Ey Hüdâvendâ tüvânâ pâdişâh
Yerde gökde senden özge yok ilâh
Yoğ iken eşyâyı îcâd eyledin
"Kün" dedin vîrânı âbâd eyledin
Sakf-ı merfû'u yaratdın bî-sütûn
Döşedin altına arzı fevk-ı nûn
Zîr ü bâlâ çün bezendi bî-kusûr
Birisine dön dedin birine dur
Döndü gök emrinle tutdu yer karâr
Pes hüveydâ oldu leyl ile nehâr
Çün bu kesret 'âlemi buldu vücûd
Vahdet-i zâtına oldular şuhûd
Şâhid iken sana eşyâ her ne vâr
Bu 'acebdir kim olupdur perdedâr
Fi'line ekvânı kıldın hoş nikâb
Nitekim evsâfına fi'lin hicâb
Perdedir hurşîd-i zâtına sıfât
Nicesi derk ede 'ayn-ı mümkinât
Pes gânîsin cümleden ey lâ-yezâl
Nisbet olmaz sana zıdd ile misâl
İns ü cinn ü vahş ü tayr ile hevâm
Hûn-ı fazlından doyarlar bi't-tamâm
Bâb-ı feyzinden dilerler ihtidâ
Aç u muhtâcın-dürür şâh u gedâ
Bir-dürür sana Süleymân ile mûr
Gelseler dergâhına gördükde zor
Cümlenin mescûdu sensin bî-riyâ
Sana lâyıkdır celâl ü kibriyâ
Nâtık u sâmit hep müsebbihdir seni
Cümle sâildir kapında ey ganî
Fî Tevhîdi Ef'âl
Zerreye fazlın irerse nâgehân
Tâir-i kudsî olur ol dem hemân
Ger bula bir zerre nûrundan meges
Eylemez Firdevs-i a'lâya heves
Lutfuna ger tuş ola bir kara taş
Bûse-gâh-ı halk olur ol gizli fâş
Cümle eşyâdan zuhûr iden kemâl
Hep senindir ey Hudâ-yı Zü'l-Celâl
Zîr ü bâlâda kamu hükmün revân
Kabza-i kahrındadır halk-ı cihân
Kimini büthâneden sıddîk ider
Kimini 'arşdan sürüp zındîk ider
Kimisin irşâd ile ifdâle kor
Kimisin ifsâd ile idlâle kor
Tâ'atından kimisin pür-nûr ider
Kimisini fısk ile mağrûr ider
Enbiyâya kimisin serdâr ider
'Arşına da'vet edüp sırdâr ider
Redd olunmuşken kimin makbûl ider
Kimisini tâ-ebed mahzûl ider
Kimine ni'met verip handân ider
Kimisini derd ile giryân ider
Hep yerindedir işi yokdur halel
Fehm edemez lîk ashâb-ı 'ilel
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salavât bul anınla rûşenâ
Kasîde fî Medhi'n-Nebiyyi ve Ashâbihî
Ey nübüvvet gülşenine bâğbân
Cennet oldu makdeminle bu cihân
Berd-i küfr ile şitâ idi fusûl
Tal'atın burcu hamelden nâgehân
Ser-be-ser itdi cihânı nev-bahâr
Açılup verd-i ma'ârif der-cenân
'Andelîb oldu sahâbe her biri
Okudular şir'atinden dâsitân
Virmek içün hâr-ı küfre inhizâm
Çekdi sûsen gibi gâzîler sinân
Serdiler dîn ravzasına seccâde
Eğdi boynun çün-benefşe âbidân
Kimisi çiğdem gibi benzi sarı
Virdiler anlar riyâzatdan nişân
Kimi sünbül-veş perîşân oldular
Terk-i evtân eylediler mü'minân
Kimi nergis gibi dünyâdan gözün
Yumdular oldular anlar zâhidân
Revh u reyhân ile doldu bu zemîn
Sancağın çekdi emîr-i 'âşıkân
Leşker-i İslâm yürüdü fevc fevc
Aldılar Şâm u Irâk'ı sünniyân
Rabbenâ yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ
Şemsî'yi anlarla haşr et der-cinân
Sebeb-i Te'lîf-i în Kitâb
Hatemehullâhu bi'l-Hayri ve's-Savâb
Dâimâ dilden geçerdi bu hayâl
Kim koyam bu yolda ben de bir misâl
Ya'nî söyleyem o Şâh'ın mevlidin
İşide evsâfını erbâb-ı dîn
Tâ ki hayr ile cihânda yâd olam
Yılda bir kez yâd ile âbâd olam
Yenile dükkân-ı 'attâr açıla
Bûy-ı ma'nâdan cihâna saçıla
Söylene evsâf-ı gülzâr-ı Habîb
Ola na'tinde bu bende 'andelîb
Şevk ile 'âşıkları hayrân ola
Sâgar-ı elfâz ile sekrân ola
Gerçi denilmiş kitâblar bî-'idâd
Lîk her birinde var bin türlü dâd
Lâyık olmuşlar du'âya her biri
Şâyed olam ben de anlardan biri
Bu 'azîmetle kalem aldım ele
Geldi birkaç beyti ol demde dile
Lîk oldu kalbime ilhâm-ı gayb
Dedi bana ey derûnu cümle 'ayb
Kim ola sen anı vassâf olasın
Ol Şeh'in na'tinde 'arrâf olasın
Sana kim verdi icâzet gülşene
Kim el uzatırsan anın verdine
Kuvvet-i nazm ile ger olsan fuzûl
Hâlet olmaz işiden olur melûl
Ger dilersen hâsıl ola bu merâm
Kıl teveccüh Hazret'ine bi's-selâm
Ger icâzet verile destûr ola
Sözlerin hâlet verüp pür-nûr ola
Olmaz ise ger icâzet sâkit ol
Rûzgârın gözle ebsem sâmit ol
Çünkü ilhâm oldu bana bu makâl
Düşdü destimden kalem dil oldu lâl
Diledim pes aslıyla tutam işi
Ceybime çekdim başı dökdüm yaşı
Ravza-i Sultân'a yüz tutdum tamâm
Çok okudum es-salâtü ve's-selâm
Hâlimi i'lâm edüp dergâha ben
Yokluğum arz eyledim ol Şâh'a ben
Düşdüm istiğrâka buldum lezzeti
Gitdi benden hiss-i kevnî hâleti
İşbu hâl içre görürüm nâgehân
Kendimi bir tâk önünde ol zamân
Oturur ol suffe içre Mustafâ
Nûr-ı vechi 'âleme vermiş safâ
Şem'-i cem olmuş yine ashâbına
Cân fedâ olsun ana ahbâbına
Sâha-i lutfuna çün buldum mecâl
Şerm ile itdim Cenâb'a arz-ı hâl
Muntazır oldum bu dem eltâfına
Pes işâret eyledi etrâfına
Nerdübândan indi bir kimse hemân
Sundu bir tıflı elime ol zamân
Didi Hazret sana verdi bunu al
Oku bu tıflın elinden kutlu fâl
Tıfl-ı ma'nâdır sana oldu nasîb
Kokula bu goncadan bûy-i Habîb
Bağrıma basdım o tıflı şâd olup
Kendime geldim o dem âbâd olup
Hamdülillâh kim bana feth oldu bâb
Tâir-i kuds oldum olmuşken zübâb
Zâğ iken tûtî-lisân oldum yine
Telh iken şîrîn-zebân oldum yine
Çün elime girdi miftâh-ı künûz
Gülşen-i evsâfa yol buldum henüz
Lîk maksadım budur sizden hemîn
Bakmayalar 'aybıma ihvân-ı dîn
İtmeyeler nâveg-i ta'na nişân
Şefkat ile olalar gevher-fişân
Fâtiha'yla rûhumu şâd ideler
Kabrimin vîrânın âbâd ideler
Yâ ilâhî rahmet eyle sen ana
Vâlideyn ü dahi ihvânım ana
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Söylegil ey 'andelîb-i hoş-nevâ
Ver bize Şâh-ı Hicâzî'den nevâ
Ma'nâ gülzârına çün buldun sebîl
Hoş akıt dilden zülâl-i selsebîl
Ol nübüvvet goncasından aç dehân
Neşr ola bu 'âleme 'ıtr-ı nihân
Tâ mutayyeb ola rûh-ı 'âşıkân
Vecd ü şevke gele ol-dem sâdıkân
Sâgâr-ı elfâzı sun tâliblere
Nukl-i nakli hâzır et câliblere
Meclise çek bir simât-ı mâ-hazar
Sözünü söyle müfîd ü muhtasar
Kıl tevekkül şöyle cem et hûşunu
Tıfl-ı ma'nâdan yana tut gûşunu
Sen anı de her ne kim telkîn eder
Kim anı ehl-i safâ tahsîn eder
Tut kulak evsâfına ey yâr-ı dîn
Bilesin kimdir o fahrü'l-mürselîn
Gerçi son geldi odur hatmü'r-rusül
Sûsen ü sünbül sonunda geldi gül
Cümle-i ezhâra çün gül oldu şâh
Her kaçan gelse hem oldur pâdişâh
Bu 'ayândır evvel ebced okunur
Sonra andan Fâtiha ol bahr-i nûr
Enbiyâ ebceddir Ahmed Fâtiha
Naks olur mu ger olursa hâtime
Ger kevâkib sonuna doğar güneş
Lîk anınla münevver cümle ferş
Evvel esmâ sonra ma'nâdır gelen
Bunu fehm ider bu ma'nâdan bilen
Enbiyâ esmâ Muhammed ma'nâsı
Ma'nâyı bildinse şâhım ko sesi
Rahmeten-lil-'âlemîndir Mustafâ
Hem şefîa'l-müznibîndir Mustafâ
Şârih-i sadrı anın Allah iken
Râfi'-i zikri anın ol Şâh iken
Kim ola Şemsî anı meddâh ola
Tâ meğer 'avnı anın Fettâh ola
Zülfünü "ve'l-leyl" hoş tefsîr eder
"Ve'd-duhâ" ruhsârını ta'bîr eder
"Sûre-i Yâsîn" ider ana kasem
Kim sen oldun ol resûl-i muhterem
"Kum fe enzir" der berât-ı da'veti
N'ola tutarsa cihânı heybeti
Hüccetin "vallâhu ya'lem"dir şehâ
Ana şâhiddir hitâb-ı "kul kefâ"
Hayf ola vasfın senin gâfillere
Bu sezâdır söylene kâmillere
Sicn-i 'unsurda şu kim mahbûs ola
Ana bu 'ulvî kaçan mahsûs ola
'Âlem-i süfle mukayyed bî-basar
'Âlem-i ıtlâka eyler mi nazar
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Ahlâk-ı Nebî
Çünkü destûr ile girdin gülşene
Söyle ahlâkından ey şeydâ yine
Haste-i câna şifâdır midhati
Dü cihânda yeğdir ednâ himmeti
Saç dehânın şîşesinden hoş gül-âb
Nâfe-i dilden yayılsın müşk-i nâb
Sözleri her derde kânûnu'ş-şifâ
Kim tutarsa bula sıhhatla safâ
Ger murâdınsa cihânda ihtidâ
Gel bugün ahlâkına kıl iktidâ
Zâtı Mahbûb-ı Hudâ hulku 'azîm
Adı Mahmûd ü Muhammed hem rahîm
Fakr ile cûd ü sehâ idi işi
Bâtıla etmezdi hergiz cünbüşi
Hayr işe "lâ" demedi ol hande-rû
Bitirirdi kim gelirse yalvaru
Sanısı hep hayr idi a'dâsına
Var kıyâs it niceydi ahbâbına
Hoş güleç yüzlüydü gam tutmaz idi
Kakıyup kimseye kaş çatmaz idi
Gamlılar görse yüzün ferhân idi
Ağlayu gelen ana handân idi
Kakımazdı kimseye dünyâ için
Kındırırdı dâimâ 'ukbâ için
Sabr iderdi kendüye olsa ezâ
Ya sükût ile yâhûd hüsn-i edâ
Karşılamazdı anı düş-nâm ile
Çağırırdı her birin hoş-nâm ile
Gelseler 'özr ile sonra nâdimîn
Hoş kabûl eylerdi fi'l-hâl ol emîn
Hemm-i dünyâ ile hergiz yetmedi
Gamm-ı 'ukbâ hiç dilinden gitmedi
Levh ü lu'ba vermedi kat'â rızâ
İtmemişdi tıfl iken ol murtazâ
Söylemezdi hergiz ol zâyi' kelâm
'İlm ü hikmet söyler idi ve's-selâm
Ger mizâh itse iderdi şer' ile
Hâtırına tâ ki vahşet gelmeye
Günler olurdu ki yemezdi ta'âm
Yer ü gök miftâhı eldeyken tamâm
Arpa ununu eletmezdi o şâh
Hoş mübârekdir diye yerdi o mâh
Her mübâhı yermez idi yer idi
Kul olana bu da çokdur der idi
Tiz dururdu itse da'vet bir gedâ
Şâh-ı kevneyn iken ol nûr-ı hüdâ
Yer idi her ne getirse ol fakîr
Anı överdi nefîs ü ger hakîr
Eyler idi anda çok hamd ü senâ
Bize de vir bu hısâli Rabbenâ
Hasteler sorup iderdi ta'ziyet
Uluya hürmet kiçiye merhamet
Hükm içinde bir idi hâss ile 'âmm
Gösterirdi anda 'adl ile kıyâm
Kimseye itmezdi hiç meyl ile zûr
Ger ana gelse Süleymân ile mûr
Meskenet ehline hoş gam-hâr idi
Dâimâ fakr ehline hem-vâr idi
Giyer idi hem tevâzu'la abâ
Dir idi ehl-i abâya merhabâ
Dâimâ îsâr idi kârı anın
Vakf idi fakr ehline vârı anın
Virmedi dînâr u dirhem ana hem
Tîz giderdi gelse destine ne gam
Sadr-ı pâki gıll u gışdan pâk idi
Gönlü alçak menzili eflâk idi
Kendüye kemlik eden küstâhına
'Özr iderdi yalvarup Mevlâ'sına
Dir idi ey Rabb-i dânâ-yı 'afuvv
İtmez idi bunu ger bilseydi bu
Nefsi için komadı taş üzre taş
Hakk işinde kor idi taş üzre baş
Sığar idi her yetîmin başını
Dest-i lutf ile silerdi yaşını
Menba'i'l-âdâb idi ol hayr-i nâs
Ululanmazdı giyerdi hem palâs
Şâh iken kevneyne giymezdi harîr
Kaçmasın benden diye her bir fakîr
Gönlü alçak idi kendi 'âli-şân
Virir idi "kâbe kavseyn"den nişân
Gitmez idi hiç vudûsuz bir yere
Yatmaz idi hem vudûsuz pistere
Az uyurdu gece ol mi'mâr-ı dîn
Siyyemâ vakti's-seherde ol emîn
Gönlü Mevlâ'sında dilde Rabbenâ
Geh du'â ederdi Hakk'a geh senâ
Gel nazar kıl bu hısâle sen dahi
Bizde var mıdır birisi ey ahî
Çünkü öykünmeyesin ol Hân'a sen
Nicesi ümmet olursun ana sen
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Âgâz-ı Kitâb
Söyle ey gûyende-i esrâr-ı Hakk
Çün tulû’ itdi sana envâr-ı Hakk
Kenz-i mahfînin dilidir bu zebân
Depret anı kim demidir bu zamân
Oku seyrinden ol a'lâ serverin
Ol hümâ-yi kuds ü ol cân-perverin
Nereden geldi niye geldi o şâh
