26 Nisan 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Resûl-i Ekrem Efendimizin birçok mi'râcı vardır ancak "rûh ma'al cesed" yani bedenen vâki' olan meşhûr mi'râcı, hicretden bir yıl kadar öncedir...Resûl-i Ekrem Efendimiz, nübüvvetini i'lân ettiği günden o güne kadar, yıllarca hiç bıkmadan-usanmadan müşrikleri îmâna ve tevhîde da'vet etmiş, onların her türlü ezâ ve cefâlarına sabretmiş, onların zulüm ve cefâsına katiyyen nâhoş bir karşılık vermemiş hattâ bedduâ dahî etmemişdir...
Bizim gibilerin mi'râcı ise ma'nevî olup, nefsin yedi basamağını kat etmekle mümkün olur...Resûl-i Ekrem Efendimizin nefsi sâf olup, mücâdelesi hâriçdeki küffâr ve müşriklerle iken bizim mücâdelemiz nefsimizdeki küfür sıfatları iledir...Yani kibir, ucub, riyâ, hased, gadab, hubb-i mâl, hubb-i câh gibi kötü sıfatları kalbimizden atıp, nefsimizi emmâreden levvâmeye, levvâmeden mülhimeye, mülhimeden mutmainneye, mutmainneden râdıyye, merdıyye ve sâfiyye mertebelerine yükseltmek sûretiyle mi'râc edebiliriz...
Resûl-i Ekrem Efendimizin nübüvvetini i'lânından mi'râca kadar geçen yılları pek meşakkatlidir...Bir sâlikin, nefsini ıslâh için yıllarca mücâhede etmesi de aynen buna benzer. Zîrâ sâlik, ne kadar isti'dâdlı olursa olsun, kemâle gelmesi uzun zaman alır. Bu müddet kimisinde yedi sene kimisinde on sene, kimisinde daha da uzundur...Bu müddet zarfında, gerek enfüsî gerek âfâkî, nice belâlar, derdler ve imtihanlar vukû bulur...Tıpkı Resûl-i Ekrem Efendimizin küffârın eziyyetlerine sabr etmesi gibi, sâlik de bu belâ ve mihnetlere sabr ederek yolunda sâbit olursa, Cenâb-ı Hakk'ın lutfu ile "mi'râc-ı ma'nevî"ye nâil olup, Hakk'a vuslat nasîb olur...
Gel âlem-i ma'nâya mi’râc edegör mi’râc
Azm eyle "ev ednâ"ya mi’râc edegör mi’râc
Var ol ulu dergâha er kurb-ı şehenşâha
Her demde sen Allah’a mi’râc edegör mi’râc
Hak cezbesin âşıklar bu yolda "burâk" eyler
Buldunsa o hâli ger mi’râc edegör mi’râc
Bu âlem-i ferşi ko ol âlem-i arşı ko
Bas ayağını yâhû mi’râc edegör mi’râc
Tut da’vet-i Rahmân'ı gir yoluna bul anı
Ko Hakkı ten ü cânı mi’râc edegör mi’râc