6 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Memûr, az maaş alıyor. Ulan Allah insaf versin Hacı Efendi! Bana bak hacı mısın haçik misin nesin! Ulan herif yirmi beş bin lira maaş alıyor, yirmi beş bin lira da kirâ istenir mi! Ne yiyip ne içecek o memur zavallı? Biraz aşağı ver. Allah elinden alır sonra, verdiği gibi alır da gerisi geriye onu. Alamaz deme sakın hâ! Vallahi alır, bir gecede alır. Bir ateş gelir, tamam bitti, her şey biter. O kadar. Ateşin manevîsi vardır, maddîsi vardır. Onu da sana söyleyeyim.
Bak dolaşıyor, her Cuma günü getiriyor bana gösteriyor o zât. Bak yarın Cuma, yarın gel göstereyim inanmıyorsan. Yugoslavya'nın yarısı kendisininmiş, bir alay tapu elinde dolaştırıyor böyle yukarıdan aşağı ki onlara mâlik ola buradan zavallı. Bana diyor ki, "Efendi duâ et de bu iş olsun da inşallah sana bu kadar para vereceğim, bu câmiyi yaptıracağız, Eskişehir'den bilmem nereye kadar ağaç diktireceğiz, filan filan filan. Zavallı, iyi bir adam, güzel bir adam. "Neden olmuş biliyor musun bu?" diyor bana. "Neden oldu biliyor musun?" diyor. "Bilmiyorum". "Zekât vermemişiz" diyor. "Dedelerim zekât vermemiş" diyor, "ondan Allah aldı" diyor, "bir gecede aldı hepsini. Komünist geldi aldı elimizden" diyor. Yugoslavya'da. Yarın isterseniz görüştüreyim, gelirseniz. Her Cuma bana gelir, beni sever çok.Bazı insan kirâcısının kirâsını almamalı. Ne olur, ne çıkar yani. Yetiştiremiyorlar, on beş bin lira, yirmi bin lira ev kirası, elli bin lira ev kirası. Haydi veriyorsa neyse ama veremiyor ki. Memûrun aldığı maaş yirmi-yirmi beş bin lira, yirmi bin lira, yirmi beş bin lira ev kirası. Ne yiyip ne içecek o zavallı? Bazen bazen insan, ev sâhiplerine söylüyorum, kirâcılarına müsâmahakâr davranmalıdır bazen. Bazen almayıver. Geldiği vakitte, "Bu ay kalsın bakalım da inşallah istikbâlde alırız filan" dersin. Almayıver bazı ay. Ne olur, ne çıkar. Yani ihtiyâcın varsa mesele yok ama ihtiyâcın yoksa toplayıp biriktiriyorsun. Ne olacak yani. Gece oturup sayarsın, başka bir şey yapamazsın ki. "وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ * اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُۙ veylün li külli hümezetin lümezetini'llezî ceme'a mâlen ve 'addedeh". Bir, iki, üç, dört, beş... Bin tâne oldu mu lastiği takıp oraya koyarsın. Başka bir şey yapamazsın ki yenmez cenâbet. Eğer yarım okka ekmek yersen sabaha kadar bir şey yiyemezsin zâten. Bazen merhametli davranınız, merhametli olunuz, şefkatli olunuz. Merhametli olunuz bazen. Merhameti elden bırakma sakın hâ! İnsâfı elden bırakma! Hırsız da olsa bir adam, insâfı elden bırakmamalıdır.