N’eyledi yâ kanda tulundu o mâh
Hoş 'ayân et bize sözün aslını
Kıl mübeyyen faslını vü vaslını
"Küntü kenz"in mahzeninden feth-i bâb
Eyleyüp tâliblere kaldır nikâb
Bu hazâin dürlerinden kıl nisâr
Bî-nevâ alsın nevâle sad hezâr
Söylegil şîrîn kelâm ile nükât
Senge çalsın kûzerin kand-ı nebât
Kanda kim sultân-ı kevneyn ola yâd
Düşe her hüsn ehline anda kesâd
Bûy-ı zülfünden yiter bize hemîn
Bitmesin sünbül benefşe der-zemîn
Sâye-i tûbâsı besdir ümmete
Düşmesin serv ü sanevber zahmete
Söyleyen Mevlûd-i Şâh'ın mağzını
Açmasın tûtî vü bülbül ağzını
Bu sözün katında sıyt-ı bülbülân
Pîşe-i cehl içre sıklıkdır hemân
Dinle benden söze âgâz edeyin
Evc-i ma'nâ içre pervâz edeyin
Vahdet-i mahzında iken ol İlâh
Yoğ idi bu fevk u taht u kûh u gâh
Bahr-i vahdetteydi ol dürr-i yetîm
Yoğ idi kesretden âvâz ey selîm
Vahdet-i zâtında idi hep şuûn
Dahi munzam olmamışdı kâf u nûn
Yoğ idi evsâf-ı esmâdan nişân
Dinlegil anın zuhûrundan beyân
'Âşıkı yoğ idi ma'şûk var idi
'Andelîbi yok 'aceb gülzâr idi
Diledi ol Hayy u Kayyûm u Kadîr
Ol tüvânâ ol Kerîm ü ol Münîr
Ol şuûnı birbirin izhâr ede
Vahdetine her biri ikrâr ede
Düzüle bu sâfilât ü 'âliyât
Hâsıl ola cümle emr-i mümkinât
Yaşana dükkân ü bâzâr açıla
Her taraf bir nev'a gülzâr açıla
Sonradan gele bu şehrin hocası
Ya'nî insân-ı mükerrem nicesi
Kimisi tâlib kimi dellâl ola
Bey' u bâzâr ola bir hoş hâl ola
Bu metâ'ı sanma kettân ü harîr
Bu metâ'-ı mârifetdir ey zarîr
Bu ticâret'çün gelipsin ey hoca
"Mâ halaktü'l-cinne"den oku hecâ
Ger bu söz denile tâ yevmi'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Çün bilinmek diledi ol pâk zât
Ya'nî zâtından zuhûr ide sıfât
Rûh-ı pâk-i Ahmedî mir'ât ola
Mazhariyetde bu hem bi'z-zât ola
Buna mazhar ola 'ayn-ı mümkinât
Biline "el-hakku minnî"den nükât
Yaradılmamışdı eşyâdan vücûd
Pes temevvüc eyledi deryâ-yı cûd
Yemm-i cem'a çün irişdi bu eser
Sâhil-i farka bırakdı bir güher
Bir güherdir ol ki Nûr-ı Kibriyâ
Âşikâre olur andan ibtidâ
Ahmed'in nûrunu evvel kıldı vâr
Zât-ı nûrundan okurdu Girdigâr
Çünkü Nûr-ı Ahmedî buldu vücûd
İtdi ol dem Rabbisine beş sucûd
Beş sucûdu bize oldu beş namâz
Nâzı kogıl beş namâzı et niyâz
Rûh-ı Ahmed’den de rûh-ı enbiyâ
Yaradıldı cümleten buldu ziyâ
Enbiyâ ervâhı çün buldu zuhûr
Evliyâ ervâhı andan aldı nûr
Evliyâ rûhundan oldu mü'minûn
Böyle zâhir oldu sırr-ı kâf u nûn
Rûh-ı mü‛minlerden oldu âşiyân
Âşiyandan zâhir oldu kâfirân
Yaradıldı rûh-ı kâfirden nifâk
Ya'nî ervâh-ı münâfık oldu çâk
Gel teemmül eyle işbu san'ati
Kesrete geldikçe artar zulmeti
Bu misâli gör ki gitsin iştibâh
Nûr-ı âteşden olur dûd-ı siyâh
Rûh-ı insânîden ervâh-ı melek
Yaradıldı tâ ki zeyn oldu felek
Anın ervâhından oldu cinniyân
Cinnilerden oldu hep şeytâniyân
'Âlem-i ervâhdan itdi iş güzer
Oldu bu milk ü melekût ser-be-ser
Hem nebâtât ü me'âdin oldu vâr
'Unsuriyyât oldu dahi âşikâr
Faslün fî Sîreti Nûrihî
Çünkü oldu yer ü gök emri tamâm
Diledi ol Hayy ü Bâkî lâ-yenâm
Taht tamâm oldu ana sultân gele
Mülk yaşandı pes ana bir hân gele
Pes yaratdı Âdem'i Perverdigâr
Tâ ki maksûd ola andan âşikâr
Mustafâ nûrunu ol Hayy ü Kadîr
Âdem’in alnında kıldı müstetîr
Okudu ol Nûr-ı Hakk hamd ü senâ
Virdi düpdüz 'âleme hüsn ü behâ
Didi Âdem kim-dürür yâ Rab bu nûr
K'itdi cebhem üzre behcetle zuhûr
Didi Hakk nûr-ı habîbimdir yakîn
Ahmed ü Mahmûd ü hatmü’l-mürselîn
Mebde'-i kevneyn olan budur tamâm
İbtidâdan tâ bulunca ihtidâm
'Âleme bu nûr ile verdim ziyâ
Pes bu nûr ile bulan bulur behâ
Hep tufeylidir bunun eşyâ kamu
Dostuna cennet adûsuna tamu
Durdu pes Âdem'de ol nûr sâl ü mâh
Sonra Havvâ alnına irdi çü-mâh
Göçdü Havvâ'dan çü Nûr-ı Mustafâ
Kondu Şîs'in alnına verd-i safâ
Göçdü menzil menzil ol nûr-ı Hudâ
Cismine vü rûhuna cânım fedâ
Nere kim kondu karâr itdi o nûr
Gamı gitdi buldu behcetle surûr
Zîrâ ol devlet hümâsıdır ey şâh
Kime salsa sâye eyler pâdişâh
Böyledir nakl-i sahîh içre haber
Hıfz edüp ol nûru hoş Rabbü'l-beşer
Kankı sulb u rahme kim kondu o nûr
Bulmadı şirk ü zinâ anda zuhûr
Seyredüp aslâb-ı tâhirden o şâh
Tâhirât erhâmına kondu çü-mâh
Kondu Abdullâh'a tâ Nûr-ı Nebî
Kim odur ol Şâh-ı Kevneyn'in ebi
Durdu alnı üzre gösterdi nişân
Ehl-i Mekke cümlesi gördü 'ayân
Kim ki görürdü anı bî-ihtiyâr
'Âşık olurdu hemân ol bî-karâr
Nice olmasınlar ana müşteri
Kim Cenâb-ı Hakk sever ol serveri
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur olmaya bir harfi tamâm
Hikâye-i Münâsib-i Hâl li Abdillâh ibni Abdilmuttalib
Gördü bir hâtun anın bir kez yüzün
Vâr iken anda cemâl-i mâh-ı dîn
Çün yüzünde gördü ol nûrdan ziyâ
Yırtdı iffet perdesin gitti hayâ
Kendüyi arz itdi Abdullâh'a ol
Dedi Abdullâh ana yerinde ol
Ger murâdınsa zinâ çün ey degâ
Başa gitmek olur ol olmaz revâ
Ger helâl vech ile olmaksa murâd
Dur yerinde tîz gelem ey hoş-nihâd
Tîz yüğürdü hânesine ol hümâm
Âmine tapusuna virdi selâm
Kim Resûl'ün olacakdır ânesi
Bu sadefdir ol anın dürdânesi
Çünkü Abdullâh’ı gördü nûr ile
Düşdü pes mihr-i mahabbet cânına
Gâlib oldu rûhuna Nûr-ı Resûl
Tâlibi cem' oldu vü buldu vusûl
Düşdü ol sâ'atde nîsân-ı kerem
Ol sadef cevfine oldu muhterem
Katre iken oldu pes dürr-i yetîm
Dürretü't-tâc oldu ol misl-i adîm
Anasına itdi çün nûr intikâl
Buldu Abdullâh cebîninden zevâl
Tiz yüğürdü va'desine ol kerîm
Buldu ol hatunu ol yerde mukîm
Didi geldim va'deye virgil cevâb
Didi hâtun ana ey merd-i savâb
Sen değildin va'de itdiğim kişi
Ol güzeldi kanı anın cünbüşi
Vâr idi anın yüzünde bir ziyâ
Ol ziyâya cân ile başım fedâ
Gitmiş ol nûr şimdi senden n'eyledin
Anı kankı yerde zâyi' eyledin
Didi ehlim katına vardım bu dem
Didi ol devlet anınmış ben n'idem
Ben o nûra 'âşık idim ey cüvân
Çünkü gitmiş var işine sen hemân
Sanma kim ter-dânem olam ey selîm
Kim benem 'iffet harîminde mukîm
Çok-durur böyle hikâyet bî-şümâr
Söylenirse söz uzar bulmaz karâr
Faslün fî Teşerrüfi'l-Vâlidihî bi-Nûri'n-Nebî
Anası rahmine düşdü çün o nûr
İtdi hoş hâletle vechinde zuhûr
Hastalar görse anı olurdu sağ
Gamlılar gamından eylerdi ferağ
Görse a'mâyı bulurdu rûşenâ
Ümmetiysen ol anınla âşinâ
Günbegün hûb oldu ol hayrü'n-nisâ
Çün anın rahmindedir hayrü'l-verâ
Kutlu fâl ile açıldı tal'ati
Mekke'nin içine düşdü şöhreti
Kim Ebû Tâlib gelini Âmine
Düşeli bu nutfe anın rahmine
Artdı hüsn ile behâsı dem-be-dem
Oldu bu halk içre gâyet muhterem
Buldu erkekle dişi andan sürûr
Kim ola rahmindeki ol 'ayn-ı nûr
Kankı sâ'atde doğa ol tıfl-ı pâk
Ana canlar cism ü yüzler ola hâk
Diye okşarlardı ol tıflı müdâm
Dahi doğmadan görün zî-ihtirâm
Gökdeki günden Ebû Tâlib anı
Sakınırdı bekleyip ol gülşeni
Kim nübüvvet gonçesi anda bite
Bûy-ı ma'nâ 'âlemi düpdüz tuta
Ol sadef üstüne titrerdi delim
Tâ selâmetle doğa dürr-i yetîm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Hikâye-i Dîger fî Fazli'n-Nebî
Dinleniz benden bunu ey dostân
Tâ ki nakl idem bir a'lâ dâsitân
Kim bilesiz kimdir ol sultân-ı dîn
Cümle 'ilmin mahzeni ol hân-ı dîn
Çün yaradıldı zemîn ü âsümân
Yerler alçak gökler a'lâ sâye-bân
İtdi gök yere hakâretle nazar
Didi ana ey zemîn-i muhtekâr
Nice a'lâdır benim gör hilkatim
Dahi nûrânî olupdur hil'atim
Hilkatin alçak senin rûyin siyâh
Hisset-i tab' ile olmuşsun tebâh
Bendedir rûhâniyân kerrûbiyân
Sendedir hep fâsıkân ü âşiyân
Gerçi ni'metler eder senden zuhûr
Lîk bendendir ana hep neşv ü nûr
Bitmez idi sende benden yağmasa
Çeşmeler akmazdı benden inmese
Bendedir yıldızlar ile âfitâb
Benden iner sana nûr-ı mâhitâb
Benden irmese sana nûr-ı ziyâ
Tâ ebed zulmetde idin bî-mirâ
Bendedir seyyâre ile sâbitât
Benden inmişdir yere hem beyyinât
Benden inmeseydi âyât-ı kitâb
Cehl-i küfr ile olaydın sen harâb
Bendedir cümle melâik bî-kusûr
Hakk'a tâ'at üzredirler bî-fütûr
Kimisi sâcid kimi kâim-durur
Her neye me'mûr ise dâim-durur
Ekseri fısk ehlidir sükkânının
Bil metâ'ın neydigin dükkânının
'Arş ü kürsî bendedir levh u kalem
Kankısı var söyle sende tâ bilem
Yer işitdi bu hitâbı oldu lâl
Hacletinden sâkit oldu gitti kâl
Hüccet ile sâbit oldu ihtikâr
Meskenet bâbında pes tutdu karâr
İtdi yer alçaklığına i'tirâf
Gör neler virdi ana ol Rabb-i 'âf
Ol zamân irdi ki ol nûr-ı kıdem
Bu zemînin üstüne basa kadem
Yer ü gök ehline düşdü gulgule
İrdi hamd ile senâsı her dile
Müjd'irişdi bu cihâna ser-be-ser
Yeryüzüne konar ol hayrü'l-beşer
Pes hitâb itdi o dem Rabb-i Mu'în
Muştulukdur sana ey arz-ı mehîn
Meskenetle çünkü ettin iftikâr
Bana hoş geldi sükûtun olma zâr
Sana bir 'izzet müyesser eyledim
Sana bir devlet mukadder eyledim
Kim müyesser olmadı hiç kimseye
Ne semâvât ü ne 'arş ü kürsiye
Ol habîbime sen olursun mekân
Kim anınçün oldu emr-i kün fe kân
Yok-durur halkımda andan muhterem
Mebde'-i halkımdır ol kân-ı kerem
Olmasa ol yaradılmazdı felek
Olmaz idi ins ile cinn ü melek
'Arş u kürsî bunun için oldu vâr
Anın için oldu eşyâ âşikâr
Lutf-ı rûzundan güneş bir lem'adır
Fazl-ı leylinden kamer bir şem'adır
Ol habîbim eşiğinde rûz u şeb
İki çâkerdir yelerler bâ-edeb
'İzzeti bâbından anın âfitâb
Bir kalaylı mıh başıdır der-hisâb
Nisbet olsa nakd-i fazlına kamer
Bir muzahref akçedir anla haber
Bu sa'âdet sana besdir ey zemîn
Kim yakîndir sana konar ol Emîn
Ol senin üstünde eder da'veti
Kim geri sana olısar 'avdeti
Ol senin üstünde kılısar namâz
Ol senin üstünde bulur 'izz ü nâz
Ol senin zahrında ediser gazâ
Bulısardır sende ol ni'me’l-cezâ
Dikiserdir sende İslâm sancağın
Bulısardır sende İslâm revnağın
Ümmet olısar ana hayrü'l-ümem
Ana ensâr olısar ehl-i himem
Yapısardır sende ol mi'mâr-ı dîn
Bi't-tamâm İslâm binâsını metîn
Günde beş kez sende okunur ezân
Kılısardır beş namâzı ba'd-ez-ân
Gök işitdi bu cevâbı itdi reşk
Ebr-i gamdan anın için dökdü eşk
Bu sebebden gama düşdü âsümân
Ana rahm edüp didi ol Müste'ân
Ey mahall-i aksâm çekme nedem
Ol habîbim sana da basar kadem
Anı da'vet eyleyem mi'râc ide
Yümn ile eflâkimi minhâc ide
Bu haberlerden ne duydun ey cüvân
Anladın mı kimdir ol Fahr-ı Cihân
Hâk-i na'line çeker 'arş iştiyâk
Sen niçün yolında çekmezsin şikâk
İttibâ' it sünnet-i garrâsına
Sıdk ile gir şir'at-i 'ulyâsına
Tut tevâzû' dâmenin misl-i zemîn
Hubb-i Ahmed ola sadrında hemîn
