9 Şubat 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu da Mürşid-i Azîzîm Muzaffer Efendi Hazretlerinin kerâmetlerindendir :
E-5 karayolunun tek gidiş tek geliş olduğu yıllarda, Efendi Hazretleri ihvânından bir zâtın otomobilinde bir yere giderken, karşıdan gelen bir TIR ânî bir sollama yapıyor. İki araç arasındaki mesâfe o kadar az ki, çarpışma kaçınılmaz. TIR o süratle çarparsa, otomobilin darmadağın olacağı, içeridekilerin sağ çıkmayacağı da muhakkak. Efendi Hazretleri âdetleri olduğu üzere yine ön koltukda oturuyorlar. Otomobilin şoförü diyor ki, "Ben şeridimde düzgün giderken, bir ânda karşımıza bir TIR çıkdı. Kaçacak yer de yok, zaman da yok. O ânda TIR şoförünün çâresizlikle direksiyona kapandığını gördüm, ben de o dehşet içinde direksiyonu bırakıp ellerimi yüzüme kapadım. Neden sonra kendime geldim, bir de bakdım ortada ne TIR var, ne kazâ var, ne çarpışma var, ne bir şey. Efendi Hazretleri hiç istifini bozmamış, koltuğunda oturuyor, hiç bir şey olmamış gibi yolumuza devam ediyoruz".
İşte tayy-ı mekân dedikleri şey budur. Allah zaman içinde zaman halk etdiği gibi mekân içinde de mekân halkeder. Sevdiği kullarını dilerse dünyânın bir ucundan öbür ucuna bir ânda götürür. Bu yolculuğa değil bir TIR denizler, dağlar bile mâni olamaz. Efendi Hazretleri bu hakîkati beyân sadedinde şöyle buyururlardı : "Allah dilerse deveyi iğnenin deliğinden geçirir. Ne deve küçülür, ne iğnenin deliği büyür".