22 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu milletlerin birbirinden kız alıp vererek veya dostluklar kurarak ihtilât etmesi, Mekke ahâlisinin büyük bir kısmını şekil ve karakter bakımından da özel bir karışım hâline getirmişdir. Mekke halkının tabîatında, Anadolu insanının yumuşak huyluluğunu, Türklerin azametini, Cavalıların sükûnetini, İranlıların büyüklenmesini, Mısırlıların halim selimliğini, Çerkeslerin sağlamlığını, Çinlilerin sessizliğini, Mağriblilerin hiddetini, Hindlilerin sâdeliğini, Yemenlilerin hîleciliğini, Sûriyelilerin hareketliliğini, Zencîlerin tembelliğini, Habeşistanlıların renkliğini birarada görmek mümkündür. Hatta bu halk, medeniyyetin nezâketi ile bedeviyyein sefâletini bile birleştirmişdir. Bir bakarsın son derece yumuşak ve nâzik konuşurlarken bir de bakarsın vahşîleşip son derece sert ve ağır konuşurlar. Sanki bir anda bedeviyyet tabîatları depreşir ve medeniyyet tabiatlarına gâlib gelir. Bu karışım Mekke halkının kıyâfetlerine de sirâyet etmişdir. Öyle ki Mekkelilerin kıyâfetleri sanki bütün İslâm beldelerinin kıyâfetlerinin biraraya getirilmiş hâlidir. Hindlinin sarığı, Mısırlının kaftanı, Şamlının cübbesi, içindeki hançeri ile birlikte Türk'ün kuşağı, hep bir arada görülür. Özellikle de ileri gelenlerin kemerlerinde çok güzel bir şekilde gümüşle ve altınla kaplanmış ve ekseriyâ kıymetli taşlarla süslenmiş hançerler görülür. Bazen fakîr bir san'atkâr üstüne bir gömlek giymiş, boynuna da rengârenk ipekli bir kumaş takmış şekilde görülür. Pantalonunun bir paçasında rukameye benzer bir nişan vardır ama yalınayakdır. Bir de yabancılardan pek etkilenmemiş, sonradan gelen halklara mağlûb olmamış, bir eşraf tabakası vardır ki onlarda bu saydıklarımıza rastlayamazsın. Onların ahlâkı dedelerinden mîrâs kalan, hâlis Arap ahlâkıdır.Mekke-i Mükerreme'de lisanlar da çeşit çeşittir. Dışarıdan gelenlerin lisanları ayrı ayrı olduğu gibi Arapların da şîveleri ve lehçeleri farklı farklıdır. Her Arap kabîlesinin, her Arap topluluğunun ayrı bir lehçesi vardır. Meselâ kimisi "kaf" harfini "ze"ye çevirir, kırba diyeceği yerde "zırba" der, kimisi "cim" harfini "gayın" olarak okur, "Cafer" diyecek yerde "Gafer" der. Kimi "kef"i "sin" okur, "kevâkib " diyeceğine, "sevâsib" der.