Meskenetle gör ne 'izzet buldu hâk
Kibr ile ırzın libâsın etme çâk
'İzzete irdi mehîn iken zemîn
'İzzet ehli kibr ile olur mehîn
Ger bu söz denile tâ yevmü'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Başla söze söyle bir şîrîn makâl
Tûtî vü bülbül ola ol söze lâl
Cem' olupdur bunda çün 'âşıkları
Muntazırdır ol şehin tâlibleri
Söyle ol Fahr-ı Cihân'ın mevlidin
Nice geldi bunda ol mi'mâr-ı dîn
Yak vücûdun micmerinde hoş buhûr
Ol kokudan bula dîn ehli sürûr
Saç dehânın şîşesinden bir gül-âb
Tâ deminden revnak alsın müşk-i nâb
Ver bize şîrîn haberden tayyibât
Tâ bile mikdârını kand-ı nebât
Hem suna zerrîn kadeh peymânesi
Ola ol nev-goncanın âvâresi
Çün yakîn oldu ki ol mehrû doğa
Matla'ından zâhir oldu şa'şa'a
Anasından itdi ol envâr sutû'
Nitekim şems öyledir kable't-tulû'
Gelmeden 'âlemlere verdi ziyâ
Gör nice rahmet-dürür ol Mustafâ
Bu cihâna düşdü pes sıyt u sadâ
Kim bu gece doğar ol şems-i hüdâ
Cennet içre irdi rıdvâna haber
Kim anı zeyn eyleye ol serteser
Hem cehennem mâlikine irdi bu
Heybetin ref' eyleyüp örte tamu
Bu gice irsin şeyâtîne rücûm
Çıkmayup göklere çeksinler hümûm
Bu gice hem bütler olsun ser-nigûn
Hâlini bilsin o kavm-i müşrikûn
Âmine Hâtun der ol hayrü'n-nisâ
Ol gice kim doğdu ol hayrü'l-verâ
Dir idi taş hem ağaçlar merhabâ
Merhabâ ey Fahr-ı 'Âlem merhabâ
Merhabâ ey 'âsî ümmet melcei
Merhabâ ey nûr-ı 'âlem merhabâ
Merhabâ ey server-i dünyâ vü dîn
Merhabâ ey fahr-i 'âlem merhabâ
Âsitânından umarlar hep 'atâ
Müznib ü mağfûr-ı 'âlem merhabâ
Hazretinle iriserler kurbete
Ey nice mehcûr-ı 'âlem merhabâ
Yümn-i îmân ile çok ehl-i şekâ
Olısar mesrûr-ı 'âlem merhabâ
Niceler büthâneden sıddîk ola
Keşf ola mestûr-ı 'âlem merhabâ
Ey 'aceb büthâne iken nice beyt
Olısar mescûd-ı 'âlem merhabâ
Makdeminle bulısar berd-i yakîn
Küfr ile mahrûr-ı 'âlem merhabâ
Sâye-i lutfunla nice hâmilîn
Olalar meşhûr-ı 'âlem merhabâ
Sana tâbi' olmayan gerden-keşân
Olısar makhûr-ı 'âlem merhabâ
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Didi hem bir kimse verdi hoş selâm
Görmedim yüzünü söylerdi kelâm
Kim bu gice doğısar bir tıfl-ı pâk
Pâyine ruhsâr-ı şehler ola hâk
Mâye-i devletdir ol sultân-ı dîn
Sâye-i izzet-dürür ol hân-ı dîn
Muştuluk senden doğar ol tıfl-ı cân
Gelmesine muntazır kerrûbiyân
Adını anın Muhammed koysalar
Ana cândan hizmet etsin dâyeler
Mazhar-ı Hakk'dır o tıfl-ı nâzenîn
Ana hâdim ola Cibrîl-i Emîn
Gitdi ol kimse geri feth oldu bâb
İki hâtun geldi misl-i âfitâb
Birisi Meryem birisi Âsiye
İtdiler rıfk ile bana tehniye
Didiler devletli başın vâr imiş
Tâliin mes'ûd ü bahtın yâr imiş
Kim doğar senden o fahrü’l-enbiyâ
Zulmet iken bulısar 'âlem ziyâ
Çün yakîn oldu gele ol yâr-ı dîn
Ohşadılar anı dahi gelmeden
Pes harâret gâlib oldu cânıma
İkisi oturdu iki yânıma
Virdiler bir kâse ile şerbeti
İçdim andan ben zülâl-i hikmeti
Nûra gark oldum anı içdikte ben
Râhat oldum çekmedim hergiz mihen
Geldi bir murg-ı ilâhî ol zamân
Arkamı sığadı oldum şâdumân
Doğdu sâ'atde ol hayrü’l-enâm
Dur ayağa kıl Habîb'e ihtirâm
Tala'a'ş-şemsü 'alâ hayri'l-ümem
Kad tevellâ hâriben minhe'z-zulem
Ebşirû 'uşşâka nûri'l-Mustafâ
Verkusû lillâhi yâ ehle'l-himem
Faslün fî Himmetihî Hakkı Ümmetihî
Âmine Hâtun der ol hayrü'n-nisâ
Çünkİ yere düşdü ol hayrü'l-verâ
BakDım anın hey'etine ol zamân
Secdeye varmış o nûru'l-müste'ân
Kulağım ağzına vurdum dinledim
Himmetini gördüm ol dem ağladım
Yalvarup Mevlâsına der yâ Ganî
Çün anâ iklîmine saşdın beni
Bana bağışla bu 'âsî ümmeti
Çekmeyem tâ rûz-i ferdâ kürbeti
Ümmet isen anla ey ehl-i basar
Bu söze insâf ile eyle nazar
Doğduğu dem yokladı ol ümmetin
Sen anar mısın hiç anın sünnetin
Faslün fî İrhâsâti Hazret-i Resûlillâh fî Hikâyeti'l-Mübeyyen
Dinle benden bunu ey ehl-i riyâz
Bu sözü nakl itdi Reyhânü’l-'ıyâz
Ol gice kim doğdu ol sultân-ı dîn
Ol kerâmet ma'deni ol hân-ı dîn
Ehl-i şirke 'ıyd idi hem ol gice
Tut kulak benden yana diyem nice
'Âdet idi anlara ol kavm-i âk
Varalar büthâneye bi'l-ittifâk
Bütlere secde vü kurbân ideler
Her biri ta'zîm ü ihsân ideler
Pes bu 'âdet üzre ol cemm-i gafîr
Vardılar büthâneye bi'se’l-'aşîr
Gördüler esnâmı olmuş ser-nigûn
Yüzleri üzre düşüp olmuş zebûn
Pes bunu gördükde efgân itdiler
Gayret ile yüreği kân itdiler
Yüğrüşüp kaldırdılar ol bütleri
Hâli üzre çün kodular anları
Yüzleri üzre yıkıldılar yine
Def'an kaldırup kodular yerine
Tutmayup yerinde esnâm-ı şirâr
Yüzleri üzre yıkıldılar se bâr
Çün bu hâli gördü küffâr-ı Kureyş
Birbirine hep didiler eyş ü eyş
Didiler ol demde ey esnâmımız
Hep fidâdır size cân ü mâlımız
Ey 'aceb bizden mi oldu bu kusûr
Yoksa bir gâlib size itdi mi zûr
Bizden olduysa kanı 'afv ü kerem
Kim bizi yakdı bu dem nâr-ı nedem
Gayrıdan olduysa ger bu mekr-i şûr
Kanı tanrılıkda kuvvet kanı zûr
Kanı heybet kanı gayret kanı nâm
'Âlem içre oldunuz rüsvây-ı tâm
Bu sözü dirken bular ey muktedâ
Geldi esnâm içre hâtifden nidâ
K'ey cehâlet vâdîsinde hâimûn
V'ey dalâlet mertaında sâimûn
Kim bu gece doğdu ol mi'rât-ı zât
Döymedi nûruna 'Uzzâ ile Lât
Şark u garba kanda kim irdi bu nûr
Bütleri düşdü yüzün buldu fütûr
Bu gice kim doğdu bunda tıfl-ı pâk
Sînesi cümle mülûkun oldu çâk
Korku düşdü cümle küffâr içine
Düşdü âteş san alef-zâr içine
Bu gice âteşperestin odları
Söyünüp sındı fezâdan odları
Sâve'nin şehrinde ol bahr-i sagîr
K'anda vâr idi kelîsâlar şehîr
Çün ki deryâ-yı 'ulûm itdi zuhûr
Yere gavr oldu o deryâ oldu şûr
Çatladı Kisrâ'nın eyvânı bu dem
Ehlinin kalbine düşdü hemm u gam
Yatmadı kasrında Kayser bî-hümûm
Kesr olup Kisrâ eridi misl-i mûm
Bu gice şeytâna atdılar şihâb
Nicesi yandı vü buldu iltihâb
Göklere çıkmakda me'yûs oldular
Düşdüler yerlerde menkûs oldular
Nice bir esnâm için ey kavm-i dâll
Tanrımızdır dirsiz edüp ibtihâl
Nef' u darra kâdir olmayan cemâd
Nice tanrılık ider ey bed-nihâd
Terk edüp esnâmı ey ehl-i şagab
Dîn-i İslâm tanrısın edin taleb
Çün işitdiler ki hâtifden nidâ
Safha-i câna yazıldı bu edâ
Varaka bile hâzır idi kıssada
Anlayup ahvâli neydi gussada
Didi vallâhi bilin ey kavm-i lâf
Dininiz bâtıld-urur yokdur hilâf
Kon bu ahcâr-ı mehîni ba'd-ez-ân
Hâlık'ı isten kim oldur müste'ân
Bu sözü her biri iz'ân itdiler
Dîn içün pes terk-i evtân itdiler
Varaka ibni Nevfel anda tutdu yol
Buldu bir râhib tanassur itdi ol
Okudu Tevrât ü İncîl'i sezâ
Oldu ol dîn içre gâyet muktedâ
Sonra geldi Mekke'ye gördü Resûl
Büyüyüp hem erba'îne girmiş ol
Lîk izhâr itmemişdi da'veti
İntizâr üzereyken idi rıhleti
Faslün fî Radâihî
Dinle benden bunu ey yâr-ı Nebî
Söyleyem sana zi-esrâr-ı Nebî
Cân ü dilden dâyelik idem sana
Ger kulak tutar isen benden yana
Tıfl-ı cânın sedy-i hikmetden eme
Terbiyet bulup irişe hoş deme
İrişe Cibrîl-i ilhâmdan sana
Sol haberler kim kalısarsın tana
Sadrını şerh ile tathîr eyleye
'İlm ü hikmet birle tenvîr eyleye
Pes vücûda geldi Sultân-ı Rusül
Ya'nî ol mi'mâr-ı dîn hân-ı rusül
Mekke'nin hâtunları ey hoş nihâd
Oğlun emzirmezdi üç günden ziyâd
Dâye tutardı fakîr u ger ganî
Ücret ile emzirirlerdi anı
Bir kabîle var idi beyne'l-'Arab
Hûy idi anlarda 'iffetle edeb
Eslahıydılar cehâlet ehlinin
Ekseri efkardı lâkin anların
Kim Benî Sa'd idi hoş anlara nâm
Buldular âhir sa'âdetle nizâm
İttifâkâ içlerinde kaht-ı sâl
Olmağın kalmadı anlarda mecâl
Bu sebebden nice hâtun Kabe'ye
'Azm kıldı erleri anda bile
Dâye olup tâ ki oğlan alalar
Sâhibinden türlü ihsân bulalar
Ol Halîme ana bileydi o dem
Bir ulu hâtun idi zâtü'l-himem
Irkı pâk ü tab'ı hem mevzûn idi
Kânı'aydı himmeti efzûn idi
Olmasaydı cümle evzâ'ı latîf
Anın emmezdi südünü ol şerîf
Vâr idi bir yaşlıca aruk deve
Südün içmek için aldılar bile
Lîk aç olmağ ile süd ey dede
Kalmadı ne devede ne ânede
Vâr idi bir merkebi ol da za'îf
Cümleden geri kalırdı ol nahîf
Geldiler bu hâl ile pes Mekke'ye
Bu garazla vardılar her hâneye
Cümlesine Hazret'i arz itdiler
Bu yetîmdir diye i'râz itdiler
Ol Halîme lâkin ol zâtı temiz
Anladı kimdir o Sultân-ı Azîz
Emmemişdi kimsenin ol sedyini
Hiç tereddüd etmeyüp aldı anı
Titredi üstüne ol hâtun hemân
Kim helâlıyla tanışdı ol zamân
Didi budur gerçi bir tıfl-ı yetîm
Lîk bundan umarım nef' dilim
Çehresi hûbdur sa'âdetden nişân
Var cebîninde olısar 'âli-şân
Virdi destûr aldılar ol serveri
Bağrına basdı hemân ol dilberi
Ağzına aldı hemân sedy-i latîf
İmreyüp südüyle doldu ol şerîf
Oğlu bulmaz iken anda katre şîr
Gözlenüp ol sedyi oldu müstenîr
Bu mübâreklikle südlendi deve
Şâd u hurremlikle döndüler eve
Nicesi şâd olmasın ol mâhitâb
Koynuna girdi anın ni'me’l-meâb
Hicrine aldı vü bindi merkebe
Oldu şevkinden o merkeb fârihe
Kimseye yol vermez oldu der-tarîk
Kim ama râkib-dürür ni'me'r-refîk
Merkebine reşk iderdi âsumân
Mâh-ı nev-na'l olmak isterdi hemân
Kanda kim uğradılar bitdi çemen
Ümm-i geylân her biri serv ü semen
Ol Halîme ol şerîfe râyegân
Virdi her kârı sa'âdetden nişân
Ana hep reşk itdi ehl-i kâfile
Bakdılar çün hâline insâf ile
Didiler kim ol yetîm-i ecmeli
Kâşki biz alıp olaydık kâfili
Pes sa'âdet olmadı anlara yâr
Geçdi fursat assı etmez âh ü zâr
Geldiler evli evine sâlimîn
Girdiler yerli yerine gânimîn
Ol Halîme lîk ol kadir-şinâs
'İzzet ile zâhir oldu beyn-i nâs
Koyunun kanda iletseydi çobân
Doyar idi südlenirdi ol zamân
Gayrılara hâsıl olmazdı bu hâl
Bildiler kim bu yetîmindir hısâl
Mâ hasal yümn-i kudûmu ol şehin
Zâhir oldu dâyesinde ol mehin
Dir idi zevci Halîme'ye müdâm
Bu sa'âdet bize bundandır tamâm
Kardaşından yeğ severlerdi anı
Her işinde ön görürlerdi anı
Günde bir aylık büyürdü ol imâm
Ayda bir yıllık olurdu ol hümâm
İki yaşa irdi ol sultân-ı dîn
'Unsur-ı pâki tamâm oldu yakîn
İltdiler anı anasına gerü
İtdi anlara mükâfât ol erü
Çünkü bulmuşlardı çok hayr-ı kesîr
İftirâkı oldu anlara 'asîr
Didiler anasına ey nesl-i pâk
Sen bilirsin tâzedir bu tıfl-ı pâk
Doymaya diriz hevâ-yı Mekke'ye
Korkarız za'f ire hem bu tâzeye
Yine ver bize olalım hâdimi
Yümn-i pâyinden bulalım hoş demi
Şol kadar yalvardılar ol ikisi
Döymedi yalvarmağa pes ânesi
Koşdu âhir anlara ol serveri
Hasretiyle oldu cânından berî
Sevnişürek geldi anlar dârına
Pes mukârin oldular dildârına
Nice müddet oldu bir gün nâgehân
Dâyenin oğlanları ol kâmilân
