28 Nisan 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Receb-i Şerîf'in 27. gecesi Mi’râc-ı Muhammedî ile’l-makâmi’l mahmûdi’l ehadîdir. Ta’zîm ve tefhîm lâzımdır. Haremeyn ehli kemâl mertebede riâyet ederler. “O gece ibâdet yüz senelik ibâdet yerinedir” deyu hadîs-i şerîf vardır. O gece bir kimse on iki rekat namaz kılsa, her iki rekatda bir kuûd ve teşehhüd edip "Hamîd"e ve "Mecîd"e varıp, selâm vermeyip kâim olup "sübhâneke" ve "eûzu-besmele" ve "Fâtiha" ve "sûre" kırâat edip, nihâyet on ikinci rekatda selâm verip sonra yüz kerre : "Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil ‘aliyyil ‘azîm" deyip yüz defa da "estâğfirullâh" dedikden sonra salavât-ı şerîfe getirse ve ertesi gün sâim olsa ne hâceti varsa revâ ola. Meğer ki murâdı ma’siyyet ola revâ olmaya, deyu hadîs-i şerîf vardır.
Bu on iki rek’at namazın Mi’râc Gecesinde bir selâm ile edâ olunmasının sırrı şudur ki; Mi’râc, zât-ı ehadiyyete vuslat makâmıdır. O vuslat on iki dâire ile olur. On iki rek'at olmasına sebeb budur. Cümlesinin bir selâm ile olmasının sebebi cümle merâtibi kat’ edip Hakk'a vuslat eden kimse cem’u’l-cem' makâmındadır. Cem’u'l-cem’ makâmı vahdet makâmıdır. Cümle kesret bir olmuşdur. Onun için bir selâm oldu. Ertesi günü savmın sırrı budur ki, o makâm cemî'-i mâsivâdan imsâk makâmıdır. Duânın kabûlünün sırrı, makâm-ı ehadiyyete kadem basan kimse gavs-ı a’zam-ı Hakk'ın harem-i hâssında merhûm ve muhterem olup bir duâsı reddolunmasa gerekdir.
Receb'in 27. gecesi bu namâzı kılan ve bâ’dehû sâim olan kimsenin duâsı makbûl olmak lâzım gelir. Mukayyed olup riâyet etmek gerekdir. Ola ki, melâmet ve mesâib ref' olup müsâfât ola. Ol geceye ta'zîmen kanâdil îkâd olunmak ve halka hayrât üzerine iştigâl ile mukayyed olmalarına tenbih olunmak ve husûsan meşâyıha ve ulemâya ve sulehâya tenbih ve te'kîd olunmak lâzımdır. Etkıyânın ve asfiyânın ed'ıyyesi müslimîne i'ânetde ve imdâdda esliha-i ma'neviyye ve melekûtiyyedir. Öyle bir gece ki, Hazret-i Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemin Rabb-i E'azz ü Ekremine vâsıl olduğu gece ola. Bu ne beyâna gelir ne de vasf olunur. Resûl-i Ekrem hürmetine ve Rabb-i E'azz ü Erham 'izzetine tazarrûlar ve teveccühler ve münâcâtlar lâzımdır. Erhamerrâhimîn olan Allah, Leyle-i Mi'râc hürmetine, me'yûs ve mahrûm eylemez.
Receb-i Şerîf'in 27. gecesine yani Mi'râc Gecesine hürmet etmek gerekir. O gece yapılan ibâdetlerin yüz senelik ibâdete karşılık geleceğine dâir hadîs-i şerîf vardır. O gece bir kimse 12 rekatlık bir namaz kılsa, her iki rekatda oturup salli-barikleri okudukdan sonra kıyâma kalkarak sübhâneke, eûzu-besmele, Fâtiha ve herhangi bir sûre okusa ve 12. rekatın sonunda selâm verip 100 defa, "Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil ‘aliyyil ‘azîm" tesbihini okusa ve 100 kere istiğfar etdikden sonra Resûl-i Ekrem Efendimiz'e salât ü selâm okusa ve ertesi gün de oruç tutsa, her ne duâ ederse kabûl olur. Tabii Allah'ın men' ettiği şeyleri istememek şartıyla.
Bu namazın 12 rekat olması ve tek bir selâm ile kılınmasının hikmeti şudur ki, Mi’râc, Allah'a vuslat makâmıdır. O vuslat on iki devirle olur. On iki rekat olmasına sebebi budur. Tek bir selâm ile olmasının sebebi ise her mertebeden geçerek Hakk'a vuslat eden kimsenin erişdiği vahdet makâmıdır. O makamda her türlü kesret yani çokluk, bir olmuşdur. Ertesi gün oruç tutmanın sırrı budur ki, erişilen o makâm bütün mâsivâdan kesilme makâmıdır. Duânın kabûlünün sırrı ise, makâm-ı ehadiyyete erişen kimsenin Hakk katında sevilen ve sayılan kişi olmasındandır. Bu gibi kişilerin duâsı reddedilmez.
Bu namaz ve oruç ihmal edilmeyip kılınması ve tutulması gerekir. Ola ki, bu sâyede kötülükleden kurtulup safâya erişile. O geceye hürmeten kandiller yakmak ve halka özellikle de takvâ sâhiplerine hayır hasenât yapmak gerekir. Bu hayır hasenât ile o sâlih kulların duâsı alınmalıdır. O duâlar Allah indinde mutlakâ kabûl olur. Resûl-i Ekrem Efendimizin Yüce Rabbi'ne vâsıl olduğu böyle bir gece ne anlatılabilir ne de tarif edilebilir. İşte böyle mühim bir gecede Resûl-i Ekrem Efendimiz hürmetine ve Rabb-i Eazz ve Erham izzetine duâlar, niyâzlar yapmak lâzımdır. Allah, Leyle-i Mi'râc hürmetine kendisine yalvaranları mahrûm etmez.