâdan bezerim
Yürü Leylâ ki ben Mevla'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Ulu kuşlar yuva yapdı başımda
Ben Mevlâ’yı görür oldum düşümde
Var git Leyla durma benim karşımda
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
Gel ey Yûnus bu sırlardan açılma
Hakk'ın lutfun görüp gayre saçılma
İnâyet Hak olan yerden kaçınma
Yürü Leylâ ki ben Mevlâ'yı buldum
Leylâ Leylâ derken Allah'ı buldum
ÎZÂH
Bu nutk-i şerîf, sôfiyyenin en mühim meselelerinden aşk-ı mecâzî ile "aşk-ı hakîkî hakkındadır. Bu nutk-i şerîfde, aşk-ı hakîkîye giden yolun aşk-ı mecâzîden geçdiğini ve Mecnûn'a Leylâ'dan görünenin aslında ma'şûk-i hakîkî olan Allah olduğunu pek güzel beyân eder.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu bâbda şöyle buyurmuşlardı :
Aşk, sâlikâna kendi derecesine göre teveccüh eder. Kimisi bu aşkı bir kadında görür, kimi kadına erkekde tecellî eder. Sevgililer Tûr-i Sînâ misâlidir. Seven sevdiğinde Hakk'ı görür ama sevdiği perde olur. Bütün aşklar mahbûb-i hakîkî olan Allah'adır. İşte o güzel Allah'ı, akseden aynalar zannederiz. Kim ki aynayı kaldırdı Hakk'ı buldu.
Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hudûdu aşmamak şartıyla insanın insana aşkı da mukaddesdir, mezmûm değildir. Ne var ki kemâle ermeyen insanlarda aşk, şehvet olarak zâhir olur. Mürşid kâmil olursa, mürîdini aşk-ı mecâzîden kurtarır, aşk-ı hakîkîye îsâl eder.
NAĞME-İ AŞK