Dilek itdiler anadan ey ana
Kim Muhammed bile gitsin koyuna
Nice bir mahbûs olur ol hoş-nihâd
Seyr-i sahrâ ile hoş bulsun küşâd
Gide tâ kim tab'-ı pâkinden melel
Bize gelsin ana gelmesin zelel
Bilir idi mihribân oldukların
Birbirinden anı yeğ sevdiklerin
Virdi destûr aldılar dilşâd olup
Sohbet-i ihvân ile âbâd olup
Geldi ol sâ'atde Cibrîl-i Emîn
Sadr-ı pâkin şak ider şâhın hemîn
Kalbini şeytânî hazdan itdi pâk
Yenine îmân ü hikmet kodu pâk
Hem açup anda mübârek bağrını
Vurdu zahrına nübüvvet mührünü
Mühr anınçün vurdular ol pâdişâh
Kim ola mahsûs-ı dergâh-ı ilâh
Hem işâretdir kim ol nûr-ı ziyâ
Mühr vuruldu ola hatmü'l-enbiyâ
Hem işâretdir kim ol 'âlî-nişân
Anı kim görse olurdu şâdumân
Nûr-gâhı berk olurdu şâmeden
Lem'ası taşra çıkardı câmeden
Ohşadı pes Cebraîl öpdü yüzün
Didi sen mahbûb-ı Hakk'sın ey güzîn
Hıfz ide seni muhâlifden Hudâ
Tâ ki 'âlemde olasın muktedâ
Bir yana evlâd-ı dâye yüğrüşüp
Evlerine geldiler pes ağlaşup
Didiler bir kişi geldi nâgehân
Ahmed'in sadrını şakk itdi hemân
Heybetinden varamadık yânına
Ol şehi öldürdü kıydı cânına
İşitüp dâye anı ol mihribân
Âh u efgân ile tîz irdi hemân
Gördü diridir durur ol serveri
Lîk tağyirdi o vech-i enveri
Hamd edüp bağrına basdı ol şehi
Götürdü meh-i tâbdan ol mehi
Danışup erine der işbu hilâl
Korkarım bedr olmadan bula zevâl
Hoşdur ulaşmak emânet ehline
Yaraşır kim şems ulaşa burcuna
Kodular ol gün ol şâhı hevdece
'Azm-i Mekke eylediler ol gice
Âmine Hâtun'a geldiler hemân
Didiler günden güne işbu cüvân
Tal’atı hûb u mübârekdir işi
Cümle dilde yer ider her cünbüşi
Her gören reşk ile nâzırdır buna
Korkarız kim bed-nazar değe ana
Anası aldı anı ikrâm ile
Dâyesini döndürüp in’âm ile
Altı yıldan sonra gitti ânesi
Ferd ü tenhâ kaldı ol dürdânesi
Gerçi Abdulmuttalib oldu kefîl
Fi’l-hakîka ana Hakk idi vekîl
Çün sekiz yaşına irdi ol Habîb
Rıhlet itdi dünyeden cedd-i lebîb
Anı ammisi Ebû Tâlib bu dem
Gördü gözetdi kemâlince o dem
Nice yıldan sonra ol dâye yine
İki defa irdiler dîdârına
Biri bi’setden ön idi geldiler
Hadîce Anayı almış buldular
İtdi anlara o şâh in'âm-ı tâm
Sevnişi geldiler anda ol kirâm
Biri bi'setden son idi kim bular
İşitüp ahvâli anda geldiler
Buldular îmân ile hoş 'izz ü câh
Buldular her vech ile lutf-ı ilâh
Faslün fî Kemâlâtı Resûlillâh
Çün irişdi on ikiye sinn-i Şâh
Bedre yaklaşdı cemâli oldu mâh
'İffet ü sıdk ile buldu şöhreti
Nûra gark idi mübârek tal'ati
Anda hatm olmuş idi hilm ü hayâ
Diye idin bu melekdir güyiyâ
Bâtıla meyl itmedi ol bahtiyâr
Dîn-i İbrâhîm’i itdi ihtiyâr
Varmadı büthâneye ömrünce ol
Gerçi tahrîk eylediler nice ol
Hamri medh itdikçe şübbân-ı Kureyş
Anı zemm eylerdi ol hân-ı Kureyş
Dir idi kim 'akl ile mâla hasâr
Vireni 'âkıl ider mi ihtiyâr
Gör o sultân-ı hadîs-i sinn iken
Sözleri câmi'dir anlarsan sühen
Faslün fî Seyri Hazreti Resûlillâh ile'ş-Şâm
Pes kemâl-i 'akl ile buldu zuhûr
Der Ebû Tâlib ana ey vech-i nûr
Şâm'a gitmek üzeredir bir kâfile
Pes bile ol gidelim hemrâh ile
Kalbe açıklık virir seyr-i diyâr
Siyyemâ vakt-i bahâr güftâr-ı yâr
Pes ticâret niyyetine çıkdılar
Şâm ili Busrâ önünde kondular
Vâr idi çün anda bir râhib şehîr
Olmuş idi 'ilm-i Tevrât'dan habîr
Kesmiş idi halk-ı dünyâdan recâ
Okumuşdu na't-i Ahmed'den hecâ
Hem terâvîh içre bulmuşdu nişân
Kim geliser bunda ez-râh-ı fülân
Hilyesin yazmıştı suhf-ı dilde ol
Hürr iken olmuşdu ol sultâna kul
Dîde-bân olmuş idi leyl ü nehâr
Yolların gözlerdi dâim zâr zâr
Dâimâ nâzır olup ağlardı ol
'Aşkı ile yüreğin dağlardı ol
Geldi çün Busrâ'ya kondu kâfile
Bildi resminden yüğürdü şevk ile
'Âşık idi ihtiyârı kalmadı
Buldu mahbûbın karârı kalmadı
Ahmed’i bildi katına vardı tîz
Sürdü destin yüzüne sâhib-temîz
Sordu hâlin seyyidin ikrâm ile
Çok ri'âyet eyledi i'zâm ile
Çünkü sarrâf idi bildi cevheri
Bilse ol olmaz 'aceb ol serveri
Didi budur rahmeten-lil-'âlemîn
Bu olısar hem şefîa'l-müznibîn
Gözledim yolda buna taş u şecer
Secde ider kim göremez bî-basar
Hem görün işte bulutdur sâye-bân
Bu-durur size risâletden nişân
Sâyesi olmadığı vâzıh 'ayân
Habîbullâh olacağına beyân
Hem budur Tevrât ü İncîl'den haber
Evvel âhir bu-durur hayrü'l-beşer
Bu-durur hatmü'n-nübüvve bî-mirâ
Müflih olmaz kim ki eder iftirâ
Devlet oldur kim buna ensâr ola
'İzzet anın kim bununla yâr ola
Dir Ebû Tâlib'e ey hayrü'l-fetâ
Bunu dönder irmesin buna hatâ
Şâm'a vardıkda bunu bilir Yahûd
Korkaram mekr ide ol kavm-i cahûd
Pes Ebû Bekr ile dönderdi geri
Mekke'ye geldiler ol iki arı
Çün irişdi ol yiğirmi beşine
And içerdi cümle 'âlem başına
Anı candan yeğ severdi hep Kureyş
Ana kız vermek dilerdi hem Kureyş
Ol sa'âdetle Hadîce oldu vâr
Rağbet itdi ol Habîb'e ol nigâr
Gönderüp âdem Hadîce Ahmed’e
Didi alsın durmuşum ben hizmete
Yoğ ise kendüde çokdur bende mâl
Cümlesi yoluna olsun pây-mâl
Âferin ol hâtunun idrâkine
Âferin fehmine 'akl-ı pâkine
Kim cemâdı virdi aldı böyle cân
Kim edüpdür böyle ribh-i rûyigân
Andan oldu ekser evlâd-ı Resûl
Siyyemâ ol Fâtıma hayrü'l-betûl
Andan oldu cümle sâdât-ı güzîn
Devletine bahtına sad âferîn
Faslün fî Ahvâlihî Kable'n-Nübüvveti ve Bedeihâ
Erba'îne irdi çün sinn-i Resûl
Hep kemâlât ile mevsûf oldu ol
Fevk u tahta nâzır oldu bî-futûr
Cümlesin muhdes bilüp itdi ubûr
Hâlıkına itdi andan intikâl
Nefy ü isbât itdi ol sâhib-kemâl
Buldu evsâfına sun’undan sebîl
Oldu evsâfı bu dem zâta delîl
Pes muvahhid oldu istidlâl ile
Didi illallâh o dem iclâl ile
Düşdü gönlüne o dem 'aşk-ı ilâh
Pes Hirâ dağını idindi penâh
Gönlünü halkdan kesüp Mevlâ'sına
Tutdu yüzün Rabbiye'l-a'lâsına
Şol kadar kalbine gâlib oldu 'aşk
Cümleden kesdi vü tâlib kıldı 'aşk
Ol mübârek cismine geldi hüzâl
Vech-i pâki bedr iken oldu hilâl
Tâze iken gül yüzü oldu hazân
Za'ferâna döndü reng-i erguvân
Mâsivâdan ider oldu 'âr u neng
Halk içinde itmez oldu hiç direng
Ana matlûb oldu 'âlemde halâ
Gayra virmez 'akl-ı gönlün kim ala
Sîne sûzân dîdesi giryân idi
Hâletinden ol Hirâ nâlân idi
Haftalar gelmezdi ez-gâr-ı Hirâ
Gayrıya yol virmez idi mâcerâ
Ger temevvüc itseydi 'aşk-ı ilâh
Kendüyi atmak dilerdi gâh gâh
Nicesi sabr itsin ol hayrü'l-beşer
Bî-nişânî sevdi pes budur hatar
Gerçi eşyâ cümlesi andan nişân
Lîk bir şândır kamudan bî-nişân
Ne menâzil belli bunda ne sebîl
Ne sadâ-yı kârbânından delîl
Ribhi pes hayret-dürür sâliklerin
Mâyesi gayret-dürür tâliblerin
İşbu hayretden yürürken nâgehân
Geldi Cibrîl-i Emîn ez-âsumân
Verdi mahbûb-ı hakîkîden haber
Didi hem ism-i sıfâtından eser
Sûre-i İkra'la bildirdi nişân
Bildi pes mahbûbunu ol 'âli-şân
Gelmeğe başladı Kur’ân âyeti
Yolunu bildi vü gitdi hayreti
İtdi emr ü nehy ü tevhîd-i Hudâ
Dahi tebşîr ü va'îdinden edâ
Da'vete başladı ol hayrü’l-verâ
İşitüp küffâr anı itdi mirâ
Bütlerin tezyîf u ibtâl eyledi
Dînlerin bi'l-cümle battâl eyledi
Dembedem açdı şerâyi’den kapu
'Âleme saçdı tarîkatden koku
Küfr ile muzlim iken rûy-i zemîn
Dav'-ı îmân ile nûr oldu hemîn
Gerçi kim îmân geldi nice merd
Lîk küffâra irişdi gam u derd
Gâlib oldu câhiliyyet gayreti
Dinlemediler delîl u hucceti
Pes ezâ kasdına yüz tutdu şerâr
Lîk da'vetde o server ber-karâr
Kârbân-ı Hakk kuruldu der-güzer
Av'avesinden ana irmez zarar
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Faslün fî Mevlûdi’l-Mâneviyyi ve Zuhûri Nûrihî fî Ümmetihî
bi Hasebi'l-İsti'dâd ilâ Yevmi't-Tenâd
Gel beru ey tâlib-i esrâr-ı yâr
Eyleyen 'ilm u ledünnîden nisâr
Râgıb isen mekteb-i 'irfâna gel
'Âşık isen mevlid-i cânâna gel
Tut kulak tâ söyleyem nev-dâsitân
Dâsitânlar içre gâyet dil-sitân
Ger irerse kalbime feyz-i ilâh
Rûh-ı erkemden bulursam dest-gâh
Hızr olam sunam sana âb-ı hayât
Nûş edersen görmeye kalbin memât
Dest-i beyzâ gösterem Mûsâ gibi
Mürdeler ihyâ edem 'Îsâ gibi
Çün Süleymân taht-ı fikrimde süvâr
Eyleyem kat’-ı menâzil bî-şümâr
Hüdhüd-kalbi Sabâ-yı kalbe nûş
Gönderem seyr eylesin şevk ile hoş
İrgüre San'â-yı dilden ey haber
Kimse dimemiş ola hoş mu'teber
Şimdi zâhir mevlidi kıldım beyân
Tâkatim yetdikçe depretdim zebân
Dilerim mevlûd-i bâtından nişân
Söyleyem tâliblere ey 'âlî-şân
Gerçi mevlidde denildi çok kitâb
Lîk hiç gitmedi bu yüzden nikâb
Hamdülillâh kim bu dem fettâh-ı gayb
Bana feth itdi bu bâbı itme rayb
Hem işâret oldu Hazret'den yine
Mevlidinde menn ü selvâlar yine
Mevlid-i zâhir 'avâmındır şehâ
Mevlid-i bâtın nasîb-i müntehâ
Mevlid-i zâhir hemân birdir yakîn
Mevlid-i bâtın havâssındır hemîn
Kim tecellî ideli ol Müste'ân
Kendi zâtına ezelde ol nihân
Dembedem doğmakdadır sırr-ı Resûl
Anı kat' oldu sanır her bir fuzûl
Tâ kıyâmet bâkîdir ol mevlidi
Duyusarsın oldun ise mühtedî
Her zamân bir merd-i kâmilden zuhûr
Eyleyüp bir âhara eyler 'ubûr
Gâhî Şiblî'den gehî Mansûr'dan
Gâh Cüneyd'den geldi geh Tayfûr'dan
Gâhî Nu'mân'dan gehî İdrîs'den
Gâhî bâtından gehî tedrîsden
Cümlesinden zâhir olan vecd-i hâl
Sırr-ı Ahmed'dir ki doğdu lâ-mahâl
Dembedem mevliddedir ehl-i safâ
Her zamân doğmakdadır nûr-ı Mustafâ
Ko gümânı meclis-i cânâna gel
Tâ kıyâmet gülşen-i sultâna gel
Kim bu bir gülşen-dürür irmez hazân
Tâzedir reyhânı güller câvidân
Hem usanmaz bu gülün bülbülleri
Eksik olmaz dâimâ gulgulleri
Bil bu bir meclis-dürür ey yâr-ı dîn
Hizmete bel bağlamış rûhu'l-emîn
Sâye-bânıdır bunu seb'-i tıbâk
Hizmet için tutar İskender burâk
Meclise pervânedir kerrûbiyân
Şem'-i şekvâ 'âşık isen sen de yan
Mutrıb olmazsan şehâ târibden ol
Sâkî olmazsan bu dem şâribden ol
Cân u dilden râgıb ol bu meclise
Tâ sana Şeh'den 'atâlar irişe
Saçıla rûhsâr-ı câna hoş gül-âb
Gelmeye anda hisâba müşk-i nâb
Şehd-i 'irfândan içesin tayyibât
Düşe haclet âbına kand-ı nebât
Sîneler micmer ola 'ûdî-safâ
Neşr ide bu 'âleme bûy-i vefâ
Hoş teneffüs eyleye bûy-i visâl
Lîk hicrân virmeye dahi melâl
Başlaya evrâdına murg-ı seher
Uyanup çeşmin aça sâhib-nazar
'Azm-i râh ide yine her dil-fikâr
Kalmaya tâ kârbânından katâr
Ger bu söz dinile tâ yevme’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Resûl'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Dinle benden bu beyâna beyyinât
Suhf-ı dilden okuyam çok kâtı'ât
Çünkü geldi bunda ol sultân-ı dîn
Ol Muhammed rahmeten-lil-'âlemîn
Buldu îmân ile ashâb sad safâ
