Merâtib-i Erbaa

7 Aralık 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Şeriat

Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :

Ma'lûm ola ki, ehl-i risâlet ve ehl-i verâsetin rahmet-i âmme-i 'âlem olduğu meratib-i erba'aya göredir ki mertebe-i şerî'at ve mertebe-i tarîkat ve mertebe-i ma'rifet ve mertebe-i hakîkatdir. Zîrâ ehl-i âlem bu dört mertebeye müsta'id ve kâbil olmakdan hâlî değildir. eğerçi her müsta'idde mecmû'u bulunmaz. Belki bi'l-fi'l bulunan gâliben şerî'atdır. Ve tarîkatı cem' etmek nâdir, ve ma'rifet ve hakikati zammetmek dahi enderdir. Ve hakîkat, dört aded cidârı müştemil olan saray ve hisar gibidir ki, cidâr-ı evveli şerî'at ve sânî tarîkat ve sâlis ma'rifet ve râbi' hakîkatdir. Pes hakîkat içeriden içeridir. Bir meyvenin dühnü ve bir lebenin semeni gibi. Zîrâ neâbâtdan süd, südden kaymak, kaymakdan yağ hâsıl olur. Ve kaymak ile yağ münâsebeti nice ise, ma'rifetle hakîkat münâsebeti dahi öyledir. Ve şerî'at ve tarîkat cenîn, ma'rifet ve hakîkat rûh gibidir. Pes, rahimde beden-i cenîn müstekmil olmadıkça nefh-i rûh olmadığı gibi, şerî'at ve tarîkat dahi 'lâ vechi'l-kemâl olmadıkça, feyz-i ma'rifet ve hakîkat dahi tamâm olmaz. Ve âmme lisânında olan ma'ârife i'tibâr yokdur. Zîrâ takvâ ve 'amel-i sâlih ve sülûk üzerine mebnî değildir. Pes, menzil-i maksûda vusûl isteyen kimse, yolundan gelir. Anın içün erbâb-ı hakâyık buyurmuşlardır ki, "Usûlü zâyi eden vusûlden mahrûm olur". 

Ve budan fehm olundu ki, Resûl ve vârisin her biri zikrolunan dört mertebeye bi'l-fi'l nâildir. Zîrâ Resûl ümmetini ve vâris dahi kavmini bu dört mertebeye davet ve irşâd eyler.Ve mürşid ahvâl-i tarîkden haberdâr olmadıkça fi'l-hakîka delîl olmaz. 
Ve merâtib-i erba'anın enfüsde sûreti, tab' ve nefs ve kalb ve rûhdur. Yani tabî'at-ı insâniyyenin ıslâhı şerî'atle ve nefsin tarîkatle ve kalbin ma'rifetle ve rûhun hakîkatledir. Zîrâ şehvet ve hevâ ve cehl ve mâsivâya meyl ve iltifâtın ilâcı merâtib-i mezkûreye menûtdur. Pes, şehevât-ı hasîse ile mübtelâ olan kimse, erbâb-ı tarÎkat dâiresinden hâricdir. Ve kâzelik hevâ ehlinde nûr-ı ma'rifet mefkûd ve meyl-i mâsivâ erbâbında sırr-ı hakîkat nâbuddur. Eğerçi her asırda ehl-i da'vâ bî-şümâr ve ehl-i gurûr bisyârdır. Velâkin şehâdet-i hâllle hâl vâzıh ve herkesin cebîninden emri lâyıhdır. Nitekim lisân-ı Türkî'de mesel-i meşhûrdur ki, "görünen köy kılavuz istemez" derler. Zîrâ câhil, ehl-i hayr ve şerri temyîze kâdir değilse de ârifler dikkat-i idrâk ile mû-şikâflardır. Ve merâtib-i mezkûre, Kitâbü'n-Necât nâm eserimizde mufassaldır.

Listeye geri dön