9 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu Merkez Efendi Hazretleri var ya, Merkez Efendi, o, Sultan Selim Câmisinde vaaz edermiş. Kimse dinlemezmiş kendisini. Bir ihtiyar varmış, otururmuş, uyurmuş. O da orada bağırıp çağırıyor, kürsüye elini vuruyor filan. Adamın aldırdığı yok. Müezzin de kızarmış, "Ulan" dermiş içinden, "Ulan herif, bana acımıyorsun, kendine acı. Kimse yok. Şu moruk burada hırlıyor, uyuyor. Sen orada bangır bangır bağırıyorsun. Câmide bir ferd yok. Nedir bu yapdığın senin!" Her gün böyle. Karşıdan bakıyor müezzin, hırsından. Bazen süpürgeyi alıyor, süpürüyor. İstiskâl ediyor, süpürgeyle tozatıyor ki çıksın gitsin diye. Efendi aldırmıyor, devam ediyor derse.
Günlerde bir gün demiş ki, "Dur Yâ Şeyh! Yâhu bana acımıyorsun" demiş, "kendine acı. Bu câmide kimse yok. Sen varsın, bir de şu adam var burada. Bu burada uyur her gün. Karısı bunu evden dışarı atıyo. Çünkü yaşlı adam bu. Gençken öperdi, ısırırdı, şimdi öksürüyor, osuruyor. Onun için kapı dışarıya atıyorlar. Onun için câmiye geldi, sığındı buraya bu, burada uyuyor. Sen burada bangır bangır bağırıyorsun, kimse yok câminin içerisinde. Yapma Allah'ını seversen. Yorulma buraya kadar gelme. Ben de gideyim işimi gücümü göreyim. Dışarıda işim gücüm var. Senin yüzünden câmiyi bekliyorum" demiş. "Yooook aman evlâdım" demiş, "sen ne söylüyorsun! Câmi lebâleb mahlûkla dolu" demiş, "Allah'ın kullarıyla" demiş. "Onlara vaaz ediyorum ben" demiş. Hemen müezzin makarayı koyvermiş, "gâliba oynatdı" demiş. "Kim var a efendi?" demiş, "sen varsın, ben varım, bir de bu herif var burada. Uyuyor işte hâlâ bak, başını bile kaldırmıyor, duymuyor" demiş, "dalmış iyicene gitmiş". "Yok" demiş, "câmi mâ halakallah mahlûkât-ı ilâhî ile dolu, hepsi cezbeye gelmişler, ağlaşıyorlar, baksana şunlara! Allah Allah fe sübhânallah!" "Bırak Allah'ını seversen efendi" demiş, "afyon mu yutdun, esrar mı çekdin?". "Yok" demiş, "sen yarın buraya gel, hüsn-i niyetle gel, abdestli gel, benim kürsünün önüne otur, ben sana göstereyim onları evlâdım" demiş. "E peki" demiş müezzin. "Söz?". "Söz". Ertesi gün gelmiş, İkindi'den sonra cemaat gitdikden sonra gelmiş. O oturuyor gene, okuyor Efendi. "İşte geldim efendim, buradayım". "Otur" demiş. Bir teveccüh etmiş Hazret müezzine, gözünden perde kalkmış müezzinin. Bir de ne görsün! Câmi mâ halakallah acâib mahlûklarla dolmuş.
Yaaaa! Bazı cinler var, sığmaz buraya, kafası kubbe gibi. Bazısı küçük, bazısı büyük, acîb şeyler var. Bu yerle gök arasındaki mahlûkât-ı ilâhî dünyâdaki bulunan mahlûklardan çoook fazladır. Onun için bak niye çıplak soyundurmuyorlar insanı? Allah görür her yeri. Donlu, pantalonlu Allah her şeyi görür. O mahlûklar görmesin diye örtüyoruz, çıplak dolaşmıyoruz evlerde filan. Onun için dâimâ su dökerken filan besmele çekmek lâzımdır. Gece yarısı sakın sıcak su dökmeyin. Mahlûkât-ı ilâhî çıkar gece de onun için. Bazı mahlûklar vardır güneş gurûb edince onlar çıkar, bazısı var güneş gurûb eder onlar yatarlar uykuya. Böyle. Evinize besmeleyle gireceksiniz dâimâ. Hattâ helâya bile, helânın kapısına kadar gelip bismillah dedikden sonra açıp içeri girmek lâzım.
Hazret bir nazar etmiş, bir görmüş, Allaaah! Aman Yâ Rabbi! Nasıl ağlaşıyorlar! Kafalarını duvarlara vuruyorlar böyle. Sonra böyle yapmış, müezzinin ensesine vurmuş.
Bu kim biliyor musun? Merkez Efendi. Nerede Merkez Efendi? Mevlânâkapı hâricinde. Evliyâullahdan gidip ziyâret ediyor ya Ümmet-i Muhammed. İşte o. "Müezzin Efendi" demiş, "sen bu makâma kırk senede erişemezdin, ama inâdın seni bu makâma erişdirdi" demiş. "Gel gör şimdi, câmi dolu mu değil mi?".
Onun için câmiye geldiğin vakitde selâm vereceksin. Eve gitdin mi selâm vereceksin.