İrdi küfr emrâzına andan şifâ
Buldular emmâre vasfından halâs
Oldular dergâh-ı Hakk'dan hâs-ı hâs
Nefsleri hâindi oldu âmine
Tâlib oldular Muhammed nûruna
Pes tasarruf eyledi sırr-ı Resûl
Nefsleri cem' oldu ma'nâ ile ol
Oldular nûr-ı Resûl'den hâmile
Nâkıs iken oldular hoş kâmile
Düşdü erhâm-ı kulûba çünkü nûr
İtdi pes âsârı anlardan zuhûr
Vakt irişdi anlara eyyâm u sâl
Doğdu etfâl-ı me'ânî hoş hısâl
Dilleri nûr oldu Hakk'dan söyledi
Elleri nûr oldu ihsân eyledi
Her neye bakarsa 'ibret aldılar
Her işiden de hakîkat buldular
Zâhir ü bâtında te'sîr itdi nûr
Kim ki gördü anları buldu surûr
Mâ-hasal bir nûrdur ol sırr-ı kıdem
Her kime irse dimez dahi nidem
İrse ger vîrâneye ma'mûr ider
Girse zulmet-hâneye pür-nûr ider
İrse ger a'mâya bulur rûşenâ
Görse ger bîgâne olur âşinâ
Girse gam-gîn dillere ol şâd olur
Gam ile vîrân iken âbâd olur
Ger gedâya irse nâgeh şâh ider
İrse gaflet ehline âgâh ider
Hastaya irse o dem bulur şifâ
İrse ger fakr ehline ierir gınâ
Kankı kula irse ol âzâd olur
Kaydın ıtlak eyleyüp dilşâd olur
Ey nice câhilleri dânâ eder
Görmez iken yolunu bînâ eder
Ey nice büthâneden sıddîk ider
Sadrın anın ma'den-i tasdîk ider
Ey nice fısk ehline virir salâh
Her işi hüsrân iken bulur felâh
Bu söze yokdur nihâyet ko bunu
Söyle şâhın ma'nevî mevlûdunu
Pes sahâbe oldular bu nûra gark
Başladı 'âlemde yer yer vurdu berk
Tâbi'în meydâna geldi ba'd-ez-ân
Gördüler ol nûru ashâbda 'ayân
Kesb edüp ol nûra isti'dâd-ı tâm
Tâlib oldular o nûra ey hümâm
Gördüler tâlibleri subh-ı güzîn
Anlara cem' oldular anda hemîn
Pes cimâ'-ı mânevî buldu husûl
Göçdü ol nûr anlara itdi vusûl
Tâbi'îne itdi nûr çün intikâl
Anları zeyn eyleyüp verdi kemâl
Nutfe-i nûr ile erhâm-ı kulûb
Hâmileydi terbiyetle oldu hûb
Doğdu her birinden etfâl-i me'ân
Fikreti nûr oldu sözler fevt-i cân
'Urve-i vuskâyı muhkem tutdular
Ol habîbin sünnetince gitdiler
Buldular sırr-ı mesânîden nişân
Oldular sırrı bulanlar 'âlî-şân
Aldılar 'ilm-i ledünnîden sebak
Buna 'âr olmaz gel oku bir varak
İtmeyen 'âlemde bu 'ilmi taleb
'Âleme geldim diye n'eyler 'aceb
Bilmeyen bu 'ilmi kesb itmez suhûh
Ey 'aceb ol kes kime eyler sücûd
Olmak istersen habîbe âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Bu kemâli buldular pes tâbi'în
Çâr imâm irişdi oldular mu'în
Vurdular erkân-ı dîne hoş esâs
İtdiler âyât-ı Hakk'dan iktibâs
İtdi kâmiller çü tedvîn-i kitâb
Keşf olundu yer yer esrâr-ı hitâb
Cümle karnı seyredüp nûr-ı Nebî
Geldi zâ târîhi hem seksen yedi
İtdi bu devre çün ol sır intikâl
Nice nâkıs buldular andan kemâl
Şark u garbda oldu ol nûr âşikâr
Gözün aç tâ göresin ey dil-fikâr
Dembedem doğmakdadır her kûşede
Sırr-ı hatmi'l-enbiyâ bu devrede
Dimesin bu sözü ehl-i irtiyâb
Gitdi ehli şehr-i 'aşk oldu harâb
Şems-i Tebrîzî gibi çokdur ulu
Kanı Mevlânâ gibi bir bahtılu
Şehr-i 'aşk ma'mûr-durur ez-ibtidâ
Yine ma'mûr olısar tâ intihâ
Çünkü Hakk vurdu anın bünyâdını
Nüh-felek koparmaya bir taşını
Ger bu söze şâhid istersen 'ayân
Bu hadîsi gel oku gitsin gümân
Kâle'n-Nebiyyü "Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirîne ale'l-hakkı ilâ kıyâmi's-sâ'ati".
Pes bu sırrın mazharıdır beş namaz
Cem' olup her gün kılar ehl-i niyâz
Şark u garbda yüğrüşür ehl-i gazâ
İrişir küfr ehline bi'se'l-cezâ
Hac içün hiç eksik olmaz kâfile
Hoş bulurlar sad safâyı şevk ile
Dâimâ olmakda ihrâm-ı vukûf
Dâimâ olmakdadır sa'y-i ukûf
Kimisi sâim kimi virir zekât
Enzelellahu 'aleyhim berekât
Okuyup yazmakdadır ehl-i 'ulûm
Yesserallahu lehüm hayra'l-fühûm
Hânekâhlarda kurulmuş halkalar
Hâleti olan ururlar na'ralar
Giceler olmakdadır arz-ı niyâz
Gerçi bundan behresizdir ehl-i nâz
Doğmasa ger hâliyâ sırr-ı Resûl
Bunlar olmaz idi hergîz ey fuzûl
Şehr-i 'aşk ma'mûr u dükkânı küşâd
Hakk metâ'ı dembedem bulur mezâd
Yüğrüşür dellâl-ı râgıb müşteri
Lîk derk itmez anı her serseri
Ger bu söz denile tâ yevme'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen habîbe âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Gel berü ey 'ömrünü kılan telef
Aslına meyl eyle olma nâ-halef
Mü'mine lâzım-durur tekmîl-i nefs
Hiç yarar mı fânîye fânî heves
Ma'rifet tahsîline eyle şurû'
Ko ru'ûnet semtini eyle huzû'
Nesne bildim sanma dünyâda seni
Çünkü artırdın hicâbın ey denî
'Âdeti tutdun 'ibâdetden ulu
Zu'm idersin kim olupsun bahtılu
Baht odur kim yâd ile hoş yâr ola
Rûz-ı ferdâ mansıbı dîdâr ola
Bil neye geldin bu sûret milkine
Yâ neye girdin bu mihnet fülkine
Bozmadan devrân bu sûret mülkünü
Salmadan girdâba mihnet fülkünü
Sâhil-i kabre vücûdun zevrakı
Varmadan eyle tedârik ey ahî
Bir ticâret eyle bunda câvidân
Kim anınçün yaradıldı ins ü cân
Olmak istersen gel imdi 'Îsâ-dem
Gir bu yola Mûsâ gibi vur kadem
'Akl-ı Şem'ûn ile sâlik ol yola
Ger nusub çekse sakın gitme kile
Sabrı bu yolda gıdâ idin şehâ
Mecmau'l-bahreyn olunca müntehâ
Ger bulursan anda Hızr'ı rehnümâ
Kendi bildiğin bırak ey hod-nümâ
Koma hiç evrâk-ı dânişden nişân
Bî-hıred bir tıfl-ı ebkem ol hemân
Habl-i teslîmi takup gerdânına
İ'tirâzı hûy edinme kendine
Dur bu mekteb eşiğinde hizmete
Mübtezel ol bakma nâm u şöhrete
Sadr iken olsun yerin saff-ı ni'âl
Bir gün ola tâ işidesin te'âl
Cübbe vü destârı vir erbâbına
Hâdim ol pîr-i Hızr'ın bâbına
Emr-i şer' ile mukayyed ol dürüst
Çâbük ol bu yolda sakın olma süst
Her işârâtına pîrin nâzır ol
Her ne kim emr itse anda hâzır ol
Ger bulam dersen o kapıda velâ
Key sakın emrine anın deme lâ
'Âdetin olsun senin cû' u seher
İbn-i vakt ol siyyemâ vakt-i seher
Dâimâ âbdest ile pâk ol yürü
Tut tevâzu' yolunu hâk ol yürü
Eller uyusa uyanıklardan ol
Derd ile sen bağrı yanıklardan ol
El gülerken sen hazîn ol olma şâd
Nâ-murâd ol ger bulam dersen murâd
Sâmit ol kes dilini ebkemden ol
Hâline meşgûl olup ebsemden ol
Cümleyi a'lâ bilüp ol kapuda
Senden ednâ kimse bilme tapuda
Cân u dilden seglerine hâdim ol
Ol ru'ûnet 'âlemine nâdim ol
N'ola ger segden de kem bilsen seni
Şâyet ola kim basaydın düşmeni
Öz murâdını çıkar sen aradan
Nefsini hor et safâ sür yaradan
Kimseye kılma hakâretle nazar
Kim budur yolda hatar-ender-hatar
Kim bu üslûb üzre teslîm olasın
Her ne kim dilersen anı kılasın
Hoş tasarruf işler ol dem sende şeyh
Defn ider ol ma'nâyı kalbinde şeyh
Duyasın ol dem cimâ'-ı ma'nevî
Lezzetini aldın ise mevlevî
Tâlib olursun ki her dem sad hezâr
Cem' ola sırrınla şeyh-i bahtiyâr
'Âlem-i kudsden açılır sana bâb
Yüz vurur kalbinde hep 'ilm ü kitâb
"Men aref" sırrı bulur ol dem zuhûr
Rabbini bilüp olursun cümle nûr
Hoş tecellî ider envâr-ı Hudâ
Şâh olursun anda olmuşken gedâ
"Küntü kenzen" sırrı yüz urur o dem
Anın ile işidirsin dem-be-dem
Remz-i "bi yubsır" u "bi yentık" şehâ
Âşikâre olur ol dem bî-hafâ
Hakk ile söyler ü Hakk ile görür
Hakk ile tutar u Hakk ile yürür
Pes muvahhid olur ol ef'âl-ile
Hâl ile bil bu bilinmez kâl-ile
Himmet ile ger sürersen bunda at
Sana menzil ola tevhîd-i sıfât
Varlığından ger geçersen ey hocam
İresin tevhîd-i zâta bî-kadem
Gerçi çokdur bu merâtibde kelâm
Ehl olan lâkin bilir bunda merâm
Olmayan bu ma'rifetle âşinâ
Fehm idemez ger urursan başına
Pes revâsı ihtisâr etmkdedir
Râh-i dîger ihtiyâr etmekdedir
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Ol Habîb'in mevlidini ey hümâm
Zâhir u bâtın sana didim tamâm
Kim bilesin evvel âhir bu kemâl
Ol Resûl'ün nûru imiş lâ-mahâl
Her melâhat kim görünür der-mahal
Ahmed'in nûrundan anla bî-halel
Söylesen anınla söylersin sözü
Görmeğe anınla açarsın gözü
Câmid ü sâmit anın vassâfıdır
Nâtık u ucmâ anın 'arrâfıdur
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Münâcât-ı Kâdıye’l-Hâcât
Lutf edüp bu bende ey Rabbenâ
Aç dilimi tâ idem medh u senâ
Âfitâbdan zerresin idem 'ayân
Ol bahrden katresin idem beyân
Çün anın meddâhı sensin yâ Ganî
Nice medh ide anı ben-tek denî
Lîk maksûdum bu ey dânâ-yı râz
Bu bahâneyle idem arz-ı niyâz
Hâlimi arz eyleyem ol şâha ben
Yokluğum i'lâm idem dergâha ben
Kasîde fî Medhihi'l-Kerîm Ya'nî Resûlullah
Elâ yâ eyyühe'l-müştâk gözet rûhsâr-ı sultânı
Ki ol yüzden görisersin bu yüzde vech-i Sübhân'ı
Şerâb-ı hikmet-i şer'i içegör bezm-i Ahmed'den
Ki mahrûmdur bu 'işretden heves-gûyân-ı yûnânî
Ne denli enbiyâ geldi kamusu anı medh itdi
Anın hüsnünü vasf itdi olup Yûsuf ana sânî
Halîlullah'a ger berd ü selâ olduysa ger nârı
Söyündü hep bu doğdukda mecûsun cümle nîrânı
Ne var Mûsâ 'asâsın ejdehâ itdiyse destinde
Bu tiryâk-ı nübüvvetle 'adem itdi nice sü'bânı
Biten otlar anı söyler öten kuşlar anı över
Tufeylîdir kamu 'âlem bu fevkânî vü tahtânî
Süleymân tahtına binüp iki aylık yol aldıysa
Yarım dem içre ol server geçüpdü hadd-i imkânı
Ne var dîvler haşem olduysa ana vahş ü tayr ile
Bu kanda gitse giderdi yanınca hayl-i rûhânî
Kamer devrinde geldi ger velî emrine râm idi
Anı gör nice şakk itdi işârât ile fermânı
Yiğirmi üç yıl içinde neler itdi bu 'âlemde
Eline seyfin almışdı okurdu dilde Kur`ân'ı
Cihânı heybeti tutdu nice şâhın ödü sıtdı
Görün Kisrâ'yı kesr itdi kınında tîg-i bürrânı
Abâ giymişken eğnine kabâ ehlini kul itdi
Gınâ virmişdi âfâka yoğ iken keys ü hemyânı
Bizi tekmîl için ol Şâh karar itdi bu 'âlemde
Kusûrun arz iderken hep cinânın hûr u gılmânı
Çü buldu sırr-ı lâhûtu bırakdı resm-i nâsûtu
Beşer şeklinde ol server kazandı hulk-ı Rahmân'ı
Dirîg ola bu zindân ehline vasf etmek ol Şâh'ı
Sezâdır 'arş-ı a'lâ cem'ine medh idem ol hânı
Yâ bu nâsûtî dil nice öve ol rûh-ı lâhûtu
Karınca ka'r-ı çehden ölçe mi hiç 'arş-ı Rahmân'ı
Hüdâvendâ bana 'avn it diyem ol seyyidin mehdin
Okuyan na'tini anın unuda şi'r-i Sahbân'ı
O bir nûr-ı musavverdi gelüp bu 'âlem-i kevne
Gehî 'arşda gehî ferşin verâsındaydı seyrânı
Hakîkat gözüyle bakan anı bildi ki kimdir ol
Anınçün kodular anın yolunda baş ile cânı
Şu kim sûret göz ile nâzır oldu anı görmedi
"Ve hüm lâ yubsırûn"dan gel oku âyât-ı bürhânı
'Aceb mi görmese anı mukayyed ola ecsâma
Ne bilsin ma'nâ rûhsârın ki görmez çeşm-i hayvânî
Muhâcirlerle Ensâr anladı ol serveri ancak
Biri îsâr edüp vârın biri terk itdi evtânı
Ne yere kim kadem bassa olurdu mescid ü mihrâb
Harâb iken nazar salsa hemân ma'mûr ider anı
Habîbâ gel nazar eyle benim gönlüm harâbına
