10 Nisan 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Aşkı efsâne hâline gelen Mecnûn'un asıl adı Kays'mış. Leylâ'nın aşkıyla deli dîvâne olduğu için adı Mecnûn'a çıkmış. Malum ya mecnûn, cinnet getiren ma'nâsınadır yani deli demekdir. İşin acâib tarafı, Leylâ, kara kuru bir kızmış, hiç de güzel değilmiş. Mecnûn'un Leylâ'da ne bulduğunu anlamayanlar, "Yâhu sen bu kara kuru kız için mi deli dîvâne oluyorsun, sen onu bırak, biz sana servi boylusunu, âhû gözlüsünü buluruz" dediklerinde, Mecnûn, "Siz onu bir de benim gözümle görün" dermiş.
Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Aşk, herkese kendi derecesine göre teveccüh eder. Kimisi bu aşkı bir kadında görür, kimi kadına da erkekde tecellî eder. Sevgililer Tûr-i Sînâ misâlidir. Seven sevdiğinde Hakk'ı görür ama sevgililer arada perde olurlar. Aslında bütün aşklar, mahbûb-i hakîkî olan Allah'adır. Kim ki o perdeyi kaldırdı, Hakk'ı buldu.
Mecnûn Leylâ'yı sevmedi, Mecnûn Mevlâ'yı sevdi fakat Leylâ'da gördü. Sonra bir zaman geldi, Leylâ perdesi ref' olunca, "Leylâ Leylâ" derken Mevlâ'yı buldu. İnsan, aşk-ı mecâzîde kalmazsa, aşk-ı mecâzî, insanı aşk-ı hakîkîye götürür.
Künh-i aşka erişen oldu mecâzîden halâs
Vâsıl-ı Mevlâ olan Mecnûn-i Leylâ görmedi