Mezarlıkda Demlenen Bektâşî

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri yeri geldikçe anlatırlardı :

Alenen içki içmenin yasak olduğu devirde Bektâşînin biri, kimse görmeden rahat rahat demlenebilmek için mezarlığa gitmiş. Mezarlardan birine oturmuş, içmeğe başlamış. "Nasıl olsa burada beni kimse görmez" diye düşünerek keyifle içkisini içerken mezarlığa bir zabtiye girmesin mi! Zabtiye, Bektâşîye sormuş : "Mezarlıkda ne işin var, ne yapıyorsun burada?". Bektâşî, paçayı kurtarmak için hemen bir çâre düşünmüş ve demiş ki : "Ben ehl-i dünyâ değilim, ehl-i kubûrdanım. Bizim dünyâlarımız ayrı siz bize karışamazsınız". Bektâşînin zekâsıyla alt edeceğini düşündüğü zabtiye de uyanık adammış, hemen taşı gediğine koymuş : "Haa öyle mi, ben de zâten suâl meleğiyim. Mâdem sen ölüsün öyleyse ben de seni sorguya çekeceğim, haydi sorularıma cevap ver bakalım". Zabtiyeden hiç beklemediği bir cevap alan Bektâşî çâresiz "Peki sor bakalım" demiş. Zabtiye sorguya başlamış, "Dînin nedir?" demiş. Bektâşî, "Müslümanım elhamdülillah" diye cevap vermiş. "Ne vakitden beri müslümansın?" diye sormuş. Bektâşî, "Kâlû belâdan beri müslümanım" demiş. Zabtiye "Ne demek o?" deyince Bektâşî, cevâbı yapıştırmış : "Ne demek olacak, "kâlû" ben geldim, "belâ" sen geldin". 

www.muzafferozak.com