Çü sensin dînime mi'mâr 'imâret kıl bu vîrânı
Adım ümmet işim gaflet meded irgür bana himmet
Ebed kapunda kul eyle dahi çekdirme hicrânı
Ayakda kalmışam şâhım elim tut rûz-i mahşerde
Sana tutmuşdur ümmîdin o dem bu müflis ü cânı
Nazar kıl bana şefkatle keremler eyle himmetle
Esirge cümle ümmetle ki çokdur ac u 'uryânı
Velî bu cümlesinden aç benem key ahvec-i muhtâc
Şefâ'at kapusunu aç olalım anda mihmânı
Egerçi Şemsî'nin dergâhına bir tuhfesi yokdur
Velî Hakk'dan ne didinse ana muhkemdir îmânı
Hüdâvendâ Hüdâvendâ kuluna anı sen virdin
Elinden alma son demde ana irgürme hızlânı
Hüdâyâ itdin ihsânı bana sen virdin îmânı
Ne bilsin ma'nâ ruhsârın çü gözsüz çeşm-i merânı
Budur zannım sana vallah k'anı 'afv idesin billah
Ne denli çoğ ise ey şâh anın cürm ile 'ısyânı
İlâhî bu kulun senden yana sana sığınmışdır
Senin kahr-ı celâlinden yine sen ol nigeh-bânı
Şu denli cûş edüpdür rahmetin deryâsı ey Rahmân
Dilersen gark ider bir katresi bin bahr-ı 'ummânı
Senin hep rahmetindendir bu na'mâ dâr-ı dünyâda
Kıyâmetde hiç itmez mi bu evde iden ihsânı
Yaratdın rızkımız virdin keremden anı kesmedin
Kelâmında kulum didin bilirken bizde noksânı
Egerçi hükme münkâdız rızâ bâbında dilşâdız
Velî lutfuna mu'tâdız bilirsin ey kerem kânı
Sakın ey nefs-i bed-endîş bu sözden olmagıl mağrûr
Ki hep hikmetledir işi sefehden yücedir şânı
Eger bir 'abd-i gümrâhı tutarsa anı Allah'ı
Ne feryâdını dinlerler ne assı ider efgânı
Eger Ceyhûn ola yaşı sayılmaz katreye anda
'Abes âzedir âhı müfîd olmaz peşîmânı
Velî bu evde bir katre yaşın deryâdan evlâdır
Kıyâmetde söyündürür lehebden bahr-i 'ummânı
İlâhî 'izzetin hakkı sana senden sığınıram
Bana kim ola rahm ide eğer 'afv itmesen anı
Faslün fî Mi’râcı Resûl Sallâllâhu Te'âlâ
Gel berü ey seyr-i a'lâ isteyen
Cennet içre zıll-i tûbâ isteyen
Ko cesed-i Beytü'l-Harâm'ın sâir ol
Bin burâk-ı şevka bir dem tâir ol
Kıl ziyâret sadrının aksâmını
Oku "sübhânellezî esrâ"sını
Zümre-i 'ulyâya olgıl muktedâ
Eylesinler sana cümle iktidâ
Eyle mi'râc-ı me'âniye 'urûc
Sana hâil olmaya zâti'l-burûc
Ya'nî etvâr-ı kulûba olma kayd
Sidre-i sırrında simurg ola sayd
Anda ko Cibrîl-i 'aklı sen şehâ
Çün anın seyrine oldu müntehâ
Levsi varlıkdan idersen ger ferâğ
Zîr-i pâyinde ola 'arş-ı dimâğ
Pes mecâzî varlığın bula fenâ
Bula hakkânî vücûd ile bekâ
Nûr-ı Hakk ola vücûdun serteser
Mâsivâdan kalmaya senden eser
Açıla sırrında hakkânî lisân
"Et-tehiyyâtü" deyüp vire beyân
Ref’ ola pes vech-i mutlakdan nikâb
"Kâbe kavseyn"den ire her hem hıtâb
Kalmaya hergiz mecâzîden vücûd
Nûr-ı Hakk ile ide zâtın şuhûd
Sırr-ı gaybdan ola vahy-i ma'nevî
Duyasın esrâ nedir ey mevlevî
"Üdnü minnî"den duya cânın haber
İtmeye Firdevs-i a'lâya nazar
Çünkü ol nûr ile açıldı lisân
Eyledim mi'râc-ı ma'nâdan beyân
Dilerim ol seyyidin mi'râcını
Söyleyem ol müntehâ minhâcını
'Avn iderse bana hallâk-ı cihân
Eyleyem mi'râcın ol şâhın 'ayân
Ey dirîgâ kanı dil anı diye
Yâ anın esrârını keşf eyleye
Kim anınçün var-durur bir vakt-i hâs
Ne melek sığar ana ne 'abd-i hâs
Dilerim kim ol cemâda dil veren
Dilimi intâk ide ol zü'l-minen
Pes anın mahbûbuna vassâf olam
Söyleyem minhâcını 'arrâf olam
Dil anındır söz anın mahbûb anın
Ara yerde nesnesi yok kimsenin
Fasl-ı Dîger
Dinle şimdi edeyin söze şurû'
Savb-ı Hakk'dan hoş kelâm ide tulû'
Yazayın âyât u ahbârdan nukûl
Kellimi'n-nâse 'alâ kaderi'l-'ukûl
Cem' olup bir gün sanâdîd-i Kureyş
Yürüyüş itdiler ol sultâna bîş
Kimisi şâ'ir kimi sâhir didi
Kimisi mecnûn diye söz söyledi
İşidüp bu sözleri mi'mâr-ı dîn
Kalb-i pâki gamlanup oldu hazîn
Bir yâne gamm-ı şamâtât-ı a'dâ
Bir yâneden âteş-i 'aşk-ı Hudâ
Bu iki kürbetle ol hayrü'l-enâm
Ol gice itdi Hatîm içre kıyâm
Gâh gamından ol mübârek başını
Pâyine salup dökerdi yaşını
Gâhî sarf edüp semâya tarfını
Rabbisine arz iderdi hâlini
Ger bu hâl içre habîbine hakîm
Nice merhemler sarar ana rahîm
Tâ ki bundan bileler ehl-i belâ
Kim belâ zımnındadır lutfu dile
Pes bu hâl üzre irer peyk-i celîl
İrgürür Hakk'ın selâmın ol cemîl
Didi şâd ol ey Resûl-i muhterem
'Arşına da'vet ider Rabbü'l-ümem
Hem diler vâkıf kıla esrârına
İre 'ilmin cennetine nârına
Olmaya kavlinde tâ zann ü gümân
Diyesin her işi aslınca beyân
Nice bir ferş üzre mağmûm ola dir
Telh-ı hicrân ile mehmûm ola dir
Nice bir cevr-i Kureyş ile cefâ
'Arşıma gelsin bu dem bulsun safâ
Nice bir hicrân ile sîne cürûh
Vaktidir vaslımla bulsun sad fütûh
Hazretimden dâimâ ehl-i felek
Tal'atin nûrunu iderler dilek
Hem recâ etmekdedir 'arş-ı 'ulâ
Hâk-i na'leynin ide kühl-i cilâ
Hazrete gitmeğe tîz eyle yerak
Kim benimledir getirmişim burak
İşitüp ol Şâh yöneldi Zemzem'e
İtdi Zemzem kapusunda zemzeme
Gusl edüben itdi tecdîd-i vudû'
Pâk idi evvelde pâk oldu aru
Pes Harem içre iki rek'at namâz
Sad huşû' ile kılup itdi niyâz
Tutdu ta'zîm ile Cebrâil rikâb
Bindi pes mazhar-ı ol ümmü'l-kitâb
Anda durmuşdu melâik sâf sâf
Etİtdiler tekbîr ile i'zâm-ı sâf
Didiler yümnün mübârekdir şehâ
Sen güneşsin gayrı mürseller sühâ
Pes senâ ile yöneldi ol cemîl
Gitdiler Kuds'e yanınca Cebraîl
Râkibin şevkı edüp merkûbe tâ
Ne yeri görse ana basardı pâ
Kurb-ı Kavseyn'e giderken hem-ça tîr
Geldi sağından bir âvâz ey dilîr
Didi dön yolunda çokdur mühlikât
Ol söze itmedi Hazret iltifât
Geri solundan bu nev'a bir nidâ
Geldi hiç dinlemedi ol muktedâ
Geldi bir 'avrat düzenmiş bi't-tamâm
Dön diye ol dahi itdi ihtimâm
Ana dahi uymadı ol mühtedâ
Seyrine vü râhına cânlar fedâ
Geldiler pes Kuds'e ol sâ'atde hoş
Şevk-ı ma'şûk ile cân eylerdi cûş
Girdiler Aksâ’ya pes kıldı namâz
Bâdehû dergâha çok itdi niyâz
Döndü Cebrâîl’e didi ey refîk
Bir nice iş vâkı’ oldu der tarîk
Sağ u soldan geldi bir nice sadâ
Dön diye eylediler bana edâ
Geldi bir avrat da çok dâm eyledi
Dön diye ol dahi ibrâm eyledi
İtmedim hiç birisine iltifât
Bana hall eyle bu işte müşkilât
Hamd edüp ol demde Cibrîl-i Emîn
Didi saklamış o hayrü'r-râhimîn
Ger sağından söze olsa rağbetin
Hep yahûdî olısardı ümmetin
Ger solundan yana itsen himmeti
Hep nasârâ azdıraydı ümmeti
Avratın sözüne ger etsen kıyâm
Ehl-i dünyâ olaydı ümmet tamâm
Zîrâ ol dünyâ idi geldi sana
Yâ Muhammed 'avn-i Hakk irdi sana
Hamd ana bu üç hatardan ol kerîm
Ümmetini sakladı kılmadı bîm
Hem o demde iki kâse sundular
Biri hamr u biri süddür didiler
Didi bana Cebraîl ey bahtiyâr
İkisinden birin itgil ihtiyâr
Ben süde meyl eyledim içdim hemân
Didi hoş vardın südü içdin ey cân
Fıtrat-ı İslâm'a irdi ümmetin
Tutısardır şark u garbı ümmetin
Ger hamîrden içe idin ey hümâm
Ümmetin 'âsî olaydı bi't-tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Fî Mi'râc
Sîret ehlinden bunu eyler ruvât
Çünkü Aksâ'ya girer ol hoş simât
Anı istikbâle ervâh-ı rusül
Geldiler iclâl içün tutup sübül
Hem melâikden mukarrebler bile
Geldiler bu hizmete İslâm ile
Şekl-i âdemde pes İslâm evvelâ
Ol Habîb-i Hakk'a itdi merhabâ
Ba'dehû tertîb ile rusül-i kirâm
İtdiler ol servere i'zâz-ı tâm
Hem mukarrebler okudular senâ
Didiler kim sende hatm oldu senâ
Nice olmasın tamâm ol zât-ı hâs
Bu olupdur ez-ezel mir'ât-ı hâs
Reşha-i nûrundan oldu enbiyâ
Lem'a-i feyzinden oldu asfiyâ
Neş'e-yi 'âlem budur bi'l-ittifâk
Pes bunun'çün oldu mi'râc-ı burâk
Saf tutup Aksâ'da cümle enbiyâ
İtdiler ta'zîmi bî-hadd bî-riyâ
İşbu hâl içre ikâmet itdiler
Pes salâtı çün işâret itdiler
Der Habîbullah'a Ahmed bedr-i tâm
Halka siz eylen imâmet ey hümâm
İşitüp bunu dedi peyk-i Hudâ
Yâ Muhammed halka sen ol muktedâ
Ez-ezel sensin imâmü'l-enbiyâ
Tâ ebed sensin hümâmü'l-etkıyâ
Mescid ü mihrâb ü minber tâ kıyâm
Şimdiden geri senindir yâ imâm
Yaraşır bu cem'a sen şem'-i ziyâ
Şevkine pervâne olsun asfiyâ
Bu şeref burcunda hurşîd-i recâ
Evvel âhir sensin ey bedri'd-dücâ
Pes imâmet eyledi anda Resûl
Enbiyâ ervâhına Aksâ'da ol
Çün tamâm oldu tazarru'la niyâz
'Azm-i râh itdi yine ol şâh-bâz
Kurdular nûrdan semâya nerdübân
Taraf-ı Hakk'a oldular andan revân
Şevk ile 'âşık gider ma'şûkuna
Hoş mübârek dem k'ire mahbûbuna
Siyyemâ mahbûbu için lâ-yezâl
Cins ü emsâlden münezzeh zü'l-celâl
Fevk u tahtdan hem mu'arrâ zât-i pâk
Vahdet-i zâtında gark eflâk-i hâk
Hâssa kim da'vetle gide ol yola
Rehnümâsı ola Cebrâil bile
İrdiler dünyâ göğüne ol zamân
Feth edüp ebvâbı girdiler hemân
Saf tutup derler melekler merhabâ
Şâd olup derler melekler merhabâ
Düşdü pes dünyâ göğüne gulgule
Nâm-ı Ahmed söylenir dilden dile
Gördüler anda Muhammed'dir refîk
Didiler ni'me'r-refîk ni'me't-tarîk
Gördü anda Âdem'i ol Mustafâ
Kim-dürür dünyâ göğünde pür-safâ
Didi Cibrîl bu atandır vir selâm
Pes selâm-ı Hakk'da gösterdi kıyâm
İşidüp Âdem selâmın aldı ol
Merhabâ deyüp der ey sâlih oğul
Tehniyet itdi ana mi'râcını
Ol gece ol sırrını minhâcını
Dir Habîbullah'a çün itdin 'ubûr
'Azm kıldın maksada pes gark-ı nûr
Anda bast itdi melekler ecniha
Bindin ana irdin ikinci göğe
Feth oluban girdi pes ol 'abd-i 'âf
Merhabâ didi melekler sâf sâf
Gördü Yahyâ ile 'Îsâ anda hem
Nûra gark olup dururlardı be-hem
Verdi ta'zîm ile anlara selâm
İtdiler iclâl ile anlar kıyâm
Didiler sâlih karındaş merhabâ
Merhabâ dir iç ile dış merhabâ
Pes kanadına olup Cibrîl o dem
Tâ yedinci göğe vurdular kadem
Tavr-ı evvel üzre her gökde kapu
Açılup melekler itdi hoş tapu
Yûsuf'u gördü üçüncüde durur
Dahi dördüncüde İdrîs gark-ı nûr
Hâmisinde gördü Hârûn-ı halîm
Gördü altıncıda Mûsâ-yı kelîm
Gördi İbrâhim yedincide-dürür
Ol mübârek yüzü nûrdan berk vurur
Pes işâret itdi Cibrîl-i hümâm
Ana hoş ta'zîm ile virdim selâm
Didi bana ey nebî sâlih oğul
Merhabâ "ehlen ve sehlen" sağ ol
Sidre'ye irdi pes andan Cebraîl
Açdı yüz kanadın ol cemîl
Şekl-i hâssını bana ol itdi arz
Bi't-tamâm seyreyledim der tûl u arz
Anı ben gördüm bu şekl ile hemân
İki def'a görmedi ins ile cân
Döşediler anda bir altın döşek
Hazret'i ta'zîm içün hiç tutma şek
Faslün fî Seyrihî mine's-Sidreti ilâ Mâşâallah
Gel berü ey murg-ı rûh-ı 'âşıkîn
'Akl gibi olmagıl sidre-nişîn
Himmetin perini aç pervâz it
'Aşkı rehber eyleyip âgâz it
Lâ-mekân şâh-bâzısın ez-ibtidâ
Seyrine olmaya Sidre müntehâ
Ko mekânı eyle 'azm-i lâ-mekân
Kim seninçün anda vardır âşiyân
Terk edüp evvelde yapmışdın yuva
Anı iklîmin sanırdın ey yova
