Medîne-i Münevvere'de Cenâze Merâsimi

24 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Şikarizade Ahmed Efendi

Bundan iki yüz yıl kadar önce Medîne-i Münevvere'de bir yıl kadar kalan ve oradaki müşâhedelerini kaydeden Şikârîzâde Ahmed Efendi, Tayyibetü'l-Ezkâr nâmındaki eserinde diyor ki : 

Ve dahi ma'lûm ola ki, bir kimse vefât eder ve beher-hâl mahkemeden icâzet tabîr iderler bir tezkire almadıkça gassâl gasl itmez. Bir senede kaç adam vefât eder icâzeden ma'lûmdur. Ve hem 'âdet-i belde budur ki cenâze sâhibi her kimse onunla hâzır olan cemâat cümlesi musâfaha ederler. Ba'dehû cenâzeyi alup önünde cehren zikrullah ederek Bâb-ı Rahmet'den Harem-i Şerîfe idhal edüp, doğru Huzûr-ı Sa'âdet'e götürürler. Muvâcehe penceresine mevtânın başını tutup, kıyâmen salât ü selâm ederek istişfâ' ederler.

Ba'dehû, Mihrâb-ı Osmânî önüne vaz' ederler. Bâde's-salâ namazını kılarlar. Er kişi niyetine demezler, "es-salâtü tekabbele minkümüllâh, namazınızı Allah kabûl buyuruversin" derler. Bazı kerre üç beş cenâze cem' olur. Cins-i vâhid ise yani hep erkek yâhud hep dişi ise cümlesini bir namaz ile iktifâ ederler. 

Ba'dehû Bâb-ı Cibril'den ihrâc edüp tevhîd ederek götürürler. Bakî'a defn ederler ve gassâl ile mezarcı ikisi bir adamındır, mukâtaadır. Şerîf tarafından iltizâm olunur. Ağlaşma, feryâd yokdur. 

Belde-i Tayyibe'de hekîm yokdur, Efendimizin duâsı vardır. Bir kimse hasta olsa su içirirler. Eğer geçmez ise Huzûr-ı Sa'âdet'e varup duâ ederler. Eğer yine geçmez ise vakti tamâm oldu diye hâzır olurlar. Yani ölümden havf yokdur. Cümlesi mübeşşir gibidir. Zîrâ eserde vârid olmuş ki, "Medine körük gibi, vesahını taşra atar" diye buyurmuşlardır. Elbette o Belde-i Tayyibe'de sâkin olan, gerek medfûn olan cümlesi ehl-i sa'âdetdir. Allahu Azîmu'ş-Şân cümlemizi civâr-ı Resûlullah'da sâkin-i ehl-i sa'âdet zümresine idhâl eyleye. Âmîn. 

Zîrâ Ehl-i Belde'de çok kimse müşâhade etmişler ki bilâd-ı sâirelerde vefât eden ehl-i îmândan bazı kimseler emr-i Hakk'la Medîne-i Münevvere'ye nakl olunurmuş. Yani iskân olan ve onda medfûn ehl-i sa'âdet olduğuna bu dahi şahiddir. "Der yemenî pîş-i menî, pîş-i menî der yemenî" mefhûmu üzere muhabbetde kurb ve bu'd yokdur. Kişi kimi severse anınla haşr olur. Kimde kim aşkın nişânı vardır, âkıbet ma'şuka onu irgürür. Hemân Cenâb-ı Mevlâ kalbimizde aşk-ı Resûlullah'ı gâlib edüp, kable'l-mevt ziyâret-i müşâhadesiyle zevkyâb, ba'de'l-mevt vuslât-ı civârı ile şeref-yâb eyleye. Âmîn.

Hazret'in beyânından da anlaşılacağı üzere, cenâzelerin Huzur-ı Peygamberî'ye götürülmesi, bir nevi tevessüldür. Yani Resûl-i Ekrem'i vesîle edinerek Allah'dan ölen kişi için afv u mağfiret taleb etmekdir. Bu kadîm bir âdetdir. Bu âdeti vaz' eden, Cenâb-ı Fâtımet'ü'z-Zehrâ radıyallahu anhâ vâlidemizdir. Kendisi için böyle yapılmasını vasiyet etmişdir. Vaktiyle ehl-i tarîk de bu âdeti almışlar, her cenâze için tatbîk ederlerdi. Vefât eden dervîş, gasledildikden sonra muhakkak pîrinin huzûruna götürülür, orada duâ edilir, sonra defnedilirdi.

Medîne halkının Cennetü'l-Bâki'a defnedilmesi de bir nevi tevessüldür. Zîrâ orada Resûlullah'ın ashâbı yatmakdadır. Asırlar boyu müslümanlar mezarlıkda dahi olsa onlara komşu olmayı rahmet vesîlesi bilmişler ve oraya defnolunmuşlardır. Bu âdet beldemize de gelmişdir. Burada da müslümanlar en çok Eyüp Sultan Hazretleri civârına defn olunmayı arzu etmişlerdir. O yüzden Eyüp Sultan civârı hep mezarlıkdır. Diğer islâm beldelerinde de büyüklerin civârına gömülmek eski bir âdetdir.

Listeye geri dön