Mezarlıklarımız Neden Bakımsızdı?

29 Nisan 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi
Hayretle müşâhede ettiğim bir husûsu sizlerle paylaşmak istiyorum. 

"Bizim kabristanlarımız hep kırık dökük, halbuki Avrupa'da Amerika'da kabristanlar ne kadar düzenli, biz hiç bir işi beceremediğimiz gibi kabristanları da bakımlı tutmayı beceremiyoruz" gibisinden lafları öteden beri hep duyardık. Her mes'eleye olduğu gibi bu mes'eleye de Batılılar gibi bakanlar, bu durumu az gelişmişliğimize ve ihmâlkârlığımıza verirlerdi. Bu görüşde olanlar zamanla bir çok şehirlerde batılı tarzda yeni mezarlıklar yaptırdılar ve isimlerine de "asrî" sıfatını eklediler. Bunda da şaşılacak bir şey yokdu. Şaşılacak şey şu ki, sonradan batının değerlerine cephe alan ya da aldığını iddiâ eden, kendi değerlerimize sâhib çıktığını söyleyen bir zümre geldi ve mezarlıklara büyük bir ilgi ve alâka başgösterdi. Elbette bu ilginin sâikleri bambaşkaydı ama yapılan iş çok da farklı değildi. Kabristanlar tanzîm edilmeye, kabirler tamir edilmeye, kabir taşları hakkında kitaplar ve yayınlar yapılmaya başlandı. Hattâ eski yazı öğrenenlere kabir taşlarını okumaları tavsiye edilmeye başlandı. Kabir taşları kıymete bindi, sanat târihçileri harıl harıl kabristanları dolaşdı fotoğrafladı filan filan.

"İyi de bunun nesine şaşırıyorsun, ne güzel işte kabirlere kabristanlara sâhib çıkılsın" diyeceksiniz, değil mi?

Müslüman kabristanlarını Batılıların kabristanları ile kıyaslayıp hayıflananlara sözüm yok onlara şaşırmıyorum zâten fakat kendi değerlerine sâhib çıktığını iddiâ edenlerin kendi târihinden, geleneklerinden, yaşayışından ve inançlarından nasıl olup da bu kadar bîhaber olduklarına şaşıyorum. İnsan hiç bir şey bilmese de İstanbul'un eski resimlerine, gravürlerine bir baksa, devletimizin en satvetli ve kudretli olduğu zamanlarda da kabristanlarımızın hep yıkık dökük olduğunu görür. Bilince de bunun hikmetini merâk eder öğrenmeye gayret eder. Acabâ ecdâdımız neden kabristanları kendi hâline bırakdı da zamanlar kabir taşları yan yattı, kabirler dağıldı? Neden kabirlerin aralarına muntazam yollar yapılmadı, etrâfına muntazam duvarlar yapılmadı, içine bekçiler dikilmedi? Seüleymâniye gibi bir şâheseri yapabilen, yüzlerce kilometre öteye ağır topları nakledebilen ecdâdımız bunları yapmakdan âciz olamazdı değil mi?
Ecdâdımız kabirlere ve kabristanlara bu ma'nâda kıymet vermemesinin sebebi ilâhî hikmete uygun olmadığı içindir. Çünkü kabristanlar, yaşayanlara ölümü ve dünyânın fânî olduğunu hatırlatmak içindir. Kabir, içinde yatan kim olursa olsun, hayâtın gelip geçici olduğunu, taşı ne kadar sağlam olursa olsun, hiç bir şeyin bekâsı olmadığını, bekânın Allah'a mahsûs olduğunu hatırlatmak içindir. Peygamberimiz hâriç, hiçbir peygamberin mezarının belli olmaması da aynı hikmete mebnîdir. Allah isteseydi onların hepsine birer türbe yaptıramaz mıydı?

Sanat tarihi bakımından bir kıymeti olan taşların muhafazasına bir sözümüz yok. Vatana millete büyük hizmetler yapmış insanların kabirlerinin muhafaza edilmesinde de bir mahzûr yok elbette. Hele Allah dostlarının mezar ve türbelerine kendilerine lâyık olan ihtirâmın gösterilmesine hiç sözümüz yok ama sıradan insanların kabirleri için ya da genel olarak kabristanların tanzîmi için uğraşmaya lüzûm yok. Bırakın kırık dökük hâliyle kalsın ki görenlere ibret olsun.
Muzaffer Efendi Hazretleri sık sık "Kendine kabir hazırlama kendini kabre hazırla" buyurur ve sıradan insanlara debdebeli kabirler yapılmasını hiç doğru bulmazdı. Bu hususda bizlere ders olmak üzere anlattığı şu hâtırasını da anlatmadan geçemeyeceğim. Buyurmuşlardı ki :
Bir gün kabristanın yanından geçerken gözüme demir parmaklıklı büyük bir kabir ilişdi. Kendi kendime "Allah Allah, ben bu kabri daha önce hiç farketmedim, acabâ burada hangi veliyyulah yatıyor, gideyim bir ziyâret edeyim, Fâtiha okuyayım, hem de kim olduğunu öğrenmiş olurum" dedim. Bir de gittim bakdım ki ne göreyim?! O türbe gibi yapılmış olan mezardaki kabir taşında Eğrikapılı Kasap bilmem kim yazıyor. Fesübhânallah! Hiç olacak iş mi! Türbe ölüye yapılmaz, uluya yapılır. Eğer herkese türbe yapılacak olsa, şehirde ölü gömecek yer kalmaz. Büyük insanlara ve evliyâullaha türbe yapılmasının sebebi de, halk onlara hürmet göstersin, çocuklar ve gençler onlar gibi olmaya özensin, hayvanlar onların mezarlarına pisliklerini yapmasın diyedir. 
Kendine kabir hazırlama kendini kabre hazırla!
Hazret-i Aşkî
Listeye geri dön