Gel kadîmî âşiyânı kıl taleb
Çekmegil işbu harâbî'çün ta'ab
Bu harâbı hoş beğenmiş bûm-nefs
İrmemiş hubbü’l-vatandan ana ses
Ko harâbı gözlegil ma'mûrunu
Zâğ-ı nefsin duymasın esrârını
Dinle bâkî seyrini ol serverin
Ol 'aliyyü'l-himme ol cân-perverin
Ol hümâ-yı kudsi ol şâh-bâz-ı yâr
Sâ'id-i sultâna lâyık bâz-ı yâr
Sem'ine irdi çü savt-ı "irci'î"
Anladı bâzû-yı şehdir merci'i
Kalmadı sabrı vü oldu bî-karâr
Pes didi Cebrâil ey peyk-i yâr
Sidre'de durup ikâmet eyleme
Dur benimle eyle 'azm-i demdeme
Didi Cebraîl ana ey pür-bahâ
Seyrime Sidre olupdur müntehâ
Sidre'dir bana makâm-ı ma'lûm
Ger geçem bundan eririm hem-çü mûm
Cismime âteş düşer ez-nûr-ı pâk
Bâl ü perrim pes olur ol demde hâk
Sana mahsûsdur bu meydân-ı velâ
Yok-durur seyrine bu şeb intihâ
"Lî ma'allah" mahremi sensin şehâ
Ka`be-i zât mahremi sensin şehâ
Hem "ebîtü" hûnunun mihmânısın
Sen bu bezmin muhterem cânânısın
Senden özge kimse basmadı kadem
Bu makâma ey nebiyy-i muhterem
Pes yürü meydân senindir ba'dehû
Bunda bu seyrân senindir ba'dehû
Adı refref bir döşek döşendi hoş
Ana bindim cân u dilim itdi cûş
Beyt-i Ma'mûr'a pes uğradı yolum
Şol 'acebler gördü göz demez dilim
Cenneti seyreyledim uçdan uca
Kalmadı hiç gizli hep gördüm nice
Tâ kılam her şeyi aslınca beyân
Hûr ü gılmân ü na'îmi der-cinân
Ba'dehû 'arş üstüne itdim 'urûc
Kaldı Refref dahi ol zâtü's-sürûc
Sıdk ayağın basdım ol dem bî-riyâ
Bana zâhir oldu sırr-ı istivâ
Sidre'den didi o dem peyk-i Hudâ
Rabbine eyle selâmını edâ
Okudu anda tahiyyâtı Resûl
Hem salât ü tayyibâtı didi ol
Ya'nî kavl ü fi'l ile olan 'amel
Hep sana lâyık-durur ey bî-halel
Kalb ü mâl ile olan tâ'at hem
Sâha-i kudsünedir ey zü'n-ni'am
Lutf ile aldı selâmın ol Hudâ
Der habîbim gel bana vü gel bana
Nice bir hicr ile giryân olasın
Gel bu dem vaslımla handân olasın
Nice bir ferş üzre kahr ile anâ
Bul bu dem 'arşımda lutf ile gınâ
Nice bir zahmet vire ağyâr-ı hâr
Gülşen-i vaslımdan al ezhâr-ı yâr
Nice bir gaybetle çektim sad belâ
Bulasın bu dem şuhûdumla velâ
Gerçi müştâkım sana ey Ahmedim
Şimdiye dek lîk da'vet itmedim
Tâ binâ-yı 'aşkın olsun üstüvâr
Kim halel virmeye hâşâk-i hâr
Hem gelesin bunda isti'dâd ile
Hân-ı vaslımdan yiyesin dâd ile
Böyle nakl itmiş o sultânü'l-'urûc
Seyrinin kim pâyesi zâtü'l-burûc
Çün hıtâb-ı Hakk irişdi sem'ime
Farkı bırakdım ulaşdım cem'ime
Cümleden selb oldu cismânî vücûd
Nûr-ı Hakk'dan irdi hakkânî vücûd
Sırrıma pes "üdnü minnî"den hitâb
İrişüp buldum derûnî feth-i bâb
Pes arada kalmadı ağyâr-ı hâr
Kim tecellî eyledi ol demde yâr
Sırrım ile zâtını itdim şuhûd
Bî-cihet buldum 'alâ vefki'l-'uhûd
"Kâbe kavseyn" oldu pes anda makâm
Dahi gitme bu aradan tut zimâm
Gerçi çokdur bunda ahbâr-ı nukûl
Kellimü'n-nâse 'alâ kaderi’l-'ukûl
Ruhsat-ı şer' ile sür bunda semend
Redd ile tâ irmeye pâyine bend
Ba'dehû dil bunda tahrîr eylemez
Hem kalem bu sırrı tahrîr eylemez
Ger bu söz denile tâ yevme'l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb'e âşinâ
Vir salâtı bul anınla rûşenâ
Faslün fî Esrâri'z-Zâhiri Leyleti'l-Mi'râc
Şol sözü nakl idelim âsân ola
Sâmi'îne va'z ile bürhân ola
Çün bisât-ı kubra irdim dir habîb
Bana çok lutf itdi her gûne 'acîb
Didi yâ Ahmed tevekkülden ulu
Yok-durur bir şey katımda sevgili
Kankı kul kim kısmete vire rızâ
Eylerim anı katımda murtazâ
Hazretinden ben dahi itdim suâl
Şerm ile didim ki ey dânâ-yı hâl
Bir işe tuş et beni anı kılam
Anın ile Hazret'e kurbet bulam
Didi yâ Ahmed ki dilersen merâm
Bana yakın olasın bâ-ihtirâm
Giceni gündüz ü gündüzün gice
Eyle ben didim ki yâ Rabb bu nice
Didi uyku yerine eyle namâz
Gündüzün aç ol bana eyle niyâz
Didi yâ Ahmed dilersen 'izzetim
Hem bulam dersen müdâm-ı re'fetim
Buğz edüp dünyâya vü ehline hem
Olma anlarla muhabbetde be-hem
Âhiret sev ehline olgıl yakîn
Kim seni kıldım imâme'l-müttakîn
Ben didim bildir bana yâ ze'n-ni'am
Kim-dürür erbâb-ı dünyâ müntekam
Didi dünyâ ehli oldur çok güle
Hem dahi ehli vü mâlı çok ola
Çok uyuya çok gadablı ola ol
Çok yiye çok söyleye ola fuzûl
Az ola anın rızâsı nesneye
Ma'rifetsiz ola Hakk'ı bilmeye
Kemlik etse bir kese 'özr itmeye
'Özr ideni dahi ma'zûr itmeye
Tâ'at-i Hakk'da katı keslân ola
Ma'sıyetde çâbük ü şec'ân ola
Vüs'ati hâlinde hem şükr itmeye
Ger belâ gelse ana sabr itmeye
Korkmaya Hakk'dan katı ferhân ola
Hamr-i dünyâ ile ol sekrân ola
İşlemedikleri işte nefsini
Övmeği seve be-gâyet ol denî
Kendilerde var iken türlü 'uyûb
Halkı dâim zem iderler der-guyûb
Fikri uzak ola vü 'ömrü kesîr
Nefsi yeğ ola anın 'aklı esîr
Bu-durur evsâfı dünyâ ehlinin
Olmaya bunlar hısâli mü'minin
Pes didim ol demde ey Rabb-i Ganî
Kim-dururdu bana uhrâ ehlini
Kim sevem anları anlarla olam
Her işim dünyâda anlarla kılam
Didi yâ Ahmed onat dinle beni
Bildirem tâ sana 'ukbâ ehlini
Âhiret ehli yüzü yumşak olur
Kibri bilmez gönlü hem alçak olur
Anlara hûydur müdâm hilm u hayâ
Anlar ihlâs ehlidir bilmez riyâ
Halk ile az ihtilât ider olar
Nef'i çoklar kimse hiç görmez zarar
Kimseye mekr eylemez memkûrlar
Her işinde şâkir-i meşkûrlar
Halk olardan râhat ü me'mûndur
Zahmet-i halkdan olar mahzûndur
Söylemezler hiç olar bî-hûde söz
Hem dahi açmaz olar her yüze göz
Va'dine hulf eylemez vâfîler
Kîne tutmaz kimseye sâfîler
Göz uyur gönlü uyanıkdır olar
'Aşkım ile bağrı yanıkdır olar
Elleri dergâhıma merfû'dur
Hazretimden sözleri mesmû'dur
Benzi bozuk sözleri mevzûnlar
Hâini sevmez kamu me'mûnlar
Tâ'atimde nefsleri nekbândır
Her kişiye işleri ihsândır
Dışı vîrân kalbleri ma'mûrdur
Perdesinde her biri mestûrdur
Karnı aç ü gönlü tokdur anların
Mâlı az ü zikri çokdur anların
Mâsivâya eylemezler arz-ı hâl
İtseler ger benden eylerler suâl
Hoş severim ger münâcât itseler
Bitirirven arz-ı hâcât itseler
Rûhları tenden edince iftirâk
Gözlemezler dünyede tâk u revâk
Göçmeli olsa olar ger dünyeden
Kimse almaz rûhunu illâ ki ben
Bilmez anın hâlini hem Azrâil
Nice olmuşdur ararlar ay u yıl
Göklerin kapusu feth olur hemân
Anı istikbâl eder kerrûbiyân
Elden ele rûhunu iclâl ile
Hazretime ulaşır ikrâm ile
Bu kelâmı kim sana bast eyledim
Hep şerâyi' sözleridir söyledim
Sanma ancak bu ola anda kelâm
Dahi söz çok lîk fehm etmez 'avâm
Kim hakâyık 'ilmin anda bi't-tamâm
Bildiriüpdür anda ol Rabbü'l-enâm
Ol gice keşf oldu anda dört 'ulûm
Bunda şerh oldu 'alâ kadri'l-fuhûm
İşbu üslûb üzre doksan bin kelâm
Ol gice vahy itdi Hayyü lâ-yenâm
Ol gice esrâra mahrem eyledi
Ol gice 'ilm-i ledünden toyladı
İmdi mi'râc emri hep oldu tamâm
Didi ol dem bana ol Rabbü'l-enâm
Yâ habîbim çün işitdin sözümü
Bana da'vet eyle var kullarımı
Herkese fehmince di esrârımı
Ümmetine di olan ahbârımı
Pes nihâyet buldu esrâr-ı niyâz
Bana farz oldu o dem beş vakt namâz
Dedi yâ Ahmed senin mi'râcının
Bu gicede hem dahi minhâcının
Beş namâz içinde kodum sırrımı
Ümmetine armağan ilet bunu
Hoş edeble kim kılarsa beş namâz
Bana ol mi'râc edüp eyler niyâz
Mü'mine mi'râc-ı rûhânî budur
'Ârife minhâc-ı cismânî budur
Bana bununla bulur kurbet bulan
Bunu terk eden-dürür yoldan kalan
Zâhir u bâtın 'ibâdâtın tamâm
Bundadır esrârı kılsın hâss u 'âmm
Var habîbim yeryüzüne bas kadem
Tal’atinle hoş safâ bulsun harem
Çünkü destûr oldu pes kıldım rucû’
Okudum anda senâ itdim huzû’
Geldiğim yoldan revân oldum yine
Kondum ol dem pes harem eyvânına
Gerçi tayy olmuş idi hîn ü mekân
İki sâ'at oldu bu seyri hemân
Gör 'aceb şâh-bâz-ı kudsîdir o şân
Zîri perinde olur kevn ü mekân
Çün seher vardı Harem'de ol Resûl
Gördü oturmuş Ebû Cehl-i cehûl
Didi server ana ol mi'râcını
Ol gicede olan ol minhâcını
Bi't-tamâm ol seyri takrîr eyledi
Kuds'e vardığını tahrîr eyledi
İşidüp anı Ebû Cehl-i 'anûd
Sînesi zengâr u kalbi oldu dûd
Başına cem' itdi ol dem kavmini
Didi kim ne söyledi dinlen bunu
Gökleri seyr eyledim dir bu gice
Cenneti vü nârını ucdan uca
Kuds’e vardım göklere ağdım dir
İki demde hem gine geldim dir
İşidüp Sıddîk-ı Ekber ol zamân
Didi gerçekdir bu söz yok gümân
Didiler dursun hele seyr-i semâ
Kuds'i vasf etsin bize ez-ibtidâ
Biliriz bu Kuds'e varmamış-durur
Ol diyârı dahi görmemiş-durur
Görelim versin bize andan nişân
Kim nişân ile olur da'vâ 'ayân
Kuds'ü keşf itdi o dem Rabbu'l-enâm
Yerli yerince haber verdi İmâm
Didiler gerçek budur Kuds'den haber
Lîk var mı hiç bizim 'îrdan eser
Didi Ravha'da konupdu kârbân
Erte gün doğdukda olurlar 'ayân
Erte geldi o zamân 'îr-ı Kureyş
Gördü anı şâhid-i tedbîr Kureyş
Zîrâ tekzîb idi anlarda murâd
Bu denildi kim ideler inkıyâd
Sıdkını gördükte ol kavm-i esîr
Didiler “câe bi sihrin müstemir”
Mü'minin îmânına irdi mezâd
İrdi küfr esvâkına hasr u kesâd
Faslün fî Bişâreti min Bişârâti'l-Mi'râcı'n-Nebî
'Âişe ana der ol hayrü'n-nisâ
Çünkü mi'râc itdi ol hayrü'l-verâ
Bir gice didim ana ey cân-ı men
V'ey vücûdum tahtına sultân-ı men
Ol gice kim Hakk'a sen mihmân idin
Bir mükerrem muhterem sultân idin
Neyle hoş itdi seni vehhâb-ı gayb
Nice açıldı sana ebvâb-ı gayb
Didi ol dem yâ Hümeyrâ bil anı
Bana şol nesne virüpdür ol Ganî
Virmemişdir enbiyâdan kimseye
Kim işide anı yâhûd kim diye
Açılup bâb-ı hazâinden disâr
Bana Rabbim itdi eltâfın nisâr
Kalmadı bir nesne kim ol virmedi
Nesne yokdur k'anı Ahmed görmedi
Lîk bir nesne buyurdu ol Ganî
Bana hoş geldi katı sevdim anı
Didi yâ Ahmed katımda hürmetin
Nicedir diyem bilesin 'izzetin
Hürmetin'çün ümmetinden bir kişi
Ma'siyet kesbedüp ola düzahî
Yüz behiştîden ki min gayri'l-ümem
Sevgilidir yâ habîbim tutma gam
Cân fedâ olsun o sultâna fedâ
Bize anınçün neler virdi Hudâ
Mâye-i devletdir ol server bize
Sâye-i 'izzetdir ol rehber bize
Ol habîbin hürmetine ey Hudâ
İtme bizi hazretinden sen cüdâ
Faslün fî Mu'cizâti'l-Bâhire
Ger 'inâyet ide ol Rabbü'l-enâm
Mu'cizâtından diyem mu'ciz kelâm
Söz benân ile diyem şakku’l-kamer
Şehd ü sükkerden dahi şîrîn eser
Hastalar sağ ola mevtâ dirile
Göre a'mâlar u gamlılar güle
Nutk ide sıdkına ahcâr u şecer
Ver açma hem şehâdetden haber
Mu'cizâtına anın yokdur 'idâd
Söz öküş ger dine tâ yevme't-tenâd
Diyelim tâ kim denizden katresin
Bilesin tâ kim zükâdan zerresin
'Âşık isen tâ ki arta iştiyâk
Diyesin hem dembedem eyne't-telâk
Hazret-i Kur’ân'dır evvel mu'cize
