Merkad-i Fâtih'i Ziyâret- Abdülhak Hâmid Tarhan

23 Şubat 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Fatih Sultan Mehmed Han

Şâyestedir denilse 'âlem senin mezârın
Her gûşesinde dehrin nâm-ı bekâ-nisârın

Kaldın cihânda bir ân her ânın oldu bir devr
Mülk-i ezeldi gûyâ tahtında hem civârın

Sensin o kahramân ki bir kavm-i cenk-cûya
Emsâr bahşişindir ebhâr yâdigârın

Meydân-ı harbi kıldın sen taht-gâh-ı şevket
Leşkerdi hep müsellâh etbâ'-ı bî-şümârın

Sen cism idin fenâ-yâb ol rûh-ı câvidânî
Düşdün cûda sen ammâ bâkîdir iştihârın

Etdin muvahhidîne mülk-i cihâd-ı meftûh
Sulh oldu anda cârî fermân-ı feyz-bârın

Mâzî o perde-i gayb küşâde-i huzûrun
Âtî o râh-ı muzlim âmâde-i güzârın

Tevhîd idi merâmın İslâm ile enâmı
Birleşdi ol uğurda 'ilminle iktidârın

Beyt-i Hudâ'ya konmuş câhın mutâ'ı İslâm
Durmuş başında bekler bir kavm türbedârın

Tâkında müncelîdir hep beyyinât-ı ma’nâ
Esrâr-ı lem-yezelden masnû' olan bu dârın

Bir maksada ederdi seyf ü kalem teveccüh
Ahkâmına uyardı kânûnu rüzigârın

Şemşîr kuvvetinde hâmendi lerze-bahşâ
Mu'cizdi misl-i hâme şemşîr-i hud'akârın

Okşardı zülf-i yârı tedbîr-i 'âdilânen
Çarpardı fikr-i hasma takrîr-i dil-şikârın

Her şâha böyle tâli' yâr olmaz ey şehenşeh
Nâdir gelir nazîri bir böyle şehriyârın

Bir dem yüzün gülünce 'âlem bahâr olurdu
Misl-i küsuf her câ zâhirdi iğbirârın

Yokdur senin gurûbun ey neyyir-i ma'âlî
Var şu'le-i dehâdan bin necm-i tâbdârın

Bir mecma'-i siyâset buldum 'ukûle çesbân
Tâbân ufuklarından eczâ-yı tarmârın

Ervah-ı mü'minindir encüm kadar meşâil
Bâlâ-yı türbetinden tenvîr eden kenârın

Sen muhrik-i fitendin ey âteş-i celâdet
Söndün nihâyet ammâ berk oldu her şerârın

Mehd-i vücûdun oldun birçok nevâdirin sen
Hâkinden oldu nâbit esbâbı kâr-zârın

Bir yıldırımdı nîzen peyveste ka'r-ı hâke
Bir burc-i hâk-nümâdır ermiş göğe menârın

Bâb-ı necâtı sensin ey Fâtih eyleyen feth
Miftâh yapdı ancak cedd-i büzürgvârın

Her dem açıkdır ebvâb-ı 'arş-ı rahmet
Türbendir en 'azîmi feth etdiğin diyârın

Gösterdiğin me'âlî ehrâmdır müselsel
Kuhsârlar 'umûmen bâlin-i ihtizârın

Perverd-gâra nâzır bünyâd-ı serk-bülendi
Sâfillerin elinde tâbût-ı pür-vakârın

İster idin ki olsun düşmenle yâr yek-dil
Devrân idi rakîbin Allah idi nigârın

Tahtın getirdi bir dem umkiyyeti kıyâma
Eyler rükû'a da'vet 'ulviyyeti mezârın

Her gün ederdin ihyâ bir başka cilve-i 'akl
Bî-hûş-ı hâletinde erkân-ı huşyârın

Hâlâ dahi 'ukûlun serhaddidir geçilmez
Seyl-i dümu'birle mahsûr olan cidârın

Âguş-i mâderîden hâk-i vatan e'azzdir
Andan daha mu'azzez bir nûrdur gubârın

Ser-pençe-i kazâdan bi-fark idi deminde
Zeyl-i rızâyı sarmış bazû-yı zî-medârın

Titrerdi secde-gâhın oldukça sen cebin-sây
Hâlâ gelir zemînden tekbir-i zâr zârın

Her 'azmin eylemişdi tefsîr-i âyet-i Hakk
Zâhirdi nâsiyende âsârı çâr-yârın

Seyyâre-i vatandır ardınca peyk-i hârın
Eyler tavâf her su ruh-ı fütuhkârın

Sen yatdığın döşekde bisterdi gülle-i top
Tûfân-ı hûn u âteş gülzâr-ı nevbahârın

Eyler bu dem başında leyl ü nehâr mânend
Teşkîl-i nûr u zulmet sâyen ile çenârın

Kılmış tulû' yerden gözler bu inkılâbı
Bir devrdir mücessem destâr-ı hun-disârın

Kahhâr-ı müntekimden hiç kalmadı mehâfet
Senden biz eyleriz havf ahz et gelip de sarın

Açdı sana cenâhın cânân-ı sermediyyet
Etdi anı derâgûş cân-ı cihân-sipârı.

Ecr-i 'azîm vasfın kaydında Hâmid ey şâh
Kıl bu sevâbını sen 'afv ol günahkârın

Medhinde şâ'irâne ilhâmlar gerekdir
Ta'rifi yerde bitmez 'arşa çıkar kibârın
Listeye geri dön