Dinle benden kim diyem anı size
Lafz ü ma'nâda nihâyetdir nizâm
Kadrini bildiler erbâb-ı kelâm
Nâzil oldu çünkü “ardu eble'î”
İmrü’l-Kays didi yâ ard eble'î
Seb'asın kendi eliyle indirüp
Terk-i evtân irdi gayretden durup
Çünkü ta'na bulmadılar pes mecâl
Ser-fürû' itdi kamusu lâ-mahâl
İns ü cinden evvelîn ü âhirîn
Cem' ola ger 'âlimîn ü câhilîn
Mislini ityâna kâdir olmaya
Buna hasm olan cihânda gülmeye
Buldu Kur’ân’dan şifâ nice marâz
Hasta oldu lîk ehl-i i’tirâz
Hükmüne baş eğmeyen bî-ser olur
Bunu ta'zîm etmeyen ebter olur
Anlayup yolunda baş koyan gedâ
Oldular iki cihânda muktedâ
Bilmeyen Kur’ân’ı oldular muhân
Bu 'ayândır leyse muhtâcü’l-beyân
Tâ kıyâmet bâkîdir bu mu'cize
Lutf-ı Hakk'dır kim verilmişdir bize
Rabbenâ yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ
Bizi Kur’ân’dan ayırma ihdinâ
Faslün fî İnşikâkı'l-Kameri bi Duâihî ve İşâretihî
Mekke ehli cem' olup geldi yüze
Didiler kim bize göster mu'cize
Didi ayı size şakk itsem eğer
Bana inanır mısız söylen haber
Didiler vâki’ ola ger inşikâk
Kalbimiz sâfî olup gider nifâk
Kaldırup ol dem mübârek ellerin
Yüzünü tutdu semâya ol güzîn
Hoş tazarrû' eyleyüp kıldı duâ
Peyk-i Hakk irişdi ol dem ez-semâ
Didi emrinde musahhardır kamer
Nice dilersen eyâ hayrü'l-beşer
Pes işâret itdi ol sultân-ı dîn
Ay iki pâre olup indi hemîn
Ol Hirâ dağının iki yanına
Gitdi iki pâre cem' oldu yine
Mü‛minûn gördükde tekbîr ettiler
Ehl-i küfr inkâra el bir itdiler
Bu işi gördükde ol kavm-i eşîr
Didiler "câe bi sihrin müstemir"
Faslün fî İcâbeti'ş-Şecereti li Da'vetihî
Nakl ider bunu dahi Kâdî İyâz
Cennet içre bula reyhân u riyâz
Geldi bir gün bir a'râbî Hazret'e
Didi geldim yâ Muhammed hizmete
Gösteresin tâ bana bir mu'cize
Ben de îmân getirem ol dem size
Bir ağaç vâr idi karşıda ulu
Didi a'râbîye ol yüzü sulu
Var şol ağaç dibine ey mühtedî
Di Resûllah sana gelsin dedi
Vardı a'râbî didi kim yâ şecer
Gel seni da'vetieder hayrü'l-beşer
Pes işitdi da'vetini ol zamân
Sağına soluna çalkandı hemân
Köklerin kırdı yeri yırtup o dem
Hizmet-i sultâna irdi bî-kadem
Hoş selâm itdi huzûrunda kıyâm
Eyledi a'râbî deii yâ imâm
Buyurun yerine varsın bu şecer
Emredüp yerine gitdi bî-hatar
Gördü a'râbî bunu kaldı tana
Didi emr it secde idem tâ sana
Didi a'râbîye ol hayrü’l-verâ
Âdeme secde değildir hiç revâ
Secde ana yaraşır kim 'âlemi
Halk edüdür yokdur anın hemdemi
Sürdü yüzünü mübârek pâyine
Oldu îmân ile kalbi âyine
Gel bu işden ibret al ey hoş-nihâd
Nice tutdu emrini gör bir cemâd
Ümmetim dirsin idersin iddi'â
Kuru sözle sâbit olmaz müdde'â
Bir şecerce olmadın ey bed-fi'âl
Kim idesin da'vetine imtisâl
Faslun fî hanîni’l-cez’i bi fırâkıhî ve teskînihî bi va’dihî (sav)
Dinle benden yine bu şîrîn makâl
Aka mîzâb-ı lisânımdan zülâl
Çün Medîne’ye nüzûl itdi Resûl
Mescid itdi bir evi ol pür usûl
Bir direk vâr idi anda ey selîm
Ana arkasın virirdi ol kerîm
Ana zamm edüp mübârek zahrını
Halka va'z iderdi ol Tâhâ’sını
Meclisinde pes çoğaldı mü'minûn
Minberi vaz' eylediler rû-nümûn
Çıkdı bir gün minbere ol 'âlî-şân
Firkatinden ol direk itdi figân
İnleyüp hüzn ile nâlân oldu hoş
Ol habîbin hasretinde itdi cûş
Şöyle kim mescid içi doldu hanîn
Hep sahâbe itdi giryeyle enîn
Didi ana ol şefî'i ümmetin
Ey direk n'oldun nedendir hâletin
Didi niçin olmaya bende hanîn
Kim beni terk itdin ey şâh-ı güzîn
İşbu beyti sen müşerref ideli
Bana dayardın mübârek arkanı
Şimdi n'oldu kim beni hicr eyledin
Hoş vefâ itmiş iken cevr eyledin
Didi ana ol kerem-kânı Resûl
Şefkat edüp hâline ol pür-usûl
Bir duâ idem sana etme enîn
Tâze nahl itsin seni Rabb-i Mu'în
Tâze hurma vir yesinler mü'minûn
Hoş geçüp sâyende cemî' müttekûn
Bu sözü gûş eyledi ciz'-i nahîf
Didi sensiz sabrım olmaz yâ şerîf
Senden ayrı tâze olmakdan bana
Hazretinle kuruluk yeğdir şehâ
Şefkat ile didi mahbûb-ı İlâh
Dinle ey ciz'-i mübârek itme âh
Cennet içre nahl-i bâsık eylesin
Ehl-i cennet tâ ebed sende yesin
Hücre-i hâsım önünde her zamân
Sen beni gör ben seni görem 'ayân
Bu söze râzı olup kesidi hanîn
Ol cemâdın himmetine âferîn
Gel bu sözden 'ibret al ey müdde'î
Ko yalan da'vâyı ey merd-i da'î
Bir kuru ağaca yokdur himmetin
Adın insân lîk kâsır gayretin
Olmak istersin katında muhterem
Duymadın hicrinden ol şâhın elem
Mü'min olmazsın kuru da'vâ ile
Yoğ iken dilde enînin vây ile
Faslün fî Tekellümi'z-Zi'bi'l-Murâ'î ve Tergîbihi'l-İslâm
Bu beyânı dahi dinle ey cüvân
Koyunun güderdi dağda bir çobân
Dağın ardından Resûl-i müctebâ
Kâfir ile durup iderdi gazâ
Geldi bir kurt kapdı koyundan birin
Duydu çobân irdi ardından hemîn
Aldı elinden koyunu cebr ile
Söyledi ol kurt ana geldi dile
Didi korkmaz mısın Allah'dan çobân
Rızkımı aldın elimden bî-emân
Aç idim ben istedim Rezzâk'dan
Rızkımı gösterdi işbu sürüden
Rızk-ı maksûmum çü girmişdi ele
Anı aldın ben kime idem kile
İşidüp bunu didi kâfir çobân
Ey 'aceb söyledi hayvân-ı bî-zebân
Didi ol kurt bu 'aceb midir sana
Bundan a'ceb ol Muhammed Mustafâ
İşbu dağ ardından eyler ol gazâ
Cennet ehli bakışûp eyler duâ
Bir alay hayvâna sen serdâr olup
Hoş yürürsün küfr ile murdâr olup
Pes niçin ol şâhı itmezsin taleb
Leşker-i Rahmân'dan olmazsın 'aceb
Çün irer kurdun hitâbı sem'ine
Şevk-ı Ahmed salar âteş cânına
'Âşık-ı şeydâ olup ol bî-karâr
Şevk-ı İslâm ile eyler âh u zâr
Didi kurda ol çobân-ı mu'teber
Ben gidersem koyunumu kim güder
Didi ol kurt koyununa ben çobân
Olayın var işine tutma gümân
Koyunun ısmarlayup kurda o dem
'Asker-i islâm için vurdu kadem
Ol habîbin hizmetine irdi tîz
Anı hoş gördü katı sâhib-temîz
Nûr-ı îmân ile pür-nûr eyledi
Kalb-i vîrânını ma'mûr eyledi
Mâcerâyı gör ki şerh itdi çobân
Didi Hazret var işine ba'd-ez-ân
Çün sürüne râ' eyledin anı
Pes emîndir ver ana bir koyunu
Geldi çobân koyunun buldu tamâm
Gürke ta'zîm ile hoş verdi selâm
Bir koyun boğazlayıp i'zâz ile
Ana teslîm eyledi i'zâr ile
Gel tefekkür eyle bunu ey cüvân
Hisse al bu kıssadan ol kâmrân
'Avn-i Hakk yâr olsa ger bir kuluna
Kurt çobân olur anın koyununa
Gürk ile ol kulunu irşâd eder
Küfr ile mağmûm iken dilşâd eder
El-iyâz ger bir kula hızlân vire
Sanma ana enbiyâ îmân vire
Şânına ol serverin duya sibâ'
Sen niçin etmezsin ana ittibâ'
Gör ki hânın medh ider hayvân iken
Sen niçin övmeyesin insân iken
Faslün fî Mu'cizâtihi’l-Müteferrika
Pes gazâ-yı Bedr'e varmışdı Resûl
Cenk olurdu kâfir ile sağ u sol
İbn-i Afrâ cenk iderken ol güzîn
Vurdu bir kâfir düşürdü bir elin
Ol düşen destini alup bir ele
Geldi ol dem Hazret'e itdi kile
Yâ Resûlallah didi gör hâlimi
Vurdu bir kâfir düşürdü elimi
Destim için gam yemem yâ Mustafâ
Lîk benden fevt olur kâr-ı gazâ
Bana dermân eylegil ey hoş hısâl
Tâ idem küffâr ile gene kıtâl
Şefkat edüp hâline ol mâh-rû
Aldı destin yerine kodu geru
Merhem itdi ağzı yarını ana
Bitdi ol sâ'atde kaldılar tana
Döndü küffâra yine itdi gazâ
Ol habîbin yoluna cânlar fedâ
Kılıcı sınmış idi bir gâzînin
Kalbi dar oldu katı ol mü'minin
Hazret'e geldi ol gâzî arz-ı hâl
Eyledi mi'mâr-ı dîne dinle kâl
Şefkat itdi hâline serdâr-ı dîn
Bir ağaç pâresini aldı hemîn
Sığayup virdi eline hoş revân
Bir kılıç oldu mücellâ ol zamân
Tîz yüğürdü itdi a'dâya kıtâl
İtdi küffârı anınla pây-mâl
Bir gazâda bir gözü bir gâzînin
Çıkdı düşdü yüzü üstüne anın
Hazret'e geldi anı arz eyledi
Ol tabîbi gör ki ana n'eyledi
Ol gözü aldı mübârek destine
Besmele'yle kodu ol dem yerine
Sağ olup evvelkiden oldu iyi
Gitdi saffına kıtâl için geri
Bir karanu gece ol mehrû yine
Virdi bir hurma dalın bir mü'mine
Didi tut bunu varınca beytine
Kim ziyâ versin senin etrâfına
Tutduğu dem oldu pür şem'-i ziyâ
Gitdigi yol gündüz oldu gûyiyâ
Taşları da'vet iderdi ol emîn
Tîz yuvarlanırdı hizmete hemîn
Dirler idi yâ Resûl-i müctebâ
Hak nebîsin sıdkına biziz güvâ
Taşdan ednâ sen de olma ey cüvân
Şer'i yolında yuvarlan câvidân
Mahzarına her kaçan konsa ta'âm
İşidirdi subhasın subh-ı kirâm
Uğrasa söylerdi hayvân-ı sibâ'
Hoş selâm ile iderdi ittibâ'
Ol mübârek parmağından çeşmeler
Akdı nehr oldu kurumuş eşmeler
Mahzarında iki kişilik ta'âm
Nice yüz şahsa yeterdi ey hümâm
Geri kalkardı diyesin yenmemiş
Aynı evveldir ki kimse almamış
Yere ağaç diker idi ol imâm
Meyvesin verirdi ol sâ'at tamâm
Nice mevtâya duâ itdi o şâh
Dirilüp itdiler ikrâr-ı İlâh
Beşiğinde söyledi sıbyân ana
Didiler kim biz şuhûduz sıdkına
Mu'cizâtına nihâyet yok anın
Her işi mu'ciz idi ol serverin
Sîret ehli lîk bin mikdârını
'Add edüp esfâra yazdılar anı
Ben denizden katresin kıldım 'ayân
Bâkîsin ana kıyâs eyle inan
Hem yiğirmi üç içre ol hümâm
Bu kadar âyâtı gösterdi tamâm
Sa’y edüp bu fânîde ol zuhr-ı nâs
Yapdı dîn için bize muhkem esâs
Pes tamâm oldu binâ mi'mârına
Gel didiler uçdu ol gülzârına
Da'vete itdi icâbet ol hümâm
Ravzasına bin salât ile selâm
Faslün fî Hâtimeti’l-Kitâb
Nüh sad u heştâd u heştî târîhin
Gurresinde hem rebî'ulevvelin
Hamdülillâh kim tamâm oldu kitâb
Umarım Hakk'dan ki ola müstetâb
Meclis ehli lutf edüp yâd ideler
Fâtiha'yla rûhumu şâd ideler
Şehr-i Sivâs oldu bu tasnîfe câ
Ehline şâfi' ola nûrü'd-dücâ
Hazret-i Sultân Murâd devrindedi
Kim fakîr işbu kitâbı söyledi
Her kitâbımda çün etmişdim duâ
Bunda da etmek-dürür belki revâ
Duâ-yı Pâdişâh-ı 'Âlem-penâh
Yâ ilâhî ol habîbin hürmeti
Dahi esmâ vü sıfatın hürmeti
Kıl 'inâyet tâ ki ol hân ibn-i hân
Devlet ile dura durdukça cihân
'Adl ile insâfını eyle füzûn
Hızr u İlyâs'ı ana kıl rehnümûn
Hazret-i Kur’ân'ı eyle destgîr
Ana her âsaf-sıfâtı kıl vezîr
Re'yini sıdk u safâ eyle şehâ
Cümle kârın müstetâb eyle şehâ
Dâimâ a'dâsına ver inhizâm
Bulsun ahbâbı safâ ile merâm
Hem budakların Hudâ saklasın
Bâğına bâd-ı muhâlif esmesin
İrmesin kalb-i şerîfine gubâr
Sârîdir eyler kulûbu târümâr
Sâyesinde hoş geçe halk-ı cihân
İstecib minne'd-duâ yâ müste'ân
Dahi âbâ-ı kirâmın yâ İlâh
Hûr u gılmân leşkerine eyle şâh
Sen ulaşdır Rabbenâ her subh u şâm
Ol habîbin rûhuna bizden selâm
Rûz-ı penç-şenbede yazıldı kitâb
Ehl-i insâf eylemez bize 'itâb
Allâhümme salli ve sellim 'alâ seyyidinâ Muhammedin 'aleyhi elfe elfe selâm bi 'adedi enfâsi'l-enâm ve katarâti’l-gamâm 'ale’d-devâm ilâ yevmi’l-kıyâm ve âlihi’l-kirâm ve sahbihi’